kapat

10.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Ramazan Özel
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
A. SAVAŞ AKAT(aakat@sabah.com.tr )


Neden öngöremedik

Atasözü ne güzel özetlemiş: "kasap et derdinde, koyun can derdinde".

Doğrusu şu sıralarda biz de kendi derdimize düştük. Profesyonel iktisatçının çok önemli bir açmazına geçmişte bir kaç kere değinmiştik. İşte gene karşımıza çıktı.

Şüphesiz, ekonominin iyi yada kötü gitmesi iktisatçının mutluluğunu etkiler. Ekonomik kriz onu üzer. Büyümenin hızlanmasına ya da enflasyonun düşmesine ise sevinir. Bunlar normal tepkilerdir. Ancak, işin bir başka yönü daha vardır.

Diyelim ki ekonominin kötüye gideceğini önceden söylemiş. Bir yandan kötü gidişattan canı sıkılır ama aynı anda söylediklerinin çıkmasından gurur ve mutluluk duyar. Başka türlü olması da mümkün değildir.

Bu optikten bakınca, bizim açımızdan durum vahim. Hani "çifte kavrulmuş" derler, onun gibi bir şey. Ekonomi büyük bir kriz yaşamış. Üstelik biz bunu öngörememişiz.

Neye yanalım? Ekonominin bundan sonra ödeyeceği devasa faturaya mı? Yoksa bizim analizlerimizi ciddiye alan okuyucu ve izleyiciler nezdinde kredibilite kaybetmemize mi?

İyimser kalmışız
İktisatçılar hakkında çok fıkra vardır. Arada sırada biz de bunlara yer veriyoruz. Güne tam uyan bir deyişle başlayalım. "İyi bir iktisatçı, dün yaptığı tahminin bugün neden yanlış çıktığını yarın size olağanüstü ikna edici şekilde açıklayan kişidir".

"Falan tarihte filan yazımda ben uyarmıştım" şeklindeki tavrı yanlış buluyoruz. Bunu gerçeklerden bir kaçış olarak kabul ediyoruz. Aslında yaz ortasından itibaren hükümeti eleştiren yazılara başlamışız. Özellikle üç konuya ağırlık vermişiz.

Bir: başta Telekom ve THY, özelleştirmesinin engellenmesi. İki: kamu bankalarının yeniden düzenlenmesinin savsaklanması. Üç: AB ile bütünleşmenin gereklerinin yerine getirilmemesi.

Ama, bunların yapılmamasının bir likidite krizine yol açabileceği hiç aklımıza gelmemiş. Olaya hep uzun dönem büyüme hızı açısından bakmışız. Özetle, yapısal reformlarda geç kalınması halinde faizlerin yükseleceğini ve büyüme hızının düşeceğini söylemişiz.

Üstelik, bu uyarıları yaz sonunda yapmak marifet değil. Yılbaşında, programın açıklanmasından hemen sonra gelecekle ilgili böyle tereddütlerimiz olmuş mu? Hayır. Olmamış.

Tam tersine, programın teknik boyutuna methiyeler düzmüşüz. Kur çapasının mutlaka işleyeceğini iddia etmişiz. Büyüme hızlanır, enflasyon hedeflenenin üstünde kalsa bile ciddi şekilde düşer demişiz. Cari açıktan korkulmaması gerektiğini söylemişiz.

Üstelik, 20 Kasıma kadar savunduklarımız büyük ölçüde gerçekleşmiş. Ekonomi büyümeye başlamış. Enflasyon hızla gerilemiş. Cari açıkta beklenenin üstündeki açık dışında bütün göstergeler olumlu seyretmiş.

Ve hemen ardından son dönemin en büyük likidite krizi gelmiş.

Zor sorular
Artık esas soruyu sorabiliriz. Eğer bu kriz enflasyonla mücadele programının hatalı olmasından yada hükümetin üstüne düşenleri yapmamasından kaynaklanıyorsa, nedeni bellidir. Ancak, bu takdirde IMF'den gelecek 7.5 milyar dolar yada dış dünyanın tekrar Türkiye'ye güvenmesi sorunu çözmez. Olsa olsa, bir sonraki krizin tarihini birkaç ay geciktirir.

Tersine, kriz dezenflasyon programının yanlışlığından yada hükümetin hatalarından kaynaklanmıyorsa, neden bu kadar derin ve yıkıcı seyrettiği sorusu cevapsız kalır. Ama IMF'nin parası ve dış yatırımcının güveni ekonomiyi bir süre sonra tekrar normalleştirir. Birincisi doğru ise, bizim işin başındaki iyimserliğimiz yanlıştır. Buna söyleyecek sözümüz yoktur. Yanılgıyı ve mağlubiyeti kabul etmek zorundayız.

İkincisi doğru ise, bizim iyimserliğimiz haklıdır. Geriye, düzgün çalışan bir sistemi kökünden yaralayan bu krize kimlerin hangi hesaplarla neden olduğunu bulmak kalır.

Gördüğünüz gibi, daha yapacak çok işimiz var.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır