kapat

CUMARTESİ EKİ
09.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Ramazan Özel
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
İstanbul ve Atina'da 'Gündoğarken'
Yıl 1984 ya da 85 olmalı. "Atlas" dergisinin yayın yönetmeni Mehmet Yaşin ile o zamanlar, "Cumhuriyet" gazetesinde çalışıyoruz.

Bir gün yolumuz Bodrum'a düştü. Akşam vakti, o zamanlar olmayan, şimdinin "Halikarnas"ı taraflarında yürüyüşe çıkmışız. Bir "tatlı" müzik, akşamın serinliğine düştü. Sözleri de melodisi de asla yabancımız değil...

Ses, begonvillerle örülü küçük bir mekândan geliyor.

Begonvillerin gölgesinden geçerek müziğin sesine doğru hamle ettik.

Adıyla müsemma "Mavi"ye boyanmış küçük barın üç beş masası arasına sığışmış sahnede üç genç şarkı söylemekte...

Sonradan adlarının Burhan, İlhan ve Gökhan Şeşen olduğunu öğreneceğim üç genç, "Çırak Aranıyor" şiirimden Zülfü Livaneli'nin bestelediği şarkıyı söylemekteler.

O gece, "Çırak Aranıyor" şiirinin telif hakkına, sonraları "Grup Gündoğarken" adıyla ünlenecek bu üç arkadaş yüzünden "Mavi"de içtiğimiz buzsuz rakıların "alınmayan" ücreti de eklenecekti.

Ben ise "Çırak Aranıyor" şiirimi yazdığım askerlik hatırası dolma kalemimi hatıra olarak bırakacaktım o gece...

Zamanın albümünden şimdi nereden de çıktı geldi bu "anı"nın fotografisi?

Çünkü günlerdir "Gündoğarken"in "Universal" etiketiyle çıkan "İstanbul Atina İstanbul" albümünü dinlemekteyim.

Sıcak, mavi, içten sözlerin sıcak, mavi, içten müzikle uyumunun, aşkın yalnızlıkla, yalnızlığın sevda ile el ele tutuşması, yürek yürek durması gibi...

Ege'nin meltemiyle imbatının yüz yüze durması gibi...

"Albüm"ü oluşturan 13 şarkının sözleri ve müzikleri başta İlhan olmak üzere Şeşen'lere, düzenlemeleri ise Yunanlı aranjör Nikiforos Metexas'a ait.

Şeşen'lere daha önce "Rüzgâr" adlı şarkılarında düet yaptıkları Yunanlı sanatçı Vassiliki Papageorgiou da "Temenni"yi Yunanca söyleyerek eşlik etmekte...

"Cevapsız sorulara dalkavukluk etmek" aklınızdan geçmiyorsa, "sararıp solan ömrünüze bir ömür daha katmak" istiyorsanız, Gündoğarken'in müziğine uzak durmayın.

Onlar, ki "Bu yalnızca temenni" deseler de...

Dinleyin, sizin de bir biletiniz olsun "İstanbul Atina İstanbul" hattında...

Anahtar
Yazmak bir yolculuktu benim için, hedefsiz bir yolculuk. Yollar, sokaklar, duraklar ve insanlar... Hepsi birer anahtardı, ama hangi kapıya uyduklarını bilmiyordum.

Aslı Erdoğan

HAFTANIN KİTABI
Türkiye İş Bankası tarafından 26 Ekim Ğ 26 Kasım 2000 tarihleri arasında Tarih Vakfı Darphane- Amire binalarında düzenlenen "Bak Bir Varmış Bir Yokmuş / National Geographic Fotoğraflarıyla İmparatorluktan Cumhuriyet'e İstanbul" sergisinin kitabı, yine İş Bankası tarafından yayımlandı.

Projesini "Grup 7 İletişim Hizmetleri"nin, yayın yönetmenliğini Celal Üster'in yaptığı kitap, sergide yer alan fotoğrafların yanında Murat Belge, John Freely ve Ümit Kıvanç'ın metinlerinden oluşmakta...

"Sunu" yazısında da belirtildiği gibi "National Geographic'in, Osmanlı Devleti'nin son döneminde Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk elli yılına uzanan bir zaman diliminde, İstanbul'u insanları, yapıları, sokakları ve anıtlarıyla görüntüleyen fotoğrafları, yirmi altı yüzyıldır kesintisiz bir yaşam süren bir kentin tarihindeki en hızlı ve en köklü değişimlerden kesitler sunuyor."

"Bak Bir Varmış Bir Yokmuş" sergisini görmemiş olabilirsiniz. Fakat, sergi nedeniyle hazırlanan ve Türkiye'nin dönüşüm sürecini, değişen yaşam kültürünü İstanbul'un aynasından yansıtan bu önemli kitap mutlaka elinizin altında bulunmalı...

Nesin'in intihar eden keçisi
Bolu'dan Gaziantep'e "sürgün" emri çıkması üzerine "intihar" eden geyiğin hikâyesini televizyonlardan izlediniz. Yazdığı kitapların endazesi, boyunu aşan Aziz Nesin'in de yıllar önce yine böyle bir "intihar" olayı yaşamıştı, ki şu sıralar Adam Yayınları arasında çıkan "Okuduğum Kitaplar" vesilesiyle anlatmanın sırasıdır.

Aziz Nesin'in Çatalda'ki vakfı henüz kurmaya başladığı yıllar.

"Sarışın" bir keçi alır vakfa ve adını da "Marilyn Monroe" koyar.

Gel zaman git zaman, keçi kendisini gerçekten Marilyn Monroe sanacak ve ünlü artist misali intihar edecektir, boynunu ağaca bağlı ipe dolayarak...

Bu hikâyeyi Aziz Nesin, Samsun'da düzenlenen bir kitap fuarı sırasında anlatmıştı. Samsun günlerinden bir hikâye daha...

Misafir kaldığımız evin sahibi, o zamanlar Samsun Sanat Derneği Başkanı Yılmaz Öğüt, koca bir mangal yakmış, üzerinde pirzolalar, piliç butları... Öğüt, bir yandan etleri pişiriyor, bir yandan da bahçedeki tavuklara yem veriyor.

Aziz Nesin'in hiddeti görülmeye değerdi:

"Tavuk, eşelenerek yemini bulur, ayrıca yem vermeye ne gerek var!"

Refik Durbaş

rdurbas@mynet.com.tr


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır