kapat

01.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
ALİ BAYRAMOĞLU(abayramoglu@sabah.com.tr )


Siyaset ve şiddet

Siyaset "tartışabilmek" demektir; sorunları konuşarak çözmek, kararları müzakere ederek almak demektir. Siyaset "iletişim" demektir; bir toplumdaki farklı beklenti, öneri ve taleplerin belirli kurallar ve yasalar çerçevesinde karşı karşıya gelmeleri "birbirlerini etkileyerek, birbirlerinden beslenerek, birbirlerini çürüterek", kararlara zemin oluşturması demektir. Siyaset, farklı kesim ve talepler arasındaki fikir alışverişinin ve ortak payda arayışının tek vasıtası olan "düşünce özgürlüğü" demektir.

Tartışmanın, iletişimin, düşünce özgürlüğünün bittiği yerde siyaset de biter, anlamını yitirir. Siyaset bitince küfür başlar, kavga başlar, kaba güç devreye girer.

Küfür ve şiddet sadece ilkelliğin ve edepsizliğin göstergesi değildir. Farklı olanların düşüncelerini karalayan, reddeden, yokedilmesi gereken düşman ilan eden bir zihniyetin de ifadesidir.

Dün, siyaset ocağında, TBMM'de bir milletvekili diğer milletvekilleri tarafından tartaklandı, yumruklandı ve öldü.

Bu ölüm, "siyasetin de bir ölü" olduğuna işaret etmiştir.

Şüphe yok, ölümü getiren olayların ardında; siyasi alanın dar alana haspedilmesinin, siyasetin dar alanda iç çatışmalarla dar rekabete mahkum edilmesinin, hatta bir savaş ideojisine dönüştürülüp tartışmalardan arındırılmasının önemli bir payı var.

Ama tek neden bu mu?
Yumruklaşmaların, küfürleşmelerin sıradan hale gelmesinde, tokatların, sillelerin "töre" adına savrulup, doğrulandığı bir yere dönüşmesinde; o çatı altında bulunanların, "devlet, millet adına ve kabadayılık raconuyla" yumruk sallayanların payı yok mu?

Her yıl onlarcası çıkıyor kavgaların. Bu meclis 10 yıl kadar önce silahların sıkıldığına, milletvekillerinin birbirini öldürdüğüne tanık olmadı mı? Beğenmedikleri Batılı milletvekillerine "Orospular" diye haykıran milletvekilleri hâlâ orada değil mi?

Yumruklarıyla Şıhanlıoğlu'nun ölümüne neden olan milletvekillerinin eski lideri değil midir; Türkiye'nin bir kültür mozayiği olduğunu söyleyen Sabancı için "Ne mozayiği ulan, böyle demokratikleşmenin yedi sülalesini..." diyen...

Bu mecliste delil yetersizliğinden beraat etmiş 30'a yakın cinayet zanlısı olduğunu biliyor musunuz? Ya da Susurluk'un faili meçhul cinayetlerinin bazı mimarlarının, Hizbullahçılar'ın köyünde "Ne kadar silah lazım" diye konuşma yapanların hâlâ orada bulunduğunu unuttunuz mu?

Son zamanlarda ağzından demokrasiyi hiç düşürmese de, "kurşun atan da kurşun sıkan da bizimdir..." diyerek, katliam zanlılarına sahip çıkan liderlere ne demeli, peki?

Bilin ki, düşüncenin yerini bağnazlığa, tartışmanın yerini küfüre, etkileşimin yerini kavgaya bırakmasının sorumlusu sadece "devletleşen siyaset" değildir. Aynı zamanda "toplum tasavvuru" olmayan, "çıkar ve şiddet"ten beslenen, "faydaya göre kural" icat eden bazı siyasetçilerdir. Siyaset kurumunu baltalayanlar arasında önemli oranda onlar da vardır.

Şıhanlıoğlu'nun ölüm haberinden sonra yapılan açıklamalar, bu durumu bir kez daha tescil ediyor.

MHP, "kimse bizi katil ilan edemez" deyip, ölümü getiren olayları, meclisi çalıştırmak istemeyen muhalalefetin organize ettiğini söylüyor, kendi milletvekillerinin bu saldırı karşısında savunma reflekslerini devreye soktuğunu ima ediyor. Muhalefet ise bu olayı sesinin kısılmasına yönelik bir bir şiddet girişimi olarak görüyor, Şıhanlıoğlu'nu demokrasi şehidi ilan ediyor. Olaylar ve ölüm siyasileştiriliyor.

Ama kimse kendisini kandırmasın, olup biten "siyasi" değildir, "cinai"dir.

Ve şu aşamada yapmaları gereken tek şey, ölüme neden olanları yargı önüne çıkartmaktır.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır