kapat

27.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )


Camiyi korumak

Diyarbakır Emniyet Müdürü Okkan ile 5 polisi şehit eden teröristlerin Şehitlik semtindeki camide buluştukları belirlendi.

Bazıları istedikleri kadar "Kan dökücüler Müslüman olamaz. Olsa olsa dinimizi menfur amaçları için kullanan lânetlilerdir" desinler..

Zaten kimse İslâm'la terörü yan yana getirmek ve dinimize iftira etmek niyetinde değil. Mesele, cumhuriyet ve halk düşmanı bu canavarların, dine ve inanan insanlara da zarar veren tasalludunu önlemektir.

İlk belirlemelere göre suikast eylemi, 200 metre çaplı bir alanda gerçekleşmiştir. 20 kişi oldukları tahmin edilen suikast grubu, Şehitlik-1 Camii'nde buluşmuş, oradan dağılmışlardır.

Şehitlik Camii'nde bulunan 185 Kalaşnikof mermi kovanı, katliama katılan canavarların bir kısmının, ateş etmek için bile camiyi kullandıklarını ortaya koymuştur.

Olay yerine bırakılan Makarof marka silâh, eylemin Hizbullah adını kullanan vahşet örgütü tarafından gerçekleştirildiğini gösteriyor.

Hizbullah, hiç bir eylemi açıkça sahiplenmiyor, sadece bu silâhla imzasını atıyor.

Bundan yola çıkarak "Başka bir örgüt de hedef saptırmak için olay yerine bir Makarof bırakıp kaçabilir" diyenler çıkabilir.

Ama bu itiraz, ibadethanelerin din ve halk düşmanı melânetler için kullanıldığı gerçeğini değiştiremez.

Camileri, cumhuriyet düşmanlığı ile kirletmek, dine ve inananlara ihanet olduğu kadar cumhuriyete karşı da vicdansız bir iftiradır.

O camilerin cemaatine özgürce ibadet hakkını, ezanlara özgür semaları bu ülkede cumhuriyet ve demokrasi kazandırmıştır.

Camileri bu melunlar güruhunun tecavüzüne karşı korumak, devletin olduğu kadar cami cemaatlerinin de vatana ve dine karşı sorumluluğudur.

Halkın Diyarbakır Emniyet Müdürü Okkan'ı sahiplenmesi ve kaybından duyduğu derin acı, teröre karşı kitlesel bir dayanışmanın her zeminde yükseltilmesine imkân bulunduğunu göstermiştir.

Devlet, bu sorumluluğu üstlenmesi için sivil topluma cesaret verip önderlik etmelidir.

Camileri korumak yalnız güvenlik sorunu değil, ibadet değerinde bir görev..

Gaffar'ın mirası
Sıcak bir temas, sevgi ile bakan bir çift göz, koruma duygusu ile sunulan bir çanak aş..

Halkın dertleriyle uğraşan, yaşamlarını kolaylaştıran, ilişkileri insanileştiren ve zenginleştiren, sokak çocuklarına her öğlen yemek dağıtan Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, haklı şöhretini böyle inşa etmişti.

Yaptıkları ile kent halkının "baba"sı oldu.

Türkiye, örnek bir polisi kaybetti ama mirası heba edilmez de çoğaltılması başarılabilirse yüzlerce Gaffar çıkarabilir.

Geçmişte polis müdürlüğü yapmış parlamenterler şimdi Gaffar Okkan'ın yolunu açan âmirin kendileri oldukları konusunda birbirleriyle yarışıyorlar. Yarışsınlar..

Hak ediyorlarsa ne mutlu onlara.

Asıl görev bundan sonra.. "Bir Gaffar ölür, bin Gaffar doğar" sözünü, boş bir slogandan ete kemiğe bürünmüş gerçek halinde hayata kazandırmak şimdi daha önemli.

Terörden intikam almak, Gaffar Okkan'ın ruhuna huzur vermek böyle olur!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır