kapat

11.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim
Radyodan gelen tecavüzcü
Elazığ Emniyet Müdürü Feyzullah Arslan kitabında suçluların nasıl yakalandığını gerçek olaylara dayanarak anlatıyor

11997'de Ankara ili Keçiören semtinde tecavüz ve cinsel taciz olayları artmaya başlar. Sapık saat 22:00-24:00 arasında camı açık olan ve genellikle yalnız yaşayan genç kadınların evlerine girmekte; mağdurlara bıçak çekerek tecavüz etmekte ya da çırılçıplak soyup seyretmektedir. Bu olaylar semtte yaklaşık haftada bir gün olmaktadır.

Yine bir gün aynı sapık bir eve girerek evde bulunan kadına tecavüz etmek ister. Bu sırada kadın buna karşı koyar ve bağırarak yardım ister. Sesleri duyan komşular kapının zilini çalınca, sapık girdiği pencereden aceleyle kaçar.

Yarısı şikayet etmedi
Mağdur bayanın evine intikal eden olay yeri inceleme ekibi tarafından pencere pervazının dışında parmak izi tespit edilir ve mağur bayanın alınan parmak izleriyle birlikte mukayese edilmek üzere parmak izi arşivine getirilir.

Görevliler burada yaptıkları çalışma ile olay yerinden aldıkları parmak izinden bayana ait olan izleri ayırt ettikten sonra geride kalan yabancı parmak izlerini arşivden tarayarak olayın failini tespit ederler. Tespit edilen failin kimlik bilgileri Gasp Büro Amirliği'ne verilerek yakalanması sağlanır.

Sapık yakalandıktan sonra yapılan sorgusunda, "kendisinin Keçiören FM radyosunda dijey (DJ) olarak çalıştığını, girdiği tüm evlerdeki bayanların radyoyu arayan kadınlar olduğunu, radyoda konuştuğu ve yalnız olduğunu anladığı kadınların evlerine girdiğini ve bıçak çekerek zorla tecavüz ettiğini" söyler.

Mağdur kadınlara gösterilen sapık dijey toplam 11 müracaatçı bayan tarafından teşhis edilir. Müracaatçı sayısının 11 olmasına rağmen, sanık yapmış olduğu olayların yerlerini gösterdiğinde, bu sayının 20'yi bulduğu görülerek müracaatta bulunmayan kadınların kocalarından ve çevrelerinden korktukları için polise başvurmadıkları anlaşılır.

'Sülüman' Demirel yazınca yakasına yapıştık
Aksaray ilçe emniyet amirliği yaptığım dönemde, dul bir bayan ve oğlu başvurdu. Oğlana annesini kötüleyen mektuplar geliyordu.

İncelediğim mektupların birçoğunda yer alan, "Ananın Sülümanla ilişkisi var" cümlesi dikkatimi çekti. Şüphelendikleri birilerinin olup olmadığını sorduğumda, bana bir kaç isim verdiler. O arada bu şahıslardan birisinin kadına daha önce birçok kez evlenme teklif ettiğini, onun ise bu teklifi geri çevirdiğini, ancak adamın bir süre öncesine kadar onu sürekli rahatsız ettiğini öğrendim.

Merkeze çağırdığım şüphelilerle bizzat görüşerek kağıt üzerine bir takım yazılar yazdırdım.

Birisinin yazısı mektuptaki yazıya benziyordu. Ama adam itiraf etmiyordu. Ona inanmış gibi davranarak şahıstan özü diledim ve çay ikram ettim. Şahıs şüphelerin kendisinden uzaklaştığını zannederek iyice rahatladı. Ben de "formalite icabı" diyerek ona birkaç ad yazdırdım. Kendiminki dahil birkaç isim saydıktan sonra "Süleyman Demirel" yazmasını istedim. Rahatlamış olan şahıs boş bulunmuş ve "Sülüman Demirel" diye yazmıştı. Kendisini Asayiş Büro Amirliği'ne gönderdim. Şahıs sorgulamasında suçunu itiraf etmiş.

Pasaportundiyetini kolu ödedi
1985'te görev yaptığım Aksaray'da, ilçe nüfusunun neredeyse yüzde 30'u yurtdışında çalışıyordu. Yurtdışına çıkabilmek için pasaport değiştirenler vardı. Yurtdışına gidip gelmiş A isimli bir şahıs, pasaportunu B isimli bir diğer şahsa satar ve pasaporta kendi fotoğrafını yapıştıran B, çalışmak için Almanya'ya gider. Pasaportta yazılı tüm nüfus bilgileri A şahsına aittir ve onun ismiyle bir fabrikada 3-5 sene çalışan B, bir gün fabrikada çalıştığı makineye kolunu kaptırı. Kolunu kesmek zorunda kalırlar. B şahsı, A şahsının ismiyle tedavi görür ve ardından mamulen emekli olarak Türkiye'ye gönderilir.

B, Aksaray'a döner. Almanya'dan sakatlık tazminatı gönderilerek bir de maaş bağlanır. Kolu kopan B'dir ancak para pasaporttaki bilgiler gereği A'ya gönderilir. A ve B bu para yüzünden birbirlerine düşerler ve konu bize intikal eder. A da B de sahtekarlıktan yargılanır, para ikisine de yar olmaz.

'Arkadaşın alnına silah dayanmıştı'
Apış arasına bir tabanca gizlemiş olabileceğini tahmin edemedik

1976'nın Haziran ayında İstanbul Fındıkzade'deki bir örgüt evinde görevlendirilen 5 polis, evde geçici karakol kurarak nöbet tutmaya başlarlar. Görevlilerden üçü evin içersinde, kalan ikisi ise dışarıda gözetleme görevi yapmaktadırlar.

Derken memurlardan birisi telsizle, "Yuvaya bir erkek, bir dişi, bir çift güvercin gönderdim, aldığınızda bilgi" diyerek içerideki arkadaşlarını şifreli olarak uyarır. Kapı iki kez çaldığında arka odalardan geliyormuş süsü verilip kapı açılır ve gelen iki şahıs yakalanır.

Yakalanan iki terörist kelepçe ile kollarından bir birine bağlanarak orada bulunan bir divana oturmaları söylenir. Bir görevli teröristlerin üstünü arar ve erkeğin belinde bir adet MAP marka silah bulur. Merkeze bilgi vermek üzere telsize doğru yürürken erkek terörist ani bir haraketle apış arasından çıkarttığı ikinci bir silahı görevlilerden birisinin sağ tarafından şakağına dayayarak rehine alır.

Üçüncü görevlinin elinde ateşlemeye hazır akrep vardır ancak tetiğe dokunursa arkadaşı da ölecektir. İkna etmek için, silahlı teröriste "Anlaşalım" der. Teröristin, "Nasıl anlaşacağız" demesi üzerine "Sizin yakalandığınızı daha kimseye bildirmedik; anlaşabiliriz" der.

Teröristin, "Ben size nasıl güveneceğim" diye sorması üzerine memur "Kelepçeni açalım, sen rehine arkadaşımızla sokağın başına kadar git, biz buradan kız arkadaşını bırakalım, sen de oradan bizim arkadaşı salarsın" diye cevap verir. Terörist yanındaki bayan teröristinde anlaşmaya olumlu baktığını anlayınca görevlilerden kendilerine yeminli güvence vermelerini ister. Orada bulunan üç görevlinin de yemin ederek bir birlerini hiç görmediklerini söylemesi üzerine terörist anlaşmaya razı olur.

MP-5'i diğer arkadaşına vererek teröriste yaklan görevli, kelepçenin anahtar deliği dışta olmasına rahmen bilinçli olarak teröristin ön tarafından kelepçeyi açmak üzere yanaşarak tam anahtarı deliğe sokarken arkadaşının şakağına dayalı olan silahın atışa hazır olduğun farkederek içi titrer. Yapacak başka bir şeyin olmadığını anlayan görevli ani bir hareketle teröristin bileğine yapışarak tabancayı boşluğa çıkarır. Teröristin bileğini sıkı bir şekilde büktüğü esnada onun tetikte bulunan parmağına engel olamaz ve silah bir kaç kere yere doğru patlar. Diğer iki görevlide arkadaşlarının yardımına koşarak terörist yeniden etkisiz hale getirirler.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır