HATA TELAFİ EDİLMİYOR
"Bu tür yayınlar, programlar ve açık oturumlarla adeta mahkemeler kurulmakta, insanlar yargılanmakta, hükümler verilmekte, müşteki, zanlı ve şahit isimleri deşifre edilmekte , ifadeler ve sair belgeler yayınlanmaktadır. Mevcut delil durumu bilinmeden ehliyetsiz kişiler tarafından tahkikatın seyrine ve sonuçlarına ilişkin yorumlar yapılmakta, ileride belki beraat edebilecek durumda olan insanlar haksız yere suçlanarak karalanmakta, halkın hakaret ve husumetine, tehdidine maruz bırakılmaktadır."

Kişilerin suçlanması sırasında gösterilen aceleciliğin, tahkikat sonucunda kişinin suçsuzluğunun kanıtlanması halinde bunu kamuoyuna duyurma ve en başta yapılan hatayı telafi etmekte gösterilmediğine de dikkat çeken İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, bütün bunlar sırasında delillerin karartıldığını, soruşturmanın her aşamasında görev alan kişilerin etki altında bırakılarak "belki" hatalı kararlar verilmesine neden olunduğunu da söyledi.

HASSASİYET TALEBİ
Basılı eserlerle ilgili ceza kovuşturmalarının 5680 sayılı Basın Kanunu'nun 30. Maddesi'ne göre cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yapıldığına dikkat çeken Başsavcı Çitici özel radyo ve televizyon yayınları ilgili yetki ve görevlerinin bulunmadığını da hatırlattı ve RTÜK'ün diğer yayın ilkelerine gösterdiği "üstün hassasiyeti" hazırlık soruşturmalarının gizliliği konusunda da göstermesini talep etti ve söz konusu sakıncaların bertaraf edilmesini istedi.

CMUK'UN GİZLİLİK PRENSİBİ
Çitici başvuru metninde yasa koyucunun mahkeme ve hakimlerin bağımsızlığını koruyabilmek için kendi yetkilerine dahi kısıtlama getirdiğinin de altını çizdi. Bu çerçevede hiçbir organ, merci veya kişinin mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremeyeceğini, genelge gönderemeyeceğini, tavsiye ve telkinde bulunamayacağını, görülmekte olan bir dava ile ilgili Yasama Meclisi'nde yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin soru sorulamayacağını da hükme bağladığını hatırlatan Çitici, "CMUK'un hazırlık soruşturmasının gizliliği prensibini kabul ettiği de bir 'vakıa'dır" dedi.