kapat

11.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
YILMAZ KARAKOYUNLU(yilmazk@sabah.com.tr )


Atatürk'ün huzurunda

Dün Selanik'te Atatürk'ün huzurundaydık...

Dışişleri Bakanlığı ve TRT'nin ortak girişimi olarak yola çıkarılan Kültür Treni ile Atatürk'ün görev ve sorumluluk üstlendiği çeşitli kentleri gezdik. Sofya, Manastır, Selanik...

Ölümünün 62. yılında Selanik'teki evinde huzurunda olduk. Şükranlarımızı ve bağlılıklarımızı belirttik.

Selanik, 2300 yıllık bir liman kenti... 1430 yılında Sultan İkinci Murat tarafından ele geçirilerek Osmanlı sancağına (liva) dönüştürüldü. 1864'te bir Osmanlı vilayeti oldu.

En uzun ömürlü Türkçe gazete olan Yeni Asır bu kentte (1895) kuruldu. İkinci Meşrutiyeti ilan eden İttihat Terakki'nin merkezi Selanik'ti...

Selanik kenti, ismini, Büyük İskender'in kız kardeşi Thessaloniki'den almıştı.

***

Beş yıl önce Sadık Ahmet duruşmasını izlemek için Selanik'e gelmiştim. Makedonya Oteli'nin kitapçısında satılan Selanik isimli kitabı ürkerek açmıştım. Kitap üç dildeydi. İngilizce, Fransızca, Grekçe...

Şu cümleler dikkatimi çekmişti: "Kentlerin de iftihar edeceği onurlu örnekleri vardır. Dünyanın en büyük iki komutanı, devlet ve siyaset adamı, Büyük İskenkender ile Mustafa Kemal bu kentin hemşehrileridir..."

Kitapta, Mustafa Kemal'in dünya siyasetindeki önemine ve değerine işaret eden son derece gerçekçi ve saygılı bir bölüm dikkat çekiyordu. Hangi ırka, hangi millete mensup olursa olsun, onurlu ve dürüst tarihçiler gerçeğe sadık kalmanın yüksek ahlakını her zaman gösteriyorlar...

Selanik'in İttihat Terakki yıllarını, Mustafa Kemal'in bu kentte geçen günlerini ve maceralarını ve kendisine yapılan suikastın arka perdesindeki Selanik'i "Üç Aliler Divanı" isimli romanımda geniş olarak Atatürk'ün dilinden anlatmıştım. (Doğan Kitapçılık, İstanbul. ISBN 975-6719-06)

Selanik, denizden seyrinin doyumsuz güzelliği ile, takdir ve hayranlık yaratan bir güzelin uyanışına benzerdi. Beyaz Kule, komitacı dulu gibi, başı açık dimdik dururdu. Sabah ezanıyla birlikte Yukarı Mahalle'nin kaderine razı Müslüman esnafı nafakasını çıkarmak için yollara dökülürdü.

Yiğit tavırlı Arnavutlar, sabırlı Rumlar, çaresiz Bulgarlar, fakir Müslümanlar Vardar Kapısı'ndan, Unkapanı'ndan, Yağkapanı'ndan, Yenikapı'dan, Yedikule'den Kordonboyu'na doğru yol alırlardı.

Faytoncular, Lüle Camii'nin sebil yalağında atlarını sulayıp Hamidiye Caddesi'ndeki yerlerini alırlar. Mithat Paşa Caddesi'nin sonundaki Kapalı Çarşı'nın demir kapısının açılışıyla birlikte Selanik'te sabah başlardı...

Atatürk'ün anlattığı Selanik'te, Edirne'den çok, İstanbul'dan az cami vardı... Bugün, buraları bilen, hatırlayan ve hatırlatan hiç bir kişi ve iz yok...

***

Ünlü İtalyan tarihçi Valerio Massimo Manfredi tarafından roman türünde yazılmış "Büyük İskender; Makedonya'dan Anadolu'ya" isimli eseri okuyorum. (Can Yayınları, İstanbul. ISBN 975-07-0014)

Hırslı, zeki, bilgili ve yakışıklı bir hükümdar ile uçsuz bucaksız bir imparatorluğun macerasını anlatıyor. Makedonya'dan Anadolu'ya tarihe damgasını vuran bir imparatorun yaşam öyküsünde eski Yunan'ı ve Yunan kültürünü roman dokusunda, roman lezzetinde anlatıyor.

İtiraf etmeliyim ki kıskandım...

Kişisel kitaplığımda tartışmasız beş yüzün üzerine Atatürk ile ilgili kitap var. Atatürk'e ilişkin hangi yeni kitap yayınlansa onu da alırım. Fakat gerçekten kıskandım. Atatürk'ü böyle roman dokusunda, roman lezzetinde anlatan bir romanımız olmasını isterdim. Bu romanda Türk kültürünü ve değerini anlatan bir onuru ve lezzeti duymak isterdim.

Bu, öyle ödüllü yarışmalarla gerçekleştirilebilir mi bilmiyorum; ama, Kültür Bakanlığı üzerinde düşünebilir sanırım...

Atatürk'ü bir yüceltici hikaye gibi değil; gerçeğindeki değerleriyle, aşklarıyla, sevgileriyle, nefretleriyle, kıskançlıklarıyla, başarılarıyla, beceriksizlikleriyle, tam gerçeğinde anlatan bir romana ihtiyaç var...

Yeni kuşaklar, Atatürk için yazılmış o iddialı özgeçmiş kitaplarını okumuyorlar. Kemal Tahir'in deyimi ile böyle bir roman gerçeğinde, ulusumuzun, kültürümüzün ve önderimizin gerçeğini okutabiliriz...

Eski Yunan'da güzel bir atasözü vardı: "Tanrıların bize verdiği nimetlerin hiçbirisi katıksız ve kusursuz değildir; onu, bin zahmet ile kavrar ve alırız."

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır