kapat

27.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
ALİ BAYRAMOĞLU(abayramoglu@sabah.com.tr )


Diyarbakır neden ağlıyor?

Sokaklara dökülen 25 bin insanıyla, kepenk kapatıp "cenaze sahibi" olduğunu haykırmasıyla, suikast yerini çiçek bahçesine çevirmesiyle Diyarbakırlı'nın oluşturduğu resim; suikast kadar gerçek.

Bu resim kendi başına, başlı başına bir anlam taşıyor. Ve bu anlamı "doğru" okumak, siyasi açıdan en az Hizbullah'ın tartışması, suikastin değerlendirilmesi kadar "önemli".

"Okuma"ya Feridun Çelik'le başlayalım.

Tutuklanmasıyla şehri ayağa kaldıran, devletin hâlâ uzak mesafeden gözaltında tuttuğu Diyarbakır'ın HADEP'li Belediye Başkanı Feridun Çelik, dün telefonda, hemşehrilerinin tepkisi için şunları söylüyordu:

"Huzurun, barışın sağlandığı, umutların doğduğu bir dönemde meydana gelmesi Diyarbakır'ı çok etkiledi. Biliyorsunuz; özellikle geçmiş dönemlerde bu tür olaylar çokça yaşanıyordu. İnsanlar endişe içindeydi. Bugün barışın devamını arzu ediyor bölge halkı. Dün cenazede 'barışı kimse engelleyemez' diye bağırıyorlar, bu tür olaylara karşı olduklarını gösteriyorlardı. Mesaj açıktır: Katiller bulunsun, olay karanlıkta kalmasın..."

Bu sözler anlamlı. Gerçekten de Diyarbakır'daki görüntüler, "yılların içinden gelen silah sesine" ve "onlarca yılın şiddet üzerine kurulu sert politikalarına" atılan bir tokadı andırıyordu.

Ancak, "okuma"yı daha ileriye götürmekte fayda var.

Yıllardır, Güneydoğu'yu, Kürt sorununu yakından izleriz. Hemen belirtelim; Okkan'ın ölümü karşısında bölgenin, bölge insanın kitlesel tepkisi çarpıcıdır, beklenmedik çaptadır.

Diyarbakır bu ülkenin en "politize" şehiridir. Diyarbakır yıllar süren çatışmadan en çok etkilenen, 1993-1995 yılları arası her ay en az kırk kişiyi faili meçhul cinayetlere kurban veren, kamu otoritesiyle ilişkisi en mesafeli, en temkinli olan şehirlerin başında gelir. Kamu otoritesine güvensizlik, bu kenti tanımlayan ana siyasi özelliktir.

Böyle bir kentin, bir emniyet görevlisine böylesine sahip çıkması, böylesine sarılması başlı başına bir hadisedir.

Ve bu hadise, sadece Diyarbakır'ın son bir yıldır geçirdiği değişimle, "yoğun terör sonrası dönem"le açıklanamaz. "Okkan tarzı bir kamu duruşu"nun da, burada önemli bir payı vardır.

Malum; Türk devlet geleneği, kültürel, sosyal ve siyasi sorunlara "asayiş gözlüğü"yle bakar. Böyle bakıp, bu tür uygulamaları devreye soktukça, sorunları gerçekten asayiş meselesi haline getirir. Bu gelenek son yıllarda iyice meşrulaşmış, Güneydoğu konusunda ise iyice keskinleşmiştir.

Gaffar Okkan'ın Diyarbakır uygulamaları da tam olarak bu çizginin kırılmasını ifade etmektedir.

İlginç bir şekilde, bir asayiş görevlisinin; sosyal sorunlara sosyal adımlarla yaklaşmasına işaret etmektedir. Şeffaf uygulamalarla eylemci ile vatandaşı birbirinden ayıran, özellikle kent sorunlarında "yerel inisiyatife, katılıma ve insan unsuruna" kapıyı açan bir duruştur, bu.

Bu duruş bir kişinin sınırlı uygulamalarında bile ne denli önemli ve güçlü olduğunu göstemiştir. Güneydoğu'nun güvensizlikten kaynaklanan psikolojik blokajının nasıl kırılacağını vurgulamıştır.

Diyarbakır halkı blokajdan çıkmaya hangi koşullarda hazır olduğunu; Gaffar Okkan ise bu koşulların nasıl sağlanacağını ortaya koymuştur.

Bu, kamu otoritesine verilen bir derstir. Bu dersin sihirli cihazları da bellidir:

"Merkeziyetçilik karşısında yerel inisiyatif, insan ve katılım; asayiş mantığı yerine sosyal, kültürel ve politik mantık..."

Şunu herkes, özellikle devlet görmeli:

Diyarbakır günlerdir hem Gaffar Okkan için ağlıyor hem kendisi için...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır