kapat

01.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
ABDURRAHMAN YILDIRIM(yildirim@sabah.com.tr )


Bankalarda riskini sermayene göre al dönemi

Kasımda yaşanan banka kriziyle Türkiye'nin beşinci büyük bankası battı. Yerli tasarruf sahipleri ve ekonomi çevreleri bile, tam olarak ne olduğunu anlayamadı. Bu kriz Türkiye ile ilişkisi olan yabancılarda büyük kuşku doğurdu. Türkiye kredibilitesini kaybetti. Yabancılar, "Sıradaki beşinci banka bir haftada gitti. Demekki durum bilançolarda görüldüğü gibi değil. Hele durun bakalım" yaklaşımı içine girdiler. Artık sadece gecelik piyasada varlar.

Bu krızin bir sonucu olarak ve IMF ile varılan anlaşmayla bankalara çekidüzen verilmesi hızlandırıldı.

Bu amaçla bankacılıkta risk yönetimi sistemleri ve sermaye yeterlilik koşullarının piyasa riskini yansıtacak şekilde ayarlanmasına gidiliyor.

Bankacılık Üst Kurulu'nun hazırladığı Risk Yönetimi Tebliğ Taslağı bankalara gönderildi ve görüş istendi. IMF'ye verilen niyet mektubuna göre Risk Yönetim Tebliği'nin 1 Şubat'a kadar yayımlanması gerekiyordu.

* Bankalar taraftar- Bankalar dünyada son 10 yıldır uygulanmakta olan risk ölçümüne genelde taraftar. Her bankanın bir risk yönetiminin olması kabul görüyor.

Ancak yönetmeliğin çok müdahaleci olduğu, örgütlenme şemasından yazılımın empoze edilmesine kadar gidileceğinden de çekiniliyor. Modelin bu şekliyle uygulanması halinde küçük bankalar için ciddi bir operasyonel yük getireceği belirtiliyor. Halbuki her bankanın farklı yapılarından dolayı genel ilkelerin belirlenmesiyle yetinilmesinin yararlı olacağı bildirilmiş.

* Riskleri ölçülecek- Yeni uygulama ile bankaların toplamda ne kadar risk aldıkları belirlenecek. Her banka, Banka Risk Komitesi kuracak. Bu komitenin altında Kurumsal Risk, Fon Yönetimi Riski, Bireysel Bankacılık Riski ve Menkul Kıymet Alım Satım Riski komitesi kurulacak ve bu alanlardaki riskler izlenecek. Banka Risk Komitesi, İç Kontrol Merkezi ve Teftiş Kurulu ile Üst Düzey Risk Komitesi'ne bağlı çalışacak. Üst Düzey Risk Komitesi başkanlığını banka yönetim kurulundan biri yapacak ve bu kişinin operasyonel hiçbir görevi olmayacak. İşini yönetimden bağımsız bir şekilde yapacak. Belirlenecek riskler bankanın yönetim kuruluna ve Bankacılık Üst Kurulu'na bildirilecek.

* Sermaye artıracaklar- Alınan riskin durumuna göre, banka yönetimi uyarıya gerek kalmadan ya yeni risk almacak ya da riske paralel bir sermaye artışı gerçekleştirecek. Banka yönetiminin kendiliğinden harekete geçmemesi durumunda piyasanın düzenleyici ve denetleyici otoritesi olarak Bankacılık Üst Kurulu devreye girecek. Bankaya ya sermaye artır ya da risklerini azalt denilecek. Bu yapıldığı taktirde de Kasım ayındaki gibi, beşinci büyüklükteki bir banka aşırı bono alımından dolayı batmayacak.

* Piyasaya denetimi- Sonuçta kurala dayalı denetimden piyasaya dayalı denetime doğru gidilmiş olacak. Bir sektöre fazla kredi açan banka ya sermayesini artıracak ya da yeni risk alamayacak. Dolayısıyla riskli görülen sektörlere kredi akışı duracak veya azalacak. Banka da ayağını yorganına göre uzatmış olacak. Kaynaklar daha etkin kullanılacak.

Sonuç- "Herkes parlamak ister ama tutuşma tehlikesi olmasa" Cenap Şehabettin

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır