kapat

CUMARTESİ EKİ
23.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Ufff! Ayağıma bastın!
İnternet aracığılıyla psikolojik hizmet veren 'http://www.psikom.com' evlilikle ilgili bir konferans verdi. 'Evlilik Dansı' adı verilen konferansta çiftlerin çok da iyi dans edemediği ortaya çıktı

Evli misiniz? Evliyseniz mutlu musunuz? Mutlu değilseniz, evlilik danışmanına gidip problemi çözmeyi denediniz mi? Türkiye'de pek çok çiftin bu soruya 'Hayır' cevabını verdiğini tahmin etmek çok da güç değil. Doktorların izlenimlerine göre kadınlar bu konuda daha ılımlı, hatta istekli. Eşlerini bir uzmana gitmek için kandırmaya çalışıyorlar. Ancak aldıkları cevaplar çeşit çeşit. Örneğin şöyle diyor beyler: "Parası neyse veririm, sen git problemini çöz." Ya da "Bizim problemimiz mi var. Neyse bırak bunları da yemek hazır mı onu söyle?.."

Ancak internet aracılığıyla psikolojik hizmet veren 'psikom.com'un düzenlediği 'Evlilik Dansı' adlı konferansa katılan erkek sayısı hiç de az değildi. Daha doğrusu kadınlar kadardı. Karısını koluna takan kocalar, "Hadi bakalım geldik, ama bu da işe yaramazsa beni bir daha sittin sene hiçbir yere götüremezsin" demek için fırsat bulmuştu. Üstelik bu bir terapi olmadığı ve pek çok kişi bir arada bulunduğu için çeşitli suçlamalarla da karşı karşıya kalmayacaklardı. Tabii Ankara Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Sungur konuşmaya başladığında karılarının başlarını "Yaaa, gördün mü" ellerini de "İşte seni tarif ediyor" diye sallayacaklarını nereden bilebilirlerdi? Herkesin gözleri önünde bu tip azarlamalara maruz kalanlar, oturdukları sandalyede her dakika biraz daha küçüldü.

Sungur, söze eşlerinden ayrılan kişilerin, özellikle de erkeklerin daha erken yaşta öldüklerini söyleyerek başladı. Ancak bu istatistiki sonuç onu bile evliliğe ikna edememişken başkalarını nasıl edecekti? Konuşmacımız, evlilik danışmanı Sayın Sungur müzmin bir bekardı ve belli ki kendisine gelen kişilerin deneyimlerinden sonra hiçbir zaman da evlenmeyecekti. Ancak evlilik denen olayı iyi çözmüştü İşte ondan almış olduğumuz bazı tüyolar:

Evlilik esaret midir?
Evlisiniz, peki evliliğin ne anlama geldiğini hiç düşündünüz mü? Konferansa katılanlardan gelen bazı cevaplar şöyleydi: "Evlilik, devlet kontrolünde cinselliktir". Değil. "Evlilik büyük bir kıskançlık krizi sonrası alınan karardır". O da değil. "Evlilik esir olmayı göze almaktır". Amma kötü gruba düşmüşüz! Doğru cevap şöyle: Evlilik tüm felaket sonuçlarına rağmen kurulan, dünyanın en büyük organizasyonudur.

10 sayfa 'Ali topu tut' yaz
Aranızda evlilik terapisine gitmeyi aklından geçirenler varsa diye söylüyorum. Bu terapilerde uzmanınızdan hakemlik ya da hakimlik beklemeyin. Yani sakın şöyle deyip uzmanın önünde çuvallamayın: "Siz söyleyin doktor bey haklı mıyım, haksız mıyım!" Terapiste gitmeden önce ev ödevi yıllarına dönmeyi de göze almış olun. Çünkü ciddi ciddi ödev veriyorlar. Örneğin yıllardır eşine bir çift güzel söz etmemiş erkeğe "Bu hafta karının bütün isteklerini yerine getir" diyorlar. Tabii kimisi anında tabanları yağlayıp kaçıyor, kimisi de "Girdik bir kere bu işin içine, elimiz mahkum" diyor. Bu arada terapistiniz illa ki evliliğinizi kurtaracak diye bir şart yok. Bilakis evlilik terapisti zaman zaman boşanmayı da kolaylaştırıyor. Ne? Hemen mi gideceksiniz?

Gönül Yazar tayfası
Yeni boşandınız ve gönlünüzü yenisine kaptırdınız bile. Hemen evlilik planları yapmaya başladınız. Siz onlardansınız. O dört beş kez evlenenlerden. Diğer bir deyişle Gönül Yazar tayfasından. Peki neden böyle olduğunuzu biliyor musunuz? Yani bir insan neden uslanmayıp pek çok kez evlenir? Öncelikle şunu söyler: "Karşıma daha iyisi çıktı." Oysa Mehmet Sungur'a göre bu kişi, bir öncekinden neden ayrıldığını anlayamadığı ve evliliğin ne menem bir şey olduğunu anlamak için yeniden evlenmektedir. Tabii canına susamış olma ihtimali de yüksektir.

Meydan harbi nasıl biter?
Siz eşinizle her gün meydan harbi yapıyorsunuz. Kavgaların ardı arkası gelmiyor. Fakat yan komşunuz düşman çatlatırcasına iyi bir evliliğe sahip. Bardağı duvara dayayıp bir bağırış çağırış duymak istiyorsunuz ama nafile. Aralarından su sızmıyor. Neden olduğunu biliyor musunuz? Onlar neden daha mutlular? Sungur cevap veriyor: "Espri yeteneğine sahip, iyimser kişiler daha iyi bir evlilik yaşarlar. Bir sorun olduğunda, hemen eşlerini suçlamazlar. İlişkimizin bir sorunu var diye düşünürler ve bunu çözmeye çalışırlar. Diğerleri ise direk 'Eşim çok anlayışsız doktor bey' diye başlarlar."

Tek söz yeter
Sayın beyler, sizleri bir konuda uyarmak benim en asli görevimdir. Birazcık aklınız varsa bundan sonra karınızı durmadan "Böyle giderse bu iş biter, seni boşarım" diye tehdit etmeyin. Çünkü Mehmet Sungur'un tespitlerine göre böyle söyleyen erkekler hiçbir zaman bunu gerçekleştiremiyorlar. Oysa yıllarca susan kadın hayatında belki de bir kez "Seni boşayacağım" diyor ve gerçekten de yapıyor.

Geçti artık...
Bir uyarı da uzun yıllardır evli olan ancak eşlerinden bekledikleri ilgiyi bulamayanlara. Hiçbir şey için geç değil. Eşinizin aklı yeni başına gelmişse ve kalbinizi kazanmaya çalışıyorsa onu sakın terslemeyin. Hele ki kadınlar o "Geçti artık, aklın neredeydi" laflarından acilen vazgeçmeli. Bu yaşa kadar karşılıksız ona katlanmışsınız, bundan sonra karşılığını alarak katlanmanın nesi kötü?

Fındık yenir, kulağa sokulmaz
Mehmet Sungur'un verdiği örneklerden şunu çıkardım, pek çok evlinin durumu çok acıklı. Niye mi? Sungur şöyle bir tavsiyede bulundu da ondan. Bilemiyorum sizin işinize yarayacak mı?

"Birbirinize zaman ayırın. Haftada iki ya da üç gün eve geldiğinizde cep telefonlarınızı kapatın, diğerini de fişten çekin. Çocuğunuz varsa yatırın ve masanın başına geçip yarım saat konuşmaya çalışın. Birbirinize zaman ayırın." Sungur bunları anlatırken konferansa minik oğluyla katılan bir anne, oğlunun binbir çeşit acayip sorusuna cevap vermeye çalışıyordu: "Hayır oğlum, fındık kulağa sokulmaz, yenir." Daha bir konuşmayı bile dinleyemiyordu, evliliğini yolunda götürmesi mümkün müydü?

Çamaşırları boş verin
Şimdi mesela çiftin tartışacak bir konusu var. Aynı fikirde değiller, fakat bunlardan bir tanesi "Aman, ben kabul edeyim de olay iyice büyümesin, konu komşuya rezil olmayalım" diyerek "Tamam tamam, sen haklısın" diyor. Çok yanlış. Sungur'a göre çiftler uzlaşmak zorunda değiller. Çünkü bu ancak geçici bir uzlaşma. Daha sonra çok daha büyük sorunlara yol açabilecek sanal bir uzlaşma. Bu yüzden en iyisi karşınızdakinin ne dediğini anlamaya çalışmak. O konuşurken "Daha çamaşırlar asılacak" ya da "Maçı da kaçırıyoruz" diye düşünmemek. Bu arada tartışma esnasında asla eski olaylara geri dönülmemeli. Kapanmış hesapları yeniden açmamalı.

Terapist benim, sen değil
Sungur'un eşlerden özel bir isteği de var bu arada. "Lütfen" diyor, "Ama lütfen kendinizi evlilik terapisti zannetmeyin. Erkekler eşlerine genellikle şöyle diyor: 'Hasta olduğunu kabul et, her şeyini mazur göreceğim, ona göre davranacağım.' Böyle şeyler söylemeyin." Kadınlara da bir uyarıda bulunuyor. Belli ki bu dertten zamanında mustarip olmuş ya da kendisine başvuran bütün erkeklerin böyle sorunları var: "Kocanız annesiyle sizin aranızda tampon değildir, üstüne gitmeyin. Öyle olsaydı ona koca değil tampon denirdi."

ASLI E. PERKER


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır