kapat

12.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Duygusal bir selamlama yazısı..

Okay Gönensin.. Bilal Çetin.. Haşmet Babaoğlu.. Metin Münir ve Ali Bayramoğlu.. Sabah'ın yeni yazarları olarak aramızdalar.. Bu yazı, kadromuzun güçlenmesinden duyduğum memnuniyeti belirtmek üzere kaleme alınmıştır, biraz duygusaldır..

İki üç gündür canım fena halde sıkılıyor.. Sıkıntım kendime dair değil.. Gazetenin gidişatından..

Önceki gündü galiba.. Siz de görmüşsünüzdür.. Bizim yazı işlerinin leşkerleri gazetenin birinci sayfasını hediyelik eşya mağazası vitrinine çevirmişler.. Gazetemize yeni transfer beş tane yazarın sıfatını alt alta dizip başlığı dayamışlar:

- "Sabah basında çıtayı yükseltiyor.."

Altına "Beş güçlü kalem daha.." diye yazmasalar, okuyucu olayı başka türlü yorumlayacak.. "Sabah, atletizm takımı kurmuş.. Olimpiyatlara hazırlanıyor.." diyecek..

***

Hayır! Kesinlikle kıskanmıyorum..

Diğer yazar arkadaşlar da arada sırada gazetenin birinci sayfasından gözükebilirler.. Tanınmak, bilinmek onların da hakkı.. Nitekim benim yazılar birinci sayfadan anonslanmaya başladığında böyle bir uygulama yapıldı..

Diğer yazarları da izinli olduğum günlerde sıra ile birinci sayfadan anonsladılar..

Gerçi kimine altı ayda bir, kimine üç ayda bir sıra geldi ama olsun.. Sosyal adalet sosyal adalettir..

Çok abarttık çok..

Benim canımı sıkan yeni arkadaşların daha "bismillah.." demedikleri halde birinci sayfadan anonslanması..

Daha bir yararlılık göstermemişler.. Bir icraat yapmamışlar.. Yazı işleri arkadaşları "güçlü kalemler" diye parlatıyor..

Güçlü oldukları nereden belli? Bunları nerede sınadınız? İçlerinden biri Hürriyet'in başpehlivanı Kurthan Fişek ile güreşip, sırtını yere vursa:

- "Ellam, bu sıfatı hak etti.." diyeceğim..

Veya televizyonun canlı yayınına çıkıp hasım gazetelerden birinin yazarı ile tartışırken kalemi adamın gözünü soksa ona da tamam.. Adam eli gözünde ovunurken, ben oturduğum yerden;

- "Helal olsun bizim çocuğa.. Kalemi hakkat kuvvetliymiş.." diye konuşurum.. Öyle birşey yok.. Sadece tevatür var..

Üstelik bunların gazeteye, büyüklerimize bağlılıkları daha sınanmamış.. Kendim öyleyimdir diye konuşmuyorum ama bunlar çok önemli.. Temsil bizim gazete el değiştirme hallerine girdiğinde ben yemeden içmeden kesildim..

Tam dört gün gazeteye gelmedim..

Gerçi istemezler arkamdan "Akşama kadar uyuyor, gazetenin başına gelenlerden haberi yok.." diye laf çıkardılar.. Lakin aslı yok.. Bir kere yönetim değişikliğini, hasımlarımın iddia ettiği gibi olayın beşinci gününde duymadım..

Üçüncü gün bütün ayrıntıları biliyordum..

***

Ufak tefek şaşkınlıklar yaşamadık mı? Yaşadık elbet..

Züğürt Ağa filmindeki Şener Şen'in "Bizi mahveden arabanın telefi olmuştur.." dediği gibi elimizi dizimize vurup;

- "Bizi mahveden bankanın telefi olmuştur.." diye az biraz dövündük..

Ama çabuk kendimize geldik.. Çünkü bizden hizmet bekleyen yüzbinlerce gazete okuru vardı..

(Not 1: Yapılan bir araştırmaya göre okurun yüzde 66.6'sı gazeteyi benim için alıyor..)

(Not 2: Araştırmayı, gazeteye yük olmamak için kendi imkanlarımla yaptım, Kemal de yardım etti..)

(Not 3: Araştırmada SABAH okuyan altı aile denek olarak kullanıldı.. Masrafı yükseltmemek için denek ailelerden dördünü kendi akrabalarımdan seçtim..)

(Not 4: Araştırmada denek olarak kullanılan eniştemin iki kere oy verdiği iddiaları asılsızdır..)

Yönetim kargaşası..
Sözünü ettiğim şaşkınlık gazetenin geçici yönetimiyle ilgiliydi.. Ortada bir konsorsiyum vardı ve biz kimin gerçek patron olduğunu bilmiyorduk..

Allah hiç bir çalışanı bu hallere düşürmesin.. Ensesi, kulağı kalın birini gözüne kestirip "Patron olsa olsa budur.." diyorsun.. Hallerini ona göre ayarlıyorsun..

Söz gelimi o zatın işten çıkış saatini belleyip asansörün çevresinde dolanıp, yere düşmüş çöpleri toplar gibi yapıyorsun.. Adam patron değil de muhasebeci çıkıyor..

Veya siz bilgisayarın başında "memory" oynarken odanın kapısı açılıyor.. Ufak tefek biri başını içeri uzatıp "Kolay gelsin, bir merhaba demek istemiştim.." diyor..

- "Sağolun ama şimdi meşgulüm başka zaman.." deyip, savıyorsunuz.. Adam yönetime katılan ortaklardan biri çıkıyor.. Bilseniz hiç değilse oyunu kapatıp, yazı yazar gibi yapacaksınız.. Olmuyor..

Biz alışmışız tek bayrak, tek vatan, tek patrona.. Gazete İsviçre gibi kantonlara bölünmüş.. Zorlandık tabii..

***

Bir de Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin, derim..

Çok bunaldık çooook! En çok da akşamları bir yere yemeğe gittiğimde bunalıyordum.. Söylemesi ayıptır çevremiz; iş dünyasından entel, dantel kıvamında tanışlarla dolu..

Bir masanın etrafına oturduğumuzda haliyle memleket meseleleri, dünyanın gidişatı konuşuluyor.. Bizde para yok ama fikir çok.. Buna rağmen ağzımızı açıp da iki satır lafı üstüste koyamıyoruz..

Sadece masadakilerden biri, temsil "Devlet ekonomiyi rahat bıraksın.." dediğinde atılıp "Evet, devlet ekonominin yakasını bırakmalı.." demek durumunda kalıyoruz..

Biraz sonra masadan başka biri "Evet ama ekonomiyi de başıboş bırakamazsın.." deyiveriyor.. Biz de mecburen "Doğru o zaman ekonomik kargaşa çıkar.." deyip, düz kontak yapıyoruz..

İş böyle göründüğü gibi kolay değil.. Bizim insanımızda entelektüel derinlik olmadığından; konuştuğunda kendi kendini dahi teksip eder.. Onlar lafı dolandırdıkça biz de o lafın peşine takılıyoruz..

Ettiğimiz lafın çizgisi kurumadan kendi kendimize muhalif oluyoruz.. Sebep? Dönüp de hesabı sen öde, demesinler diye..

Cepte para olsa biz de fikrimizi aslanlar gibi savunuruz.. İcap ederse karşı tarafın zihnini açmak babından kafasında şişe de kırarız.. Hem de yerli şarap şişesi değil, ithal Fransız.. Ama yok işte..

Böyle bir zorlu süreçten geçmeyen yazar arkadaşların birinci sayfadan anonslanmasına itirazım bu yüzdendir.. Yoksa hiçbiriyle alıp vereceğim yoktur.. Üstelik tek tek beşini de severim..

Nitekim yarın yazacağım "Hoş geldiniz.." yazısında duygularımı siz de öğreneceksiniz..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır