kapat

01.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
ŞELALE KADAK(skadak@sabah.com.tr )


Gençleşecek ve biraz da kadınlaşacak

TÜSİAD'tan bahsediyoruz. Namı diğer patronlar ya da zenginler kulübünden. Haklı olarak gençlerin bu derneğe üye olacak kadar paraları yok. Zaten sorun da bu. Dernek, pek çok parlak fikirli gencin çalışmasından yararlanamıyor. Kadını yeteri kadar içine alamıyor. Ama artık bu durum da değişecek. Zaten derneğin bir patronlar kulübü olarak adlandırılmasından rahatsız olanların sayısı artıyor. Gençler ve kadınların daha çok temsil edilmesi işte bu nedenle isteniyor. TÜSİAD'ın en çok seyahat eden ve en çok çalışan üyelerinden biri olan Aldo Kaslowski'nin uzun zamandır üzerine kafa yorduğu konu hayata geçecek gibi. Derneğe bir kadın kolu ve bir de gençlik kolu geliyor. Aidat ödeyecek paraları olmadığı bilindiğinden üyelik değil de çalışma grupları oluşturulması planlanıyor. Gençlerin daha çok üniversitelerden gelmesi isteniyor.

Tabi yurtdışında yaşayan ve sayıları milyonları geçen Türkler de unutulmuyor. Türkiye'nin imajı için bir araya gelip çalışmaları halinde ortaya çok güzel işlerin çıkacağına olan inanç giderek güçleniyor. Kaslowski buna İtalya örneğini veriyor. 62 milyon İtalyan kendi ülkesinde yaşarken, bir o kadarı da yurtdışında yaşıyor. Yapılan bir organizasyonla yurtdışındaki İtalyanlar her yıl İtalya'da toplanıyor. Görüş alışverişinde bulunuluyor. Kaslowski, interneti de kullanarak belirlenecek konular üzerine bilgi alışverişini sağlayarak, tüm dünyada lobi yapmanın kolaylaşacağına inanıyor. Yani TÜSİAD, 2001'de gençleri, kadınları ve dünyayı kucaklamaya hazırlanıyor.

Başka bir Türkiye için gelmişler
Dünyadakİ 8'inci ofisini Türkiye'de açtıkları gün, biz gazetecilerle bir araya gelen Avrupa'nın önde gelen fuarcılık şirketi Messe Frankfurt Başkanı Dr. Michael Peters'ın Türkiye üzerine sıraladığı övgü dolu sözler herkesi şaşırttı. Peters, krizden başını kaldıramayan Türkiye'nin dışarıdan hiç de öyle görünmediğini söylemeye çalışıyordu.

Daha geçen gün 200 Türk işadamı, Frankfurt'da yapılacak olan fuardan yer almak için çalışmamış mıydı? "Sanırım bu da başka bir Türkiye" diyordu Peters. Krizi yerel olarak hissetiğimizi ancak kendisinin dışarıdan baktığında, büyüyen sektörleri gördüğünde ve öyle bir kriz hissetmediğini vurguluyordu. Doğrusu, Peters'ı dinleyen kimi gazeteciler önümüzdeki aylarda Türkiye'de başka krizlerin de beklendiğini ve bir fuar şirketinin canlı bir ekonomide büyüyebileceği gerçeğinden yola çıkarak, Messe Frankfurt Başkanı'nı biraz iyimser buldular.

Ancak Peters ve ekibi Türkiye'nin geleceğine yatırım yaptıklarını ve aslında geç de kaldıklarını anlattılar. 650 milyon mark ciroya ulaşan ve düzenlediği fuarlara milyonlarca ziyaretçi çeken Messe Frankfurt, aslında yaşanan krizi bir fırsat olarak değerlendiriyordu. Nitekim, İstanbul'da açılan şirketin Genel Müdürü Aleksandar Medjedevic, kimi şirketin Türkiye'ye gelmek konusunda tereddütte kaldığını bildiklerini belirtiyor ve "krizler gelir, geçer. Bugün Türk ürünleri dünyanın her yerinde tanınıyor. Krize olumlu tarafından bakıyoruz" diyordu.

Belli ki, Messe Frankfurt'u Türkiye'ye taşıyan yapılmış bazı araştırmalar. Peters'a göre, Türk tekstili, 10 yıl sonra İtalyan tekstilinden hemen sonra gelecek. Avrupa'da bu sektör gerilerken Türkiye'de büyüyor. En önemlisi de Türk tekstil sektörünün dizayn ve moda açısından gösterdiği gelişme. Yani Messe Frankfurt için Türkiye'den daha iyi bir Pazar olamaz.

Bu ülkede yaşamak çok zorlaştı!
FransIz şirketi Alcatel Teletaş'ın Genel Müdürü Lütfi Yenel'i TSE belgesinin iptali konusuyla ilgili ne düşündüğünü sormak için telefonla aradığımda Paris'teydi. Yenel de bir grup Türk işadamıyla birlikte Ermeni soykırımı iddialarının parlamentoda kabul edildiği Fransa'da en üst düzeyde lobi yapmakla meşguldü. TSE belgesinin iptalinin bir prosedür gereği olduğunu ve kendilerinin istediğini belirtirken bir hayli kızgındı. Çünkü bu prosedür, kamuoyuna, TSE, Alcatel Teletaş'ın belgesini iptal etti şeklinde yansımıştı. Yenel öyle kızgındı ki, telefonda "Bu ülkede yaşamak zorlaştı. Herşey çığrından çıktı" diyordu. TSE belgesiyle ilgili durum özetle Alcatel Teletaş'ın ürünlerini satmak için kurduğu ikinci şirkete devredilen belge nedeniyle ana şirketteki TSE belgesinin iptal edilmesinden ibaretti. Yani Alcatel Teletaş, buna daha önceden planlamış ve uyguluyordu.

Alcatel Teletaş bir Fransız şirketi ya, bir anda hedef tahtası oluverdi. Görünen o ki, sapla saman da birbirine karışmaya başladı. Tepkilerimiz, yakında masum insanları inciteceğe benziyor.

'Keyfimizden kısalım' çağrısı
İŞadamI Osman Çarmıklı'dan bir mesaj aldım. Özetle diyor ki, Fransa Cumhurbaşkanı mecliste kabul edilen soykırım tasarısını kabul etti. Biz tepki gösterelim. Ama insanca tepkiler. Ticaret ve kendi menfaatlerimize zarar vermeden fakat gönüllü olarak keyfimizden kısarak, bu ülkeye gitmeyerek tepki gösterelim. Çarmıklı, Türkiye'nin sanayi ve ticaretine balta vurarak tepki göstermenin yanlışlığını dile getiriyor ve panik yaparak değil, akıllıca sistemli ve uzun vadeli tepkilere yönelinmesini öneriyor. Bakalım bu çağrılar karşılık bulacak mı? Gerçekten olmasa da olur seyahatler iptal edilecek mi? Çarmıklı'nın mesajından dikkatimizi çeken bir bölümü sunarak bitirelim:

"Ülkemiz büyük pazar. Tüm dünyanın gözü, bu potansiyelden nasıl ve ne kadar bir payı bedavaya kaparım diye kendi vatandaşımızı hırsız, bozguncu, soyguncu, anarşist yapacak fırsatlar arıyor."

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır