kapat

06.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Ramazan Özel
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Burakbey eşcinsel miydi?
Ünlü çizgi romanı Nizamettin Veziroğlu takma ismiyle yazan Selahattin Duman'ın bu soruya cevabı: Yardımcısı Mustafa, Burak Bey'i taciz etti diye yazdım. Çizmesi için Abdullah Turhan'a gönderdim. Ağlayarak geldi, "Herşey tamam da Burak Bey aktif olmalıydı" dedi...

Selahattin Duman ile sohbetimize dün bıraktığımız yerden devam ediyorum. Şöyle usta yazarın gözlerini içine bakıyor ve çok merak ettiğim soruyu patlatıyorum. (Bu arada, Selahattin Duman'ın, Burakbey isimli resimli çizgi romanı Nizamettin Veziroğlu takma ismiyle yazdığını hatırlatayım.)

* Senelerin BURAKBEY'i nasıl oldu da eşcinsel oluverdi?

- Burakbey'i eşcinsel olarak ilişkiye soktum. Babalı ressamları genelde tembeldir. İş verirsin almak için ayrı bir çaba sarfedersin. Fakat benim şansıma ressam Abdullah Turhan ise hem insan olarak çok istisna bir adam hem de çalışkan. Eline bir yazı ver üç gün sonra başka yazı yok mu diye karşına çıkıverir. Bende onun beni fazla sıkıştırmasından bunalmıştım ki aklıma bu fikir geldi. Burakbey bir handa yatıyor. Yardımcısı Mustafa da var. Bende yazıya aynen böyle girdim. Mustafa, Burakbey'i taciz etti. Aynı gecenin sabahı atlarına bindiler gittiler. Aynen böyle kurguladım ve Abdullah Bey'e gönderdim. Yarım saat sonra odaya fırtına gibi girdi. Açıklamamı gazete yönetiminden marjinal bir kahraman istendiği doğrultusunda yaptım. Ağlar bir vaziyette Abdullah Bey (kahraman namusunu korumak adına) önerisini sundu; Herşey tamam ama Burakbey aktif olmalıydı.

OSMANLI DÖNEMİNDE
* Eşcinselliği açık yüreklilikle işleyebilir ve anlatabilir misiniz?

SD: Açık yüreklilikle anlatırdım tabii ki, çünkü tarih anlatıyoruz. Osmanlı toplumu çok yaygın eşcinsel bir toplum. Ahmet Rasim'in pekçok örneklerinde de bunla karşılaşıyoruz. Bizim Karagöz'ün orta oyununda orjinali pornografiktir. Abdülhamit döneminde bunların hepsi yasaklanmıştır ve yok edilmiştir. Osmanlı döneminin bu eşcinsel dünyasını bilmeyen zaten günümüze kadar gelen ve insanların genlerinde bulunan eşcinsellere karşı aşırı ilgi ve alakayı anlayamaz. Osmanlı döneminde Yavuz Sultan Selim'in eşcinsel olduğunu bilmeyen yok. 4. Murat'ın bir demirci çırağını görüpte aşık olması üzerine yazdığı şiirleri divan edebiyatında bir erkeğin bir kadına yazdığı şiir diye okuyorsun. Fakat farkında değilsin ki, adam kimden söz ediyor.

NAPOLYON VE FRANSA
Bizde hem tarihi malzemeyi değerlendirirken hem de geçmişe bakarken, hep önyargılı ve subjektif bir yaklaşım var. Adamlar, Napolyon'un cinsel organı üzerine araştırma yapmışlar. Fransızlar'ın Napolyon'un cinsel organı ereksiyon halinde 7 santimetre imiş ve cinsel hayatı üzerine kapsamlı bir araştırma. Bu, Napolyon'u ne küçültür ne de aşağılıyor. Napolyon'un yaptığı ceza kanununu 200 sene kullandı Fransızlar.

* Bizler ise toplum olarak Atatürk'ün normal bir erkek olduğunu unuttuk galiba değil mi?

- O da sonuçta bir insan. Niçin O'nu olduğu gibi kabul edemiyor ve ilahlaştırıyoruz. Feodal yapıdan kaynaklanan birşey bu. Feodalizmde ve ilkel toplumda putlaştırmak sıkça görülür. Modern toplumda ise bilmek ve anlam vardır. Feodalizm beraberinde ön yargı, ön yargı ise cehalet getirir.

* 'Hayatımın en güzel günleri hapishanede geçen günlerimdir' demiştiniz...

- Bu hayata bakmakla ilgili bir şey.

* İnsanların sizi yargılamasından korkmuyor musunuz?

- Bir dağ tavşanı yavrularını nasıl korur bilir misin? Yavrular yerin altındaki yuvalarından çıkıyor etrafa bakıyor. Tehlike var ama yuvadan çıkmak durumunda. Kartal da gelip kapsa, avcı gelip boğsa da yuvasından çıkmak durumunda. Bizim de Türkiye'deki hayatımız aynen böyledir.

KANUN VE DEVLET
Türkiye bir hukuk devleti değildir. Türkiye'de çeteler dengesi vardır. Kanun seni korumak için varolmaz. Kanun devleti korur. Kanun, devletin vatandaşa duyduğu güvensizliği pekiştirmek için yapılmıştır. Selahattin Duman'ın kafasını kırarsın, 5 tane adamda niye kırdın diye yazar, o güne kadar kimseye ilgilendirmezken. Beni, Türkiye'nin bir hukuk devleti olmamasından veya barbar bir yapılanma içinde olmasından çok daha fazla rahatsız eden, insanların tavrı. İnsanların linç etme eğilimi vardır. Türkiye'nin eğitim ortalaması ilk okul dört (kamyon şoförü olmak için eski yasa ile ilkokul mezunu yeni yasa ile ortaokul mezunu olma şartı aranıyorken...) Türkiye orta zekalılar cenneti olduğu için Türkiye'de başarılı insanı sevmezler, başarı kazanana kadar severler, başarı kazandıktan itibaren ise düşman olurlar. Bu durumu sen de kendi sektöründe yaşıyorsun. (hislerime tercüman olan tek insan.)

* Bu cümleleri kafama takmış kendi kendime üzüntü yaparken, şimdiye dek duyduğum en güzel çözüm sunuldu bana...

- Hayatındaki bahar sayılarını çoğaltmaya bak.

* Sinema mı, tiyatro mu?

- Sinema tabii ki. Karagöz ve Hacivat'ın, ortaoyununun çağdışı kalması gibi tiyatro da teknoloji karşısında çaresizdir. Tiyatro, bana bitecek gibi geliyor. Sinema daha kalıcı.

* Oynamak mı yönetmek mi?

- Her ikiside, ama yönetmek, kendini aşmak, kendinle yarışmak kategorisine giriyor.

"TV, MALZEMEM"
* İyi bir televizyon izleyicisi misiniz?

- Ben televizyondaki en abuk sabuk programları bile izlerim. Televizyon benim için bir malzeme deposu. Dizi seyretmem, sadece İkinci Bahar ve Bir Demet Tiyatro'yu izlerim.

* Bir yazar olarak başka yazarları eleştirir misiniz?

- Hayır üslubum değildir. Türkiye de yazı insanı hep zorluk çeker. O yüzden hepsinin yaptığı işe saygım var. Yılmaz Erdoğan ve Perihan Mağden arasındaki tartışmaya baktım; hiç bir zaman benim başıma gelemez. Yazı insanları bir avuç insanız. Sevdiğim iki yazarın karşı karşıya gelmesi benim için pek anlamlı değil...

Erkek cinsinin en çekici erkeği sıralamasının en iddialı ismine dişilerin en dişisini sormadan duramadım. Ropörtajımızın şu an ki sorusu pek tabii ki BANU ALKAN yani AFRODİT. Sorumun cevabı şaşkınlık yarattı. Öğrendim ki Afrodit'in gerçekten var olduğu zamanlarda icra ettiği mesleği, bugünlerde pek alkış toplamıyor. Ama en azından durumu şöyle kurtaralım, insanlık tarihinin en ağır işçilerinden çünkü insanlık tarihinin en eski meslek dalından...

YA AFRODİT?
* Peki bu kadar gündemi meşgul ederken, siz neler düşünüyorsunuz bu gündem kraliçesi hakkında?

- Ben bu kadının başına gelenlere bir insan olarak üzülüyorum. Bu kadını vaktiyle bir adam almış metresi yapmış veya karısı yerine koymuş. Bu kadın senelerce yaşamış ama adamın aşşalığına bak ki, ben ölürsem bu kadının başına ne gelir sorusunu bir gün aklına getirmemiş. Ve aile, bir araba, geçineceği kadar para vermezler miydi? Peki tabii ki ona bakışım sana bakmamla bir olamaz. Cahil bir kadın ama ne yapsın kendi mücadelesini veriyor. Sonuç olarak çok büyük bir haksızlığa uğramış bir kadın.

* Feminizm size ne ifade ediyor?

- Feminizm, bir kadın savunma refleksinden kaynaklanmış bir şey değil. Feminizm, entellektüel bir tepki, var olma iddiasındaki bir tepkinin kitleleştirme çabası. Ama saygım var, bazılarını kör inat şeklindeki kararlılığına saygım var... Seviyoruz onları... Feminist ol veya olma NACİYE HANIM'I tanımamak eksikliktir. Ama bilinmesi gerekir. 1920 senesinde Batı konferansında Bakanlık Divanı'na çıkmış bir NACİYE HANIM.

* Selahattin Duman'a bana vakit ayırdığı için sonsuz teşekkürler...


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır