kapat

11.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


Enteller

Bugün entel sözcüğü, halkın dilinde bir suçlama ifadesi.

Birisine entel dediniz mi, ona en ağır hakaretlerden birini yöneltmiş oluyorsunuz.

Böylece Türkiye dünyada ilk kez saygın entellektüel kelimesini, entel diyerek hakarete dönüştürmüş oluyor.

İyi ama entel suçlaması yapanlar bütünüyle haksız mı?

Bence değil!

Entel kadroların hiç hazzetmediği ve onlarla yıllarca mücaedele etmiş birisi olarak benim de bu ülkede entel olan hiçbir şeye saygım yok.

***

Entel sıfatı, bir suçlama isteğinden değil bir zorunluluktan doğdu.

Çünkü bu kategoriye giren bir grup, toplandıkları mekanlarda sabahlara kadar negatif enerji biriktirmeye ve bunu dışarı yaymaya çalıştılar.

Bu hayata özenen bazı gençler aracılığıyla gazete ve dergilerde de etkileri görüldü. Neredeyse bir düşünce terörü yaratma noktasına geldiler, herkesin beğenisini denetlemeye kalkıştılar ve sonra güçleri giderek zayıflamaya, etkileri azalmaya başladı.

***

Önce bir noktayı açıklığa kavuşturalım: Dünyanın en saygı duyulan kesimleri arasına giren entellektüellerin, entellikle uzaktan yakından ilgisi yoktur.

Herkesin bir entellektüel tarifi olabilir.

Bana göre entellektüel, dünyayı düşünce yoluyla kavrayan, sorunları gerçekten kendine dert edinen, büyük kitleleri, gelenekleri ve inançları küçümsemeyen, ciddi ve birikim sahibi insanlardır. Dünyada da genellikle böyle algılanırlar.

Bu kişiler çoğunlukla üniversite kampuslarına, evlerine, çalıştıkları kütüphanelere ya da yazdıkları kitaba gömülür ve "başkalarına nasıl göründükleri" ile fazla ilgilenmezler.

Albert Einstein bir entellektüeldir; Alvin Toffler ve Edward Said de öyle.

Entellik ise bilgiden çok bir yaşam biçimidir.

Bohemliğe özenen, kendini içinde yaşadığı toplumdan ayrı ve üstün hisseden, bu yüzden dış görünüşünü türlü acaipliklerle donatıp, toplumdan ayrı durmaya çalışan kişilere entel deniyor; bunların biriktikleri ve sabahlara kadar onu bunu kesip biçtikleri mekanlara ise entel barları.

Gerçek bir entellektüelin böyle bir yaşam biçimiyle ilgisi olamaz.

***

İkinci ayrım yaşamın zevkleriyle ilgili.

Benim tanıdığım birçok dünya entellektüeli, yaşamın zevklerine açık, fıkra anlatan, ağız dolusu gülebilen, eğlenmeyi seven sağlıklı kişilerden oluşuyor.

Dünyayı kara gözlüklerin ardından seyreden, sevgisiz, önyargılı ve herkesi küçümseyen entel tavrı ile hiçbir ilgileri yok.

***

Bir de sanatçıların entellektüel sayılması garipliği var.

Bir insanın ressam, yazar, heykelci, aktör ya da müzikçi olması onun entellektüel olduğunu göstermez.

Bazı sanatçılar aynı zamanda entellektüeldirler ama herkes için böyle bir durum söz konusu değil.

***

Kısacası entellektüel olmak ne kadar saygınlık işareti ise entel olmak da o kadar sahte bir yaşam tarzı.

Mesele ikisini birbirine karıştırmamakta.

Hepimizin canını sıkan enteller yüzünden evrensel entellektüel kavramına kıymayalım.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır