kapat

01.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
YAVUZ DONAT(ydonat@sabah.com.tr )


Akıl baştan çıkınca...

Meclisteki kavgadan sonra Şanlıurfa Milletvekili Fevzi Şıhanlıoğlu hayata veda edince... Güven Hastanesi'ne koştuk. Bizi "iki kişi" karşıladı.

Hastane Genel Müdür Yardımcısı Banu Küçükel Tüccar.

Ve Dr. Fikri Küçükel.

"Ne oldu?.. Nasıl oldu" diye sorduk.

Bizi "Şıhanlıoğlu'nun alındığı ilk bölüme" götürdüler. Resüsitasyon (canlandırma) odasına. Burada "Acil sorumlusu" Dr. Engin Gürkan vardı.

"Elimizden geleni yaptık ama" diye başladı:

- Maalesef... Hepimizin başı sağolsun.

***

Dr. Engin Bey dedi ki:

- Hasta bize geldiğinde solunum yolu entübe edilmemişti.

- Doktor... Yani?...

- Ağızdan ağıza nefes veriliyordu.

- Ne yapılmalıydı?

- Ambu uygulanmalıydı.

- Nedir ambu?

Doktor "ambu"yu gösterdi.

"Plastik... Küçük bir cihaz."

Ucunda "hortum" var.

Hortumun ucunda da "ağza dayanacak bir bölüm."

"Alet sıkılacak, hastaya hava pompalanacak."

Dr. Fikri Küçükel:

- Yavuz Bey, sizin anlayacağınız, üç kuruşluk bir cihaz... Köydeki sağlıkevinde bile var.

Ama "TBMM'nin ambulansında yok."

***

Acil sorumlusu Dr. Engin Gürkan bir cihaz daha gösterdi:

- Bununla, boğaz aydınlatılır.

Sonra bir başka cihaz çıkardı:

- Aydınlatılan boğazdan içeriye bu tüp uzatılır... Ve oksijen verilir.

- Doktor, bu aletler nerede bulunur?

- Her yerde...

"Heryerde" bulunuyor ama...

"Meclis'te" yok.

"Meclis ambulansında" yok.

***

Doktorlar dediler ki:

- Böyle durumlarda saniyeler önemlidir.

- Yani hasta geç mi geldi?

- Evet... Geldiğinde "eks" halindeydi (Ölü). Hemen dıştan masaj uyguladık... Sonra kalbi açtık... Pil taktık... Açık masaja geçtik... Ama... Maalesef... Milletimizin başı sağolsun.

***

Hastane, milletvekilleri ile doluydu.

Hepsi de "şöyle sözler" söylüyorlardı:

- Güya Meclis'te 46 doktor var... Hani... Neredeler?.. Hepsi de torpille işe alınanlar... Ama ihtiyaç olunca... Hiçbiri yok.

Dayanamadık:

- İyi ama "torpilleri" kim?.. Sizler değil misiniz?

***

Hastaneden çıktık, Meclis'e gittik.

Meclis "ölü evi gibiydi."

Siyasetin "ağabeylerinden" Mehmet Gölhan'ı gördük:

- Neler oluyor Sayın Gölhan?

- İyi gitmiyor... Türkiye rahatsız... Türkiye gergin... Bu gerginliğin, Meclise yansımaması mümkün değildi... Yansıdı ve... Başımız sağolsun.

***

Ve Çarşamba, saat 13.00. Yine Meclis'teyiz.

Yine gerilim var... Yine tansiyon yüksek.

Mehmet Ağar "her partiden milletvekillerine" birşeyler söylüyor:

- Arkadaşlar... Akıl baştan çıkınca, herkesinki birden mi çıkıyor?.. Sakin olun... Gerilimi tırmandırmayın... Yukarıda bizler dövüşürsek... Aşağıda çok daha kötü şeyler olur.

***

Dört yaşındaki bebeler, ringde yumruklaşıyor.

Milletin vekilleri de Meclis'te.

Bir başkadır benim memleketim.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır