kapat

01.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Fatih Terim olmak..

Yazısının altına imzasını atmaya utanıp VKC diye yollamış, entel dostum..

"Fatih Terim alt tarafı bir futbol adamı.. Günde iki satır yazını da yılların uyku ilacı futbola adarsan halk (Hani futbolla uyutmak istediğimiz halk) ne düşünür" diyor..

Ve de bunu derken çok önemli iş yaptığını sanıyor.. Futbol ve uyutma, kendisini solcu, kendisini aydın ilan eden bir takım kuş beyinlilerin yarattığı bir klişe..

Efendim Franco üç F ile uyuturmuş da.. Futbol, Fiesta, Flamenco.. Salazar da üç F ile uyutmuş da.. Futbol, Fiesta, Fado..

Bunlar insanı makina zanneden, ona dinlenmeyi, eğlenmeyi ve coşmayı yasaklayan, bunları yapmayı faşizmin uyutması ilan eden geçmiş zaman ilericilerinin çoktan çağdışı kalmış söylemleri..

Futbolu "Alt tarafı" diye küçümseyenler, kendi yalnızlıklarını yaşayanlar artık..

Geçelim.. Fatih Terim sadece bir futbol adamı da değil.. VKCler zamanın ve dünyanın o kadar dışında yaşıyorlar ki.. Etraflarında olup bitenlerden o kadar habersizler ki.. Yıkanmış beyinlerine çakılmış sloganlarla günün ve gündemin o kadar dışına düşmüşler ki..

Fatih Terim bir lider..

Nasıl bir "Örnek" bürokrat olduğunu bugün bütün Türkiye'nin bildiği bir devlet adamı, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ın, ölümünden bir saat önce yapılan son röportajında "Kendime Fatih Terim'i örnek aldım" demesinin altını iyi çizmek gerek.. Fatih Terim sadece bir futbol adamı değil.. Fatih Terim işine sımsıkı bağlı olunca, insanına sonuna dek güvenince, nelerin yapılabileceğini kanıtlayan bir lider..

Fatih Terim, bir gençlik lideri.. Onu örnek alan, ona hayran milyonlarca genç var.

***

Pazartesi akşamı CNN Türk'te gerçek bir lider gibi, konuşuyordu.. Nasıl keyifle, nasıl gururla izledim..

"Lazio bizden güçlü bir takım.. Bunu biliyorum, ama oyunumu değiştirmiyorum. Rui Costa dahil üçlü forvetten vazgeçebilirdik. Savunmaya daha çok adam koyup, kontratakla gol arayabilirdik. Düşünmedim bile.. Ben başında olduğum sürece Fiorentina rakip kim olursa olsun, benim futbolumu oynayacak" diyordu..

Bunlar futbol lafı değildi.. Bunlar bir yaşam tarzı, yaşam felsefesi açıklamasıydı..

Bunlar "Haddimizi bilelim.. Bizden güçlüler önünde eğilelim, bükülelim, onların gücünü ve oyununu kabul edelim" diye aşşağılık komplekslerini topluma yerleştirmek için uğraşanların suratına vurulmuş bir tokattı.. Kendi minnacık hadlerini bilmeden, topluma, kurumlara ve insanlara had bildirmeye kalkışanlara vurulmuş bir tokat..

Fatih Terim, hayat boyu korkanlar, hayat boyu kendi yaşam çizgilerini ve ilkelerini koyamayıp, davranışlarını hep başkalarına göre ayarlayan korkakların hep küçük kalacaklarının bilincindeydi.. Fatih Terim Lazio'yu 4-1 yenmenin yolunun, 4-1 yenilmeyi göze almaktan geçtiğini biliyordu.. Hayat boyu şerefli yenilgilerle uyumuş ve toplumu uyutmağa kalkışmış afyon yutmuşların anlayacağı sözler değildi bunlar..

Bunlar sıradan adam sözleri değildi..

Bunlar bir toplum liderinin, bir önderin verdiği yaşam dersiydi.

***

Fatih Terim, Galatasaray'a geldiğinde bugünkü Fatih Terim değildi.. Galatasaray ile birlikte o da büyüdü.. Bana sorarsanız, hayatındaki dönüm noktası Ali Sami Yen Stadında Fenerbahçe'ye 4-0 yenildiği gün oldu.. Bir Galatasaray Teknik Direktörünün başına gelebilecek en büyük felaketti bu.. Kendi sahasında ezeli rakibi önünde hezimete uğramak..

Bugün 100 Galatasaraylıya "Şampiyonluk mu, Fener'i yenmek mi" deseniz, 80 tanesi "Fener'i yenmek" derken, üstelik..

Terim, Teknik Direktörlük hayatının en büyük hezimetine, daha Galatasaray'ın başındaki üçüncü ayı dolmadan uğradı ve hiçbirşey olmadığını gördü.. Yönetim ve camia arkasındaydı..

O halde, artık göze alamayacağı risk yoktu.

Fatih bu mesajı çok iyi aldı.. O günden itibaren, Galatasaray'ı çağın futbolunu oynayan bir ekip haline getirmek için kolları sıvadı..

Başardı..

Bu başarı yolundaki Terim'i çok eleştirdik.. Terim'in bize sorarsanız, bugün hala yerli yerinde duran yumuşak karnı da o zaman ortaya çıktı.. Terim eleştirilerden çok rahatsız oluyordu.. Türkiye'nin en az eleştirilen ve en çok göklere çıkarılan spor adamı olduğu halde, en küçük eleştiri ile deliye dönüyor, yazanlara küsüyor, gazetelerine cezalar vermeye kalkıyordu.

Mesela bir Tv konuşmasında Fatih Terim'i uzun uzun övdükten sonra "Ama, Başkanı ile konuşmasının ertesi günü Fiorentina'dan ayrılma kararını açıklaması taktik hatasıydı" diyen Onur Belge'yi hemen telefonla arıyor "Dostum diyorsun, sonra televizyonda bana sallıyorsun. Sen de onlardan mı oldun" diyordu.. "Onlar" Fatih'in kafasından hiç çıkaramadığı vehmi idi.. Bu ülkede bir "Onlar" vardı.. Mustafa Denizli'nin İrlandalıları gibi.. Ve bu "Onlar" yemeden içmeden Fatih'in kuyusunu kazmak için alesta bekliyordu..

Fatih Terim bu vehmini hiç yenemedi. Fatih Terim bu vehim yüzünden en küçük eleştiriden bile fena halde incindi.. Hala da öyle..

Peki eleştiriden bu kadar çekinme, korkma, yılmanın sebebi, kendisini eleştirenle selamı sabahı kesmesi ve onu "Onlardan" görmesinin sebebi ne?.. Psikolog değilim.. Acaba, etrafına "Güven" aşılaması ile ünlü liderin kendine güveni mi yok, gizli gizli..

***

Fatih Terim önemli bir toplum lideri.. Her önemli toplum lideri gibi, her hareketi yakından izleniyor. Bu yüzden her önemli toplum lideri gibi, yeri geldiğinde övülecek, ya da yerilecek. Bunu kabul etmesi gerek..

Dostlarına "Bana dostsanız, sadece övmek zorundasınız. Beni eleştiren dostum değildir" baskısı yapmaktan vazgeçecek.. Tavır almayacak, ceza vermeyecek. Sadece öven, sadece yüceltenlerin, içten içe fena halde korkan megalomanlar yaratacağını (Halit Deringör ağabey, bunu Cumhuriyet'teki makalesinde gayet iyi anlattı), gerçek dostların hataları çekinmeden söyleyenler olduğunu biran evvel öğrenecek.

Eleştirenleri öne ve ileriye, dalkavukların çukura ittiklerini tarih kitaplarından çıkaracak.

Yatak odasının, salonun duvarına, banyosunun aynasına dünyaya "Gergedanlaşmayın" diye haykıran Ionescu'nun şu sözlerini asacak:

"Öncü insan çağının savunucusu değil, eleştiricisidir!."

***

Fatih Terim, İtalya'da yoktan bir takım yarattı.. Bu yüzden de kısa zamanda "Efsane Adam" haline geldi.. Bu sırada da iki önemli taktik hatası yaptı.. Birinde televizyona çıktı. Galatasaray yöneticilerine kızgınlığına ilaveten, Ali Şen'in de gazına gelip, kendisini İmparator yapan Galatasaray camiasını fena halde gücendirdi. Ali Sami Yen Stadında her hafta "Özledik" diye anlamlı bir pankart asılırdı. O konuşmanın ardından bu pankart değişti. Yerine "Sus artık" kondu. Terim, hatasını anladı. Döndü. Galatasaray camiasının gönlünü aldı alabildiğince.. Ama bir kırıklık hep kalacak.

Fiorentina Başkanı Gori ile yaptığı çok kritik görüşmeden sonra, susup bir hafta bekleseydi, İtalya ve Floransa basını ve Fiorentina taraftarları Gori'yi perişan edeceklerdi. Terim, Gori'yi köşeye sıkıştırmıştı.. Ama 16 saat bekleyemedi. televizyoncuları etrafına topladı ve "Bırakıyorum" dedi.. Floransa'daki sempati göstergesi birden düştü.. Fiorentina tribünlerine ilk defa "Evine dön" pankartları asıldı. Floransa'nın tek gazetesi La Nazione'un Spor Servisi şefi "Bu konuşmadan önce Terim ile Gori'nin popülarite oranları 80'e 20 Terim lehine idi. Bugün 50-50" dedi.

Terim gene hatasını hemen anladı.. Hemen lafı çevirdi. Kendisini affettirdi.. Ama, sağlam vazo ile kırılmış ve yapıştırılmışın farkı hep kalacaktı.

Terim gibi bir lider bu kadar büyük taktik hatalarını nasıl yapar?..

Şundan..

"Uzun mesafe koşucusunun yalnızlığı" diye bir laf duydunuz herhalde.. Başlangıçta toplu haldesinizdir.. Öne geçtikçe etrafınızda sizinle koşanların sayısı azalır. Lider olduğunuzda kimseler kalmaz.. Yolun iki yanına toplanıp alkışlayanlar dışında..

Fatih Hoca bir uzun mesafe koşucusu ve yalnız adam..

Üstelik bir de fiili yalnızlığı var. İtalya'da.. Çevresinde oturup dertleşeceği, günlük konularda fikir alışverişinde bulunacağı hiç kimse yok.

Futbolu çok iyi bilen ve izleyen Mehmet Ağar yok. Fatih Terim'in başarılarında bence en büyük paya sahip Fulya Terim yok.. Yok.. Yok.. Yok..

Telefonla konuşmak, yüzyüze dertleşme ile asla ayni olamaz.. Telefon insanın yalnızlığını gidermez, tersine hatırlatır.

Bu yalnızlığı Mustafa Denizli de yaşadı, Aachen'da.. Gidermek için hemen her hafta sonu maçın ardından uçağa atlayıp Türkiye'ye gelmeye başladı ve konsantrasyonunu kaybetti. Yedi haftada Almanya Futbol Tarihinin en büyük efsanesi olan ve birinci ligin o zamanki en görkemli takımından teklif alan Denizli, sezonu bile bitirmeden, bir kaçak gibi döndü Türkiye'ye..

Ayni yanlışı şimdi Fatih Terim yapıyor. Her hafta sonu Türkiye'de..

Lazio 4-1 maçından sonra, basın toplantısında bile yok.. Apar topar Türkiye'ye geliyor. Oysa Gori, soyunma odasına girip hezimet şoku yaşayan futbolcuları kucaklıyor "Çok iyi oynadınız. Sizinle gurur duyuyorum" diyor.. Bu geliş gidişlerin neye mal olacağını Fatih Hoca, yakın arkadaşı (Gerçekten öyle.. Fatih hala ve hala aksini düşünse de..) Mustafa Denizli'ye bir sormalı..

***

Fatih Terim, milli takımda birleşmeyen Türkiye'yi Fiorentina'da birleştirmeyi başaran bir toplum lideri.. Bunun sorumluluğunu bilmek ve öyle davranmak zorunda.. Onu megaloman yapmaya çalışan sürüye asla katılmayacağımızı biliyor.

Artıları ve eksileri ile onu eleştirmeye devam edeceğiz. Ona olan sevgi ve saygımızı asla pazarlık konusu yapmadan, asla ödün vermeden, düşündüklerimizi aynen ve çekinmeden anlatacağız.

Pazarlıklı, anlaşmalı dostluk ve sevgi bizim sözlüğümüzde yazmaz!..

..Ve de hiç kimse, dostluğumuzu satın alamaz!.

Dünyanın en ince kitapları..
"Dünyanın en ince kitapları" ince bir mizah örneği idi.. Gazeteciliğe başladığımız yıllarda dört beş kitaptan oluşurdu bu liste.. Okur Süha Bacanakgil'e bakarsanız, liste hayli uzamış..

İşte Süha'nın listesi..

***

Dünyanın en ince kitapları (maksimum 13 sayfa; önsöz, yazar tanıtımı, fihrist ve indeks dahil) uzun araştırmalardan sonra belirlendi:

1-Alman Mizah Sanatı

2- Leziz (!) İngiliz Yemekleri

3- İtalyan Kahramanlık Öyküleri

4- Para Harcama Sanatı (İskoç Kültürünü Yaşatma Derneği, Glasgow, 1984)

5- Bilim Tarihinde Kadınlar (Tubitak yayınları, Ankara,1997)

6- Bahçe Teknikleri (White Ice Yayınevi, Alaska, 1990)

7- Pompei'de Ahlak ve Erdem (Orijinal el yazması kitap. M.Ö.31)

8- Kentimizin Bar ve Disco Rehberi (Yozgat Belediyesi Kültür Müdürlüğü Yayını)

9-Lübnan'da Barış Yılları (Habib Yayıevi, Beyrut, 1997)

10- Sağlam Bina Yapma Teknikleri (Adapazarı Müteahhitler Birliği Yayını, Türkiye, 1992)

11- En güzel Yaz Yemekleri (İzlanda Gastronomi Derneği Yayını. Reykjavik, 1990)

12- Erkekler Kadınlardan Ne İsterler?

(Popüler Kitaplar Dizisi, İstanbul, 1999)

13- Nasıl Zengin Olunur? (RajaYayınevi, Banglades,1989)

14-Sağlıklı ve Uzun Yaşama Rehberi (Somali Sağlık Bakanlığı Yayını, 1990)

15- Ülke İçi Ulaşım Rehberi (San Marino Turizmi Geliştirme Derneği Yayını, 1998)

16- Toplum Yaşamında Kadınların Rolü (Taliban Üniversitesi, Kabil, 2099)

17- En güzel Alkollü İçki Kokteylleri (Savama Yayınları, Tahran, 2020)

Veee..! 18- Fenerbahçe'nin Şanlı Avrupa Tarihi!!!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır