kapat

30.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )


"1,5 milyon Ermeni" yalanı!

Geçen Cuma "soykırımcı etiketi" başlıklı yazımda Türkiye'ye gelen İngiliz Bakan'ın "Biz soykırımı tanımıyoruz" demesinin yanıltıcı olabileceğini, İngiltere'nin Ermeni olayları döneminde Ermenileri kışkırtarak kendi çıkarı için piyon olarak kullandığını, soykırım kararının İngiltere'den de çıkabileceğini söylemiştim.

Bunları yazarken bu kadar çabuk doğrulanacağını da ummamıştım. Bir ilgileri bulunmadığı halde İngiliz Hükümeti'nin Yahudi Soykırımını Anma Günü'ne davet ettiği Ermeni cemaati liderleri, karşılıklı bir savaşta her iki tarafın kayıplar verdiği, dünya tarihçileri tarafından da bu şekilde yorumlanan Ermeni olaylarının sadece soykırım olduğunu söylemekle de kalmadılar Türkleri Nazilere benzettiler.

İngiliz Ermenileri Patriği "1,5 milyon Ermeni 1915-16 yılları arasında Türkler tarafından katledildi" dedi. Bu da yetmedi "Doğu Anadolu Ermenilerindi, soykırım sonucu Türkler'e geçti" dedi. (Asıl gelmek istedikleri nokta bu zaten. Avrupa'daki Siyaset Bilimi okullarında Doğu Anadolu Ermeni ve Kürtler'e ait olarak gösteriliyor..)

Türkiye'nin acilen İngiliz hükümeti ve parlamenterleri ile birebir iletişime geçerek açıklığa kavuşturması gereken iki önemli cümle bunlar..

Bu konudaki en net ve özet bilgileri içerdiği için sık sık örnek olarak gösterdiğim, Kâmuran Gürün'ün Ermeni Dosyası kitabının 226. sayfasındaki (bendeki kitap ilk baskı, sayfa farklı olabilir) hesaplara bakılınca 1,5 milyon Ermeni rakamının nasıl büyük bir yalan olduğu anlaşılıyor.

Ermenilerin çıkardıkları olaylarda ve göç sırasındaki çatışmalarda ölen Ermeni sayısı, ne şekilde hesaplanırsa hesaplansın 300 bini geçmiyor. Örneğin Fransa, Kanada, Amerika, Yunanistan, Bulgaristan, Arap Ülkeleri ve Rusya'ya göç eden Ermeniler'in ve Türkiye'dekilerin toplam sayısını 1914'deki 1.300.000'den çıkarınca da geriye 302 bin kalıyor.

"Tabii ki bu rakam da mazur görülemez" diye devam ediyor Kâmuran Gürün. "Ermenilerin Türkleri katletmesi nasıl mazur görülemezse, bu da görülemez. Ancak bu ölümlerin hükümetle bir ilgisi yoktur. Yakalanan suçlular mahkemeye verilmiş ve idam dahil mahkum edilerek cezaları infaz olunmuştur."

Oysa Türkler'i katleden Ermeniler aynı şekilde cezalandırılmamışlar. Aksine Ermeni kitaplarında milli kahraman olarak gösterilmişler.

I. Dünya Savaşı'nda Ermeni katliamı konusunu dünyaya yayan ve inandırmaya çalışanların başında ise İngilizler geliyor.

Bununla birlikte bugün İngiliz Parlamentosu'nda olaya farklı bakan ve "soykırım" iddiasını kabul etmeyen çok sayıda parlamenter var. Türkiye bunu, bu kez geç kalmadan değerlendirmek zorunda!

Donatella haklı.. mı acaba?
Mine Kırıkkanat'ın Pazar günü Donatella Piatti hakkındaki köşe yazısını okurken aynı paragrafta takılıp kalmıştım:

"Dedikoduya tapan bir ülkede, magazin sunağında kurban edildin. Çünkü özgür sanmıştın onları, özgürce konuşmuştun. Oysa onlar özgür değil, asla olamayacaklar. Çünkü aşağılık duygularına tutsak onlar.."

Ve aynı paragraf dünkü Sabah'ta konuyla ilgili haberin üzerinde spot olarak verilmişti.

Ben Mine Kırıkkanat'ın yazılarının çoğunu zevkle okurum, bu yazısı, özellikle bu cümleleri için aynı şeyi söylemem ise mümkün değil. Türkiye'de, yazdığı kitaplardan, daha sonra Fatih Terim'e kısa sürede İtalyanca öğretmesinden dolayı Donatella Piatti ile birçok takdir dolu röportaj yapıldı. Türkiye'yi kendi ülkesi gibi seven bir yabancı olarak ona sevgi ve ilgi gösterildi. Piatti de magazin basınının, dergilerin bu ilgisini büyük bir zevkle kabul etti.

Şimdi kendisinin de "Ben böyle büyük bir parti hedeflememiştim. Çılgın arkadaşlarım yüzünden oldu" dediği, öncesinde ve sonrasında sayısız haberleri magazin basınında yer alan bir parti yüzünden işini kaybetti diye bütün bir ülkeye kızmaya hakkı var mı? Onun yoksa Sayın Kırıkkanat'ın var mı? Donatella Piatti'nin işini kaybetmesi üzücü ama kamu ile ilgili, iddialı bir iş yapanların da belli bir sorumluluğu taşıması gerekiyor.

En marjinal, en uçuk örneklere özgürlük demek, marjinal düşünmeyen ve yaşamayanları özgür olmamakla suçlamak, basın böyle bir olayı ilgiyle karşıladığı için "dedikoduya tapan ülke", "aşağılık duygusuna tutsak onlar" gibi tanımlar kullanmak bana büyük haksızlık gibi geliyor.

Herkesin özgürlük anlayışı farklıdır ama erkeklerin striptiz yapması istenen "Bekarlar Partisi" gibi bir olay her ülkede sansasyonel bir haberdir, her ülkede ilgi çeker. Bir metro istasyonundaki erkek memurun kadın yolcudan kapişonunu açmasını isetmesi, cep telefonunu sorması da her ülkede beklenmedik, çoğu kez de tepki görebilecek bir davranış tarzıdır. Söyleyişte olağanüstü bir sempati mevcut değilse! Bunun "espiri anlayışı"yla da bir ilgisi yoktur.

Ve ayrıca.. Şu andaki Türkiye'den daha özgür, insanların aklına geleni fütursuzca yaptığı bir başka ülke olduğunu da sanmıyorum. Haksızlık etmeyelim!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır