kapat

30.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
MEHMET TEZKAN(mtezkan@sabah.com.tr )


Filmdeki babacan polisi arıyorum

Trafik veya benzeri bir para cezası nedeniyle polis gözaltına alabilir mi, alamaz mı? Polisin sırf bu nedenle vatandaşı gözaltına alması hukuk devleti anlayışına uygun mu, değil mi?

Veya başka suç.. Su, elektrik, telefon borcunuz var.. Bu nedenle polis sizi merkeze götürebilir mi?

49 bin lira için gözaltı öyküsünü okuyan ANAP İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı, Bakan Tantan'a soruyor..

Polisin böyle bir yetkisi var mı?

Bakan "hayır" diyor: "Böyle bir yetkimiz yok.."

"Ancak" diyor ve ekliyor: "Önergeye sözkonusu olan şahıs, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 1993/ 13.7127 sayılı tevkif müzekkeresine istinaden gözaltına alındı."

Yani savcılık istedi diyor.

Ancak tevkif müzekkeresi tarihi 1993.. Gözaltına alınış tarihi 2000.. 7 yıl sonra...

Herkes potansiyel suçlu mu?

Önemsiz gibi görünen ayrıntılar polisin vatandaşa yaklaşımını gösteriyor. Tartışmamız gereken de aslında bu..

Demek ki, polis vatandaşı potansiyel suçlu olarak görüyor. Böyle görmese daha sevecen yaklaşır.. Sorunu çözmek için yardımcı olur. Gerekirse inisiyatif kullanır..

Nasıl mı?

Filmlerdeki babacan Komiser Hulusi Kentmen gibi.. O kadar geriye gitmeyin, İkinci Bahar dizisindeki komiser Salih gibi.. Çok mu hayali oldu? Onlar gerçek değil mi ?

Peki, Gaffar Okkan'a ne diyorsunuz? Vatandaşa yaklaşımında güven ve sevgiyi temel alan adamın yöntemine ne diyorsunuz?

Nasıl mı?

Polis kimliğinizi aldı, bilgisayara baktı.. Aranıyor kaydı var.. Tamam.. Tamam da neden arandığınız da belli değil mi?.. Belli...

Sizi gözaltına alan polis bunu bilmiyor mu?.. Biliyor.. Bilgisayar ne diyor; 1993 yılından kalma 49 bin lira borcu var..

Yani suçlu bile olsanız suç basit.. Sakız parası bile etmeyen 49 bin lira için şubeye götürüp, nezarethaneye atacağına, uyar.. Mesai saatinde şubeye davet et..

Sonra, bilgisayarda tevkif müzekkeresi tarihi belli değil mi?.. Belli.. 1993.. Yani 7 yıl önce.. Beş yılda zaman aşımı olmuyor mu?

Oluyor. Polis bunu bilmiyor mu?

Biliyor. Ama inisiyatif kullanmıyor..

Yine Akarcalı soruyor: Hukuk devletinde suçun varlığını ispata devletin kendisi yükümlü değil mi? Bilgisayar kayıtları yanlış olamaz mı?

Bakan "hayır" diyor: Bilgisayar girişindeki bilgiler doğru..

Bakan yanılıyor, kayıt yanlış..

Bakan böyle diyor ama kayıtlar doğru değil, yanlış.. Ceza 1993 yılında kesilmiş.. Borç 1995 yılında ödenmiş.. Savcılığın kayıtları borcu yoktur diyor. Polisin kayıtları vardır diyor.. Savcı aramıyor, polis arıyor..

Polis, bilgisayar almış ama kullanmamış.. Hafızası yedi yıl önceki bilgilerle dolu..

Bu bilgilere dayanarak da sizi gözaltına alıyor.

Serbest kalmak için de savcılıktan düşüm belgesi götürmek zorundasınız..

Yani işler Bakan'ın dediği gibi değil..

Devlet suçun varlığını ispatlamıyor..

Çünkü ortada suç yok..

Ama siz, suçsuz olduğunuzu ispatlamak zorundasınız..

İspatlayamadınız mı yandınız..

İşlemeyen bürokrasinin, çalışmayan bürokratın cezasını sonuçta yine vatandaş çekiyor..

Diyelim ki büyük bir yanlışlık oldu.. Farzedelim ki, kırk yılda bir rastlanan şanssızlık..

Peki, kabul.. Bir yanlışlık olabilir..

Ancak, gözaltından daha da vahim olan ne biliyor musunuz?

Hata yaptık diye çıkıp da bir özür dileyen bile yok..

Vatandaşa değer veren yok...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır