kapat

CUMARTESİ EKİ
06.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Armani'nin modası geçmez ama içi geçer!..
Mesleğinde 25 yılı geride bırakan Giorgio Armani, 'zamandan bağımsız tasarımlar' yarattığını Guggenheim sergisiyle kanıtladı ama bakalım sıkıntısına bir çare bulacak mı?

Sadece güzel giysiler üreterek dünya çapında tanınan bir isim olunmaz... Oysa Armani günümüzde sadece tanınan bir marka değil, başlı başına bir stilin ifadesi. Modern insanın giyim biçimini değiştiren tasarımlarıyla erkeklere rahatlıkla şıklığı bir arada sundu, çalışan kadınlara ise hem dişi olmayı, hem de saygın bir görünmeyi sağladı Giorgio Armani. Oscar törenlerinde 'kim ne giydi'ye bu kadar dikkat etmemizin de müsebbibi kendisi. Mesleğinde 25. yılı geride bırakan ünlü modacının şerefine Ekim ayında New York'taki Guggenheim Müzesi'nde bir sergi açıldı. 17 Ocak'ta bu sergi kapanacak ancak modanın modern bir sanat dalı olarak anılması ilk kez onun sayesinde resmiyete dökülecek... Kendisine soracak olursanız, modayı yaratanlar için moda zaten bir sanattır. Ancak aynı zamanda son derecede sert kuralları olan, yorucu bir meslek bu... "Moda olmadan milyonlarca insanı hem iş, hem de estetik olarak doğru fikri sunduğunuza ikna edemezsiniz. Moda yaratmak, yaratıcı olmak demek ama aynı zamanda işin endüstriyel ve ticari kısmını son derecede iyi takip etmek zorundasınız. Bir elbise, duvara asılan bir tablo değildir; insanların arzuladığı ama aynı zamanda zevkle giyebileceği bir nesnedir..."

ONA MİNİMALİST DEMEYİN
Dünyanın en ünlü İtalyanı'nın giyim tarzımızı nasıl değiştirdiğini düşünecek olursanız, Guggenheim'ın baş kuratörü Germano Celant ve Metropolitan Museum of Art'ın kostüm kuratörü Harold Koda'nın Armani sergisini düzenlemesi anlaşılır tabii. Açılışa müzik ve sinema dünyasının ünlüleri akın etti. Sergi, Armani'nin zamana bağlı olmadığının altını çizdi; modada 80'lerdeki dışavurumculuk akımından 90'lardaki yalın çizgilere, sonra yeniden gösterişin geri gelmesine karşın Armani'nin çizgisi hep belliydi ve hiçbir zaman demode olmadı.

Giorgio Armani imzalı bir giysi, her zaman kendini gösterir ama asla 'ben buradayım' diye bağırmaz. Tamam, bazen giysileri fazla risksiz gibidir. Ancak çoğunlukla kadınlar için bu güvenlik hissi bir nevi çapa işlevini görür; bulundukları ortamda şık ve güvenilir bir portre çizmek için... Ne demiş aktris Glenn Close? "Armani giydiğim herhangi bir debdebeli davette kendimi hiçbir zaman bir manken gibi hissetmedim; kendime hiç yabancılaşmadım. Çünkü Armani giydiğimde kimliğimi kaybetmedim."

Sophia Loren'den Tina Turner'e geniş bir müşteri portföyü var Giorgio'nun. Son olarak 'Shaft' filminde Samuel Jackson'ı giydirdi.

Jackson, "İster gangsterlerle ister diplomatlarla takılayım, Armani giydiğimde gerekli olan klas havayı koruyabilirim. Giysileri hem kendine güven hissi veriyor, hem de sokakta olduğumda inandırıcılığını yitirmiyor" diyor.

Tabii filmde sokaklarda takılan bir polisi canlandıran Jackson'ı giydirmesi, biraz da şu 'broker'ların, iş adamlarının tasarımcısı' imajının dışında spor giyimde de iddialı olduğunu gösteriyor.

Armani çoğunlukla 'minimalist' olarak adlandırılsa da, kuratörü Harold Koda'ya göre modacı birden fazla kültürel etkiyi kullanıyor: Japon kimonoları, Hint sarilerinden esinleniyor ama sonuç tamamen Armani'ya has bir şey oluyor. O ise kendi sade çizgisini "Fazla olanın elenmesi söz konusu. Bu da minimal anlamına gelmiyor. Minimalizmi fikir eksikliği olarak görüyorum. Benim için moda giyilebilir, şık giysiler yaratmaktır" sözleriyle anlatıyor. "Masanın önünde oturup müzede sergilenebilecek şahane tasarımlar yapmak beni alakadar etmiyor. Öfkeli bir radikal de değilim, gerçeklikle bağlantımı yitirmemeye gayret ederim. Bu anlamda sanatçı sayılmam." Geçmişteki Armani ile şimdikinin arasındaki fark ancak derece derece değişti... Kıyafetleri yırtıp, abartıp, renklere boğulmadı. Ama kullandığı kumaşlar hafifledi, kalitesi arttı.

Giorgio'nun tek işi giysi tasarlamak değil tabii. Ricky Martin'in 'La Vida Loca' turnesinde 'Him&Her' parfümleri sponsorlardan biriydi. Ricky'nin giysilerini de o hazırladı. 2000'de ise 'Mania' adındaki yeni parfümünü çıkardı.

Giorgio'nun yarattıkları, giydirdikleri hakkında bu kadar söz yeter... Peki nasıl bir adam o? Ne de olsa kendi tasarımlarına bakıp bakıp 'ah, işte sanat bu' demeyip, mütevazı bir adam portresi çiziyor: "Çok güçlü olmak zorundasınız, zayıf olanlar asla başaramaz. Uyuşturucu kullanmam, her daim zihnim açık olmalı, en ufak bir hata yapmaktan çok korkarım."

HAYATLA HESAPLAŞMA
68 yaşını idrak eden modacı, geldiği noktayı nasıl değerlendiriyor dersiniz? "Benim için çok pozitif bir dönem bu. Çok şey başardım; zenginim, yakışıklıydım, çok aşk yaşadım, daha da yaşayabilirdim... Çok şeyim oldu ama her şeye sahip olmadım. Çok ünlüyüm, en güzeli, aynı zamanda seviliyorum da. Ama madalyonun bir yüzü bu. Diğerini sorarsanız, öyle bir noktaya geldim ki her şeye yeniden başlamak zorunda hissediyorum kendimi. Tüm yaptıklarımı sorgulamak ve fikirlerimi yenilemek durumundayım. Konserden sonra orkestranın sesini yükseltmesini, alkışlardan çok seviyorum..."

Annesinin elbiselerine bile karışan çocuk
Giorgio Armani, 1934'te İtalya'nın Milano kentindeki sanayi bölgesi Piacenza'da dünyaya geldi. Çocukken bile annesine dekorasyon, giyim ve renk uyumu konusunda ukalalık taslayan Giorgio, aslında doktor olacakmış! Ancak bu işe uygun olmadığını iki yıl içinde anlamış. Eh, parası da yok, gidip İtalya'nın ünlü mağazalarından birinde çalışmaya başlamış. Onu ilk keşfeden modacı Nino Cerrutti olmuş; 10 yıl Cerrutti'nin yanında 'pişmiş'. 1975'te sevgilisi Sergio Galeotti ile kendi markasını yaratan Armani, hippiliğin son demlerinin geldiğini fark edip kolları sıvamış. Erkek giyiminde kullanılan tüvit kumaşı kadın giysilerinde uygulayan modacı, 1980'de Richard Gere'in hit olduğu 'American Jigolo' filminin kostümlerini hazırladı. Oyuncular için kıyafet tasarlamayı ve bu şekilde markalaşmayı ilk keşfeden de o oldu. 85'te hayat arkadaşı Sergio ölünce ünlü modacı da hayatın mana ve önemini sorgulamaya başlamış. Ama çok çalışmaktan da geri kalmamış. Günümüzde Armani yılda yaklaşık 1 milyar dolar geliri olan bir imparatorluk. Bu sebeple de moda endüstrisi devi LVMH grubu Armani'yi almak için bir yıldır kapısını aşındırıyor. Giorgio'nunsa cevabı henüz net değil. 2001'in sonunda psikolojik bir 'deadline' vereceğini, açıklamıştı ama, kimbilir?


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır