kapat

21.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Postmodern ne demek kuzum?
Başımıza bir de postmodernizm çıktı...

Nedir bu, neye benzer? Düşünürler bile tanımlayamıyor. Karışıklık ise terimin kendisinden kaynaklanıyor. 'Post'un ne anlama geldiğini çözsek... Modernizmin bir sonucu mu, devamı mı, gelişmiş hali mi, inkârı mı? Hepsi mi!

Son zamanlarda en sık duyduğumuz sözcüklerden biri postmodernizm. Bu kelimeye artık sadece sanat çevrelerinde değil, kimi zaman bir cafe'nin tanıtımında, kimi zaman yeni açılan bir restoranın mutfak tercihinde bile rastlayabiliyoruz. Son olarak da 28 Şubat'ın postmodern bir darbe olup olmadığını tartıştık. Kafalarda ise aynı soru işareti var: İyi de bu postmodernizm nedir?

Hemen belirtelim; postmodernizm iki nokta üst üste koyup, şudur diyemiyoruz. Herkesin kafa yorduğu bu 'mesele' için bazı düşünürler de "Postmodernizm diye bir şey yok, sadece sizin kafanız karışık" diyor.

Ancak böyle bir söz söylendiği an bir postmodernist çıkıp "İşte postmodernizm tam da bu!" diyebilir.

"Modernizmin ötesi" diye Türkçe'ye çevrilen postmodernizm, esas itibariyle moderne vurgu yapıyor. Yani modernizm çağının artık geride kaldığını ortaya koyuyor, ama nereye gittiğimizi de söylemiyor. Kimse inkâr edemez ki, 80'lerden sonra eskisinden çok farklı özgürlük anlayışları ortaya çıktı. Berlin Duvarı'nın yıkılması bir çağın değişmesiydi. Küreselleşme tartışmaları da öyle...

SAHTESİ GERÇEĞİ
Tüm bunlar demokrasiden sanata uzanan birçok alanda modernizmin sınırlarını zorladı. Postmodernizm de buradan doğdu. Ancak postmodernizm tanımında asıl karışıklık terimin kendisinden kaynaklanıyor. Şu 'post'un ne anlama geldiği tartışmalı. Birçok ihtimal var: Modernizmin bir sonucu mu, devamı mı, gelişmiş hali mi, inkarı mı, reddi mi? Hatta hepsi mi!?

Bu işi bilenlere göre, postmodernizmin de çeşitleri var: İlki sahte olanı... Buna anti-modernist tutuculuk denilebilir. Diğeri ise hepimizin yakından tanıdığı eklektik postmodernizm. Lyotard'ın tanımladığı bu postmodernizm çağdaş genel kültürün sıfır derecesidir. Kişi reggae müzik dinler, TV'de kovboy filmi izler, öğle yemeğini MC Donalds'da, akşam yemeğini köy cafe'de yer, Paris parfümü sürüp puşiyi boynuna fular gibi takar. Ne olsa gider. Her şey kitsch'tir. Estetik böyle sahneden çekilince devreye tek ölçü girer: Para. Hani şu sıklıkla duyduğumuz 'Bayağı mayağı; satıyor ya' lafı postmodernist bir laftır. Peki 'gerçek' bir postmodernizm var mı? Bunun için üç öğenin olması gerekiyor: Temsil, yeniden üretilebilirlik ve meşrulaştırma. Walter Benjamin, 1936'da orijinal sanat eserlerinin aura ve özerkliğinin kitle üretimi ile ortadan kalkacağını söylemişti. Yani kitle üretimi, sanat eserinin 'biricikliğini' yok edecekti. Oysa tam tersi oldu ve taklitler orijinalleri daha değerli kıldı. Binlerce Mona Lisa reprodüksiyonu Mona Lisa'yı daha değerli kıldı. Bir 'tüketici aurası', anı olan (Marilyn Monroe'nun külotları, Elvis mumları vs) ya da nostaljik değere sahip (eski radyolar, gramofonlar) her şeye uzandı. Bu da imaj tüketiciliğiydi. Meşrulaştırma ise tam da bugün Türkiye'de Hülya Avşar'ın başarısı olarak özetlenebilir. O ne yapsa 'tüketici aurası' onu meşrulaştırıyor ve değerini (fiyatını) artırıyor. Duchamb, bir klozeti sanat eseri olarak sergilerken 'Sanat kutsal değildir' demişti ama 'tüketici aurası' eseri yine sanat eserinin 'kutsal' katına çıkardı. Bunlar modernizmin planlarında yoktu ama oldu. İşte postmodernizm. Meraklılarına, Yeni Başlayanlar İçin Postmodernizm, Milliyet Yayınları

Öyle de olur böyle de Haşmet Babaoğlu (Yazar)
Modernizm "ya öyle olur, ya da böyle!" demekti. Postmodernizm "hem öyle olur hem de böyle" demektir... Modernizm "toplumlar ya ilerler, ya da geriler" demekti. Postmodernizm "tarihin akışına çok güvenme; ilerlerken gerileyebilir, gerilerken de ilerleyebilirsin" demektir... Modernizm devrimciydi. Postmodernizm "devrimin kendi evlatlarını yemesini" bekliyor; sonra umumi arzu ve genel rehavete dayanarak iktidara geliyor... Modernizm insanlığın yararına inanarak ormana buldozerle girmişti. Postmodernizm ormandan açılan arazide inşa edilen villanın taraçasında şezlonga uzanıp yeşilci gözyaşları döküyor; televizyondaki çevre belgesellerini hiç kaçırmıyor...

28 Şubat neydi? Prof. Dr. Ali Akay (Sosyolog)
Eklektik postmodernizm bağlamında bakarsak evet postmodern bir darbedir. Çünkü bu postmodernizm heterojenlikten bahseder. 28 Şubat da hem askeri hem sivildir. Yani sivil gibi görünür ama askeridir. Bu durumda Türkiye'nin demokrasisi için de hep postmodern bir demokrasimiz vardı diyebiliriz. Postmodernizmi öncü anlamında kullanırsak, evet 28 Şubat yine postmodern bir darbedir. Çünkü ilk kez yumuşak bir askeri darbe olmuştu. Psikolojideki ilk travma gibi de düşünebiliriz bunu. Tözü olmayan anlamında ele alırsak eğer, postmodern değildir. Çünkü 28 Şubat'ın laiklik, Kemalizm gibi bir tözü vardır. Bu yüzden de postmodern değildir.

BUKET AŞÇI


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır