kapat

06.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Ramazan Özel
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

CAN ATAKLI(ataklic@sabah.com.tr )


Cavit Çağlar "Kaçmadım, aranmıyorum, geliyorum"

Telefondaki ses "Ben Cavit Çağlar, beni çok fena yapmışsın bugün" dedi. Sonra da beklemeden ekledi "Sanki aranıyormuşum gibi yazılıp çiziliyor. Aranmıyorum, bu yüzden de kaçmadım. Kısa süre sonra ülkeme geleceğim."

Cavit Çağlar dün yayınlanan "Aile fotoğrafı dönemi bitiyor" başlıklı yazıda kendisine haksızlık yapıldığını söyleyerek "Benim devletle tek kuruşluk işim yok. Ne mal alıyorum, ne mal satıyorum, ne ihaleye giriyorum" dedi.

Çağlar'a "Aile fotoğrafının çok konuşulduğunu, bu fotoğrafın bir simge haline geldiğini hatırlattım; şöyle karşılık verdi:

"Ben Demirel'in yanındaydım. Yıllarca milletvekilliğini, bakanlığını yaptım. O fotoğrafta olmak benim için şereftir."

Bu sözler üzerine "Peki niçin Türkiye'de değilsiniz?" diye sordum. "Şu anda İsviçre'deyim, eşimin bir rahatsızlığı vardı, onu kontrol ettirdik" dedi, sonra da sözü tekrar kendisine getirerek "Bu arada ben de muayene oluyorum, tetkiklerden geçiyorum, psikolojik tedavi de uygulanıyor, bütün bu olanlara insanın sinirinin dayanması mümkün mü?" diye konuştu.

Cavit Çağlar daha sonra borçlarına sadık olduğunu, İnterbank'la ilgili tek kuruş borç bile bırakmayacağını, bunun için ödeme planı yapıldığını söyleyerek "Ben sadece yatırım yaptım. Şu anda yanımda 20 bin kişi çalışıyor. Ben bu ay çifte maaş ödedim. Herkes repoda parasını katlamaya çalışırken ben 10 milyon doların üzerinde parayı ay başında çalışanlara dağıttım" dedi.

Çağlar devletle ilişkisinin sadece vergi, sigorta, KDV konusunda olduğunu, bunları hiç aksatmadan tıkır tıkır ödediğini öne sürdü.

Bunları anlattıktan sonra Çağlar'a "Türkiye'ye gelince, ya banka davasından ya naylon fatura olayından tutuklanmanız söz konusu" dedim. Çağlar bu soruya "Hiç sanmam. Ben tanık sıfatıyla davet edildim. İşim biter bitmez Türkiye'de olacağım ve ne soruyorlarsa cevaplayacağım. Ama mesela İnterbank'ta yönetim kurulunda değilim, hiçbir şirketin yönetiminde değilim" diye cevap verdi.

Çağlar telefonu kapamadan önce "Beni korumanız lazım, ben Türkiye'ye bir zarar vermedim. 50 tane Cavit Çağlar olsa Türkiye kurtulur.

Bugün madem öyle deyip fabrikalarımı kapasam 20 bin kişi açıkta kalır, 100 bin kişinin ekmeği gider elinden, devletin kaybı da en az 5 trilyon vergi demektir. Benim hayatım yatırımla geçti, belki tek kusurum siyasete girmekti. İnan çok üzülüyorum bütün bu olanlara" dedi.

İşte Cavit Çağlar'la konuşmamız böyle.

Bolu Tüneli'nde 5 iş makinası kalmış
Karayolları Genel Müdürü Dinçer Yiğit aradı. Bolu Tüneli'nde enkaz altında kalan iş makinalarıyla ilgili yazıya ilişkin bazı bilgiler verdi.

Dinçer Yiğit Bolu Tüneli'nin tamamlanan beton kaplamasında hiçbir hasarın olmadığını belirterek "Ancak beton kaplaması henüz yapılmamış, inşaat tekniği gereği geçici destekle duran kesiminden toprak akması olmuştur" dedi.

Dinçmen bu konunun daha önce basına çeşitli kereler açıklandığını, ayrıca bazı gazetecilerin de tünele götürülerek bilgilendirildiğini belirtti.

Bu arada enkaz altında halen 5 iş makinası kalmış. Bunların çıkarılması için de çalışmalar yapılıyormuş. Dinçmen'in verdiği bilgiye göre enkaz altındaki makina ve ekipman şöyle:

Liebher Ekskavatör,

Paurat Tünel kazıcı

JCB Backhoe yükleyici

Montebert kırıcı tabanca

TCRM Total satiton ölçme ekipmanı.

Karayolları Genel Müdürü tüneldeki çökme nedeniyle devletin bir kuruşunun bile harcanmadığını, tüm inşaatın, ekipmanın, iş makinalarının ve çalışanların İtalyan Generali Sigorta'nın teminatı altında olduğunu, tüm hasarın da bu şirket tarafından karşılanacağını sözlerine ekledi.!!

Hukukçulara göre önce 'Bilirkişi saltanatının' bitirilmesi gerek

Geçen hafta başlattığım "Sorumsuzlardan hesap soralım" kampanyasına destekler sürüyor. Son zamanlarda aldığım pekçok mesajda hukukçular "bilirkişi saltanatından" söz ediyor.

"Başkalarının sorumsuzluğu nedeniyle uğradığımız maddi manevi zararlarımızı tazmin ettirmek için dava açalım" kampanyasının adalet çarkına büyük bir ivme kazandıracağını söyleyen hukukçular "Ancak bu güzel girişim hayal kırıklığı yaratabilir, bu nedenle kimsenin yılmaması gerek" diyorlar.

"Bilirkişi saltanatının" ne olduğunu sordum. Anlattılar:

Özellikle tazminat konularında hakimler olayı hemen bilirkişiye atıyor. Konunun durumuna göre bir ya da birkaç bilirkişi heyeti oluşturuluyor. Bilirkişi konuyu inceliyor, rapor halinde mahkemeye sunuyor. Ancak bu bilirkişi raporları arasında farklar ve çelişkiler çıktığı için, genellikle yeni bilirkişi heyetleri tekrar inceleme yapıyorlar. Bu yazdıklarım elbette bir günde bitmiyor, kimi aylarca zaman alıyor. Bilirkişiler hatırı sayılır paralar kazanıyorlar.

Sonuçta hakimler bilirkişilerden gelen raporlara göre karar veriyorlar.

Avukatlar dünyanın hiçbir ülkesinde bilirkişilerin bu kadar egemen olduğu bir adalet sistemi olmadığını söylüyorlar.

Harçların yüksekliği

Hukukçuların bir diğer şikayeti de tazminat davalarındaki harçlar. Çünkü bir tazminat davası açacağınız zaman, ne kadar yüksek tazminat isterseniz o kadar yüksek harç ödemek zorunluluğu var. Diyelim ki 10 milyar liralık bir dava açacaksınız, bunun için 2 milyar liranın üserinde harç yatırmanız gerek.

Üstelik bunu sadece dava açan yatırıyor. Yani hem zarar görmüşsünüz, hem şikayetçisiniz, ama davalının mahkeme bitinceye kadar bir sıkıntısı yok, siz para yatırıyorsunuz. Bu sistem herhalde tazminat davaları kötü amaçla kullanılmasın diye konmuş ama değişmesinde fayda var herhalde.

Mahkeme boyunca istenen bilirkişi ücretleri, kırtasiye giderleri de bu tür davaları açanların burnundan getiriyor. Avukatlar "Ancak bu kampanya tutar ve pekçok kişi hakkını aramak için dava açmaya başlarsa hukuksal düzenlemelerde de değişiklik olacaktır" görüşünde.

Halkın avukatı olmak isteyenler
Tazminat davalarında görev almak isteyen ve isimlerini bildiren avukatların tam listesini son kez yayınlıyorum.

Naci Gürkan: 0216/ 337.91.45

0216/ 349.17.35 Faks

Mehmet Salih Kara: 0212/ 293.42.32

Yılmaz Dedeoğlu: 0212/ 522.48.66

İbrahim Cantepe: 0212/ 530. 85.40

0532. 588.57.31- 0212/ 526.13.16 Faks

V. Hasan Canköse: 0212/ 441.95.35

0212/ 441.94.61 Faks

F. Helin Kul: 0212/ 583.43.40 Bakırköy

Ertem Hukuk Bürosu: 0212/ 245.47.01

0212/ 251.39.51 Faks

Kerim Altıntaş: 0212/ 529.54.28-29

0532/ 205.98.89

Türkay Aydınlıoğlu: 0212/ 213.88.07

0532/ 257.76.48

Müjgan Özer Şahin: 0324/ 233. 85.83 Mersin

Tülay Kaya: 0324/ 231.53.73 Mersin

Gazi Yıldırım: 0532/ 523.95.46

Özgür Çetin: 0212/ 219.18.48

0212/ 225.66.05 Faks

Füsun Güler: 0224/ 272.22.72 Bursa

0224/ 272.47.67 Faks

Abdülkadir Güzel: 0342/ 220.27.76 G.Antep

Meriç Güzel: 0342/ 220.29.66 Gaziantep

M. Ali Öğücü: 0532/ 470.16.51 G.Antep

Perran Keskintaş: 0216/ 418.24.57

Okşan Yılmaz: 0216/ 418.24.58

Rahime Sayın: 0312/ 435.29.57 Ankara

0312/ 433.47.32 Faks

Cengiz Demirci: 0232/ 441.98.51 İzmir

0532/ 622.89.33

Akyol Hukuk Bürosu: 0312/ 419.85.40 Ankara

Ayşegül Kutlu Demirsoy:

0312/ 231.82.87 Ankara

Suat Akyüz: 0212/ 241.13.84

0532/ 311.16.23

Mustafa Çinkılıç: 0322/ 359.17.66 Adana

2 A Hukuk Bürosu: 0216/ 369.68.68

Nezire Selçuk: 0216/ 348.95.59

0542/ 452.00.14

Ferhat Doğan: 0216/ 337.85.46

Recep Aksoy: 0216/ 347.44.55

Kalaycı Geçerler Hukuk Bürosu: 0242/ 242.07.38 Antalya 0242/ 244.20.11 Faks

Mehmet Günaydın: 0312/ 310.88.97 Ankara

Devrim Çayan Çetik: 0412/ 224.17.03 0532/ 461.17.95 Diyarbakır

Bülent Atmaz: 0212/ 589.73.52

0532/ 636.18.04

Hülya Köroğlu: 0476/ 226.27.55 Iğdır

Raşit Gülhan: 0252/ 412.64.70 Marmaris

Avukatlık Bürosu (Çiler Savaşan) 0232/ 464.52.52 İzmir

0232/ 464.04.14

İlhan Özkan: 0236/ 653.36.03

Manisa/ Alaşehir 0532/ 253.14.63

Celalettin Rumi Yiğiter: 0364/

225.23.85- 0364/ 213.25.26 Faks

Yusuf Aydın: 0212/ 632.75.52

0212/ 585.14.88 Faks

Ahmet Tüysüz: 0216/ 347.42.34 Faks: 0532/ 422.80.79

Abdurrahman Tanrıverdi:

0212/ 632.17.92- 0532/ 424.14.17

Empati Hukuk Bürosu:

0212/ 526.17.66 - 0212/ 511.09.16

Salih Bilgin: 0212/ 589.77.84

589.73.25 Faks - 0532/ 251. 24.82

Mustafa Özerdem: 0212/ 589.15.24

0533/ 260.70.99

NOT: Bundan sonra gelen avukat isimlerini yayınlamayacağım.

e-mail'lerden
* Suçlu olduğuna hiç inanmıyorum, ama hiç biriniz Rauf Tamer'le ilgili yazı yazmıyorsunuz. Kendinizi onun yerine koydunuz mu hiç?

* Televizyon konuşmalarınızı beğeniyorum, ama laiklik ve banka soygunlarıyla ilgili ANAP ve hükümeti desteklediğinizi görüyorum, buna şaşıyorum.

* Bodrum'da otel fiyatı yazıyorsunuz. Ben maaşımla ay sonunu getiremiyorum, nasıl tatil yaparım. Ne olur bizi böyle üzmeyin.

* atv'cilere ulaşamıyorum, ne olur siz söyleyin, 15 yaşındayım, Space Jam filmini hangi akıllı gece 22.00'ye koydu, biz seyretmeyelim diye mi? Hep böyle yapıyorlar, çok kızıyorum.

* Size gelen mesajlara çok yer vermiyor musunuz? Bence köşe yazarı kendi gözlem ve yorumlarını aktarmalı. Hele sizi öven mesajlar bizi hiç ilgilendirmiyor.

* Siz Fenerbahçe'ye yakışan yazarsınız, Fenerbahçe hakkında yazmanızı istemeyenler Fenerbahçe düşmanlarıdır.

* Evet Ramazan'da herkes irticacı. En çok da devlet. Hergün resmi yerlerde iftarlar veriliyor. Böyle çifte standart olur mu?

* Dini gereği bir ay oruç tutanları irticacı olmakla suçlamak size yakışmadı. Ben Atatürkçüyüm ve oruç tutuyorum.

* Büyük maçtaki meşaleler bir harikaydı. Takımınızda hiçbir şey olmadığı için bize saldırıyorsunuz. Allah Fenerlilere akıl fikir versin.

* Pekçok polis, asker, hakim, savcı, öğretmen Milli Eğitim Bakanlığı'nın uyguladığı "norm kadro" yüzünden eşlerinden ayrı. Güya düzeltilecek deniyor ama ne zaman?

* Şevki Yılmaz gibiler hala maaş alıyormuş. Halkın kemerini sıkacaklarına bunların boğazını sıksalar ya.

* Onbir ay şeriat düşmanı, Ramazan'da şeriatçı benzetmeniz çok güzel. Ama bunu asıl basın yapmıyor mu?

* Ben Türkiye'de Türkçe Rap müzik dinlemek istiyorum. Biz yapınca bizi uyuşturucu bağımlısı serseri gibi görüyorlar. Ne olur Türkçe Rap hakkında yazı yazın.

* Amerika'da okuyorum. Yazılarınızdan dini ininçlarının kuvvetli olmadığını anlıyorum, bu size inananları eleştirme hakkı vermez.

* Çevre mühendisliği bölümünde okuyan iki arkadaşız. Türkiye'de buna önem verilmiyor, biz de iş bulamama endişesi taşıyoruz, bu konuya lütfen eğilin.

* İETT Kadıköy Tuzla 130 nolu hattı kaldırıldı, şimdi burada özel otobüsler çalışıyor. Demek ki bu hat ekonomik olmadığı için kaldırılmamış.

* Metronun hiçbir yerinde Atatürk resmi olmayışını eleştiren mesajı yayınlamışsınız, yıkalım o zaman metroyu.

* Can Bey, biraz da sağlık çalışanlarının sorunlarına değinseniz bizi mutlu edersiniz.

* İçel Erdemli Çıraklık Eğitim Merkezi'ndeki öğrenciler için kitaplık kuruyoruz. Dostlarınıza söyleyin bir ışık da bizim için yaksınlar.

* Liseye giden kızım var. Okulun yakıt, elektrik, su giderlerini bizden alıyorlar. Eğitime katkı payı diye vergi toplanıyor, peki o paralar nereye gitti acaba?

* Öğretmenler için yazdığınız yazı çok güzeldi. Yılda bir kez olsa bile hatırlanmak çok hoş. Öğretmenlerinizin emeği boşa gitmemiş.

* Yazılarınızı Londra'da internetten okuyabiliyorum, Türkiye de değişime ayak uyduracaktır, bunun öncülüğü sizlerin görevi.

* Öğretmenler Günü'nde sorunu paraya bağlamışsınız. Oysa insan hayatı ve emeği kutsaldır. Öğretmene değer vermeyince paranın ne önemi var?

* Gündemi işgal eden af konusu çok rahatsız edici. Vurguncular niye affedilecek? Türkiye'nin halk için siyaset yapacak adamlara ihtiyacı var.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır