kapat

27.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Otoyol güneşinin yakıcı ışınları
Eski zamanlarda, yani henüz dikenli tel kurulmamışken ve bu otomobiller yürür vaziyetteyken, ihtiyarlar para bulduklarında nasıl şehir merkezine gidip eğlendiklerini anlatırlardı.

Onların eski zamanda kullandığı ya da en azından binebildiği tip otomobiller artık yoktu

Açık kahverengi tonlarındaki şişman lüks mahalle böceklerinin otoyol kenarında yanan ateşler etrafında yarattığı şaşkınlık ve az da olsa geleceğe dair bir ümit ışığı oluşturması, yol kenarlarına yüksek dikenli teller dikilmeden önce şehir merkezini görmüş olan ihtiyarların anlattığı hikayelerin artık daha da dikkatle dinlenmesine yol açtı...

Tellerin ardındaki otoyoldan cehennemi bir süratle geçen büyük siyah arabaların hangi tip veya hangi model olduğuna dair otoyol kenarının yeni nesillerinin hiç bir fikri yoktu. Nitekim doğduklarından beri gördükleri yegane vasıtalar mahallenin çeşitli yerlerinde artık bir nevi anıta dönüşmüş, komple çürümüş, içerisinden bitkilerin bile fışkırdığı, dokunulduğu zaman pul pul dökülen, yıllar öncesine ait bazı eski otomobillerdi. Ateşlerin başında durup bütün gün yolun ötesini gözleyen ihtiyarların zamanında kullandığı otomobillerdi bunlar. Mahallenin çocukları gündüz vakti telin arkasında toplanır, fakat daima tüm gün boyu hiç kıpırdamadan uzaklara bakan bir ihtiyarın yakınını seçerlerdi. Bu sayede pek sık olmasa da hızla geçen arabalara dair fikir yürütürler sonra da uzaklara bakan ihtiyara tahminlerinin doğru olup olmadığını sorarlardı. Şimdiye değin neredeyse hiç doğru tahmin yapamamışlardı. İhtiyarların döneminden bu yana otomobiller de değişmişti. Bu yüzden ihtiyarlar da sık sık yanılıyordu..

Eski zamanlarda, yani henüz dikenli tel kurulmamışken ve bu otomobiller yürür vaziyetteyken, para bulduklarında ihtiyarlar nasıl şehir merkezine gidip eğlendiklerini anlatırlardı. Onların eski zamanda kullandığı ya da en azından binebildiği tip otomobiller artık yoktu. Dikenli teller ile birlikte zengin mahallelerindeki havanın aşırı kirlenmesi üzerine çıkarılan çevre yasaları ihtiyarların bindiği ve bildiği tip otomobilleri anında hurdaya çevirmiş, hatta yasaktan sonra bunları kullanmaya teşebbüs edenler neredeyse linç edilmeye varan yoğun bir agresyonla karşılaşmıştı. Eski tip otomobiller yerine temiz ve sessiz, süper elektronik donanımlı, gövdesinde metalin hiç kullanılmadığı ve bir trafik suçu işlendiğinde otomobilin kendi iradesiyle polisi haberdar etme kabiliyetine sahip yeni vasıtalar dikenli telin uzaklarında kullanılıyordu.

Tabii otoyolun yeni nesilleri bu türleri hiç görmemişler; bütün gördükleri bu tip otomobillerin aşırı kalın zırhlı ve süper güvenli olup, üstelik çift motorlu tipiydi. Çünkü şehir merkezinin dışına çıktıklarında yol kenarında yanan ateşlere yakalanmamak için çok hızlı gitmek zorunda olduklarından, elektrik motorunun yanı sıra bir de eski tip içten patlamalı motora sahipti bu otomobiller. Dikenli tel civarında ve otoyol kenarındaki mahallelerde hava kirliliği sorunu yaşanmadığından, bu uygulama şehir merkezinde normal karşılanmaktaydı.

Yeni düzenlemeler eski zamanın tüm otomobillerinin bir anda hurda vaziyeti almasına sebep olmuş, hatta yasal nedenlerden ötürü hurda haline gelmiş fakat aslen mükemmel durumda çalışır pozisyona sahip otomobiller bile bir hamlede atık toplama merkezlerine çekilip, hurda metale dönüştürülmüşlerdi. Örneğin şehir merkezlerinde yaşayan şanslı yeni nesil mensupları karbüratör ve egzozun ne manaya geldiğini hiç bilmedikleri gibi bu kelimeleri hiç duymamışlardı bile. Zaman zaman süper steril bir şekilde korunan ve havalandırılan sınıflarında eski zamanın kötülüklerini onlara anlatan ecnebi eğitimli genç öğretmenleri kötü havadan, eski tip motorlu otomobillerden, yüksek suç oranından, ekonomik krizlerden bahsederdi. Şehir merkezinin yeni nesil mensupları kırılmaz camlı pencerelerden dışarı bakıp soludukları steril havanın ne denli kıymetli ve zorlukla elde edilmiş bir nimet olduğunu düşünmek mecburiyetinde kalırlardı.

Öte yandan otoyol kenarında vaziyet giderek daha da heyecanlı bir hal alıyordu. Yüksek protein kaynağının, dikenli telin bu yakasına geçmesi saatlerce kıpırdamadan uzaklardaki şehirlere bakan ihtiyarları bile hareketlendirmişti. Hatta çoktan hurdaya dönüşmüş eski arabalar sanki nikelajları bir nevi hayat kazanıyormuş gibi güneş altında parlamaya başlamıştı.

BARBAROS DEVECİOĞLU


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır