kapat

28.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Şişmanken aşık olamam
Fazla kilolar kompleks yaratıyor. Kilo aldığımda hiçbir şey yapmak istemiyorum. Ne giyinmek ne aşk yapmak... Buna rağmen aynı öğünde bir ekmek, yarım kilo su böreği, bir kutu kaymak, 4-5 tost, bir tava sucuklu yumurta yiyebilirim

Emel'in oburluğunu birlikte yediğimiz bir öğle yemeğinde keşfetmiştim. Gün içinde neler yediğini öğrenince de dehşete düşmüş, onu biraz kızdırmıştım. Bu röportaj için karşılaştığımızda oburluğuyla ilgili kararlar almıştı ve kilo vermeye de başlamıştı. Ancak sohbetimiz yine 'yemek' konusu ile başladı.

*Fazla kilolar kompleks yaratıyor mu?

Yaratıyor tabii. Kilo aldığım zamanlarda içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Ne giyinmek, ne bir yere gitmek, ne aşk yapmak... Çünkü bütün bunlar için önce kendini sevmek zorundasın. Kendini sevmediğin zaman da öyle kabuğuna çekilip kimseye görünmeden yaşamayı tercih ediyorsun. O zaman daha çok yemeye başlıyorsun.

* Çok fazla kilolu olunca sevgili bulma şansın azalıyor mu?

Sen kendini sevmiyorsan başkası seni nasıl sevebilir ki? Başkasına nasıl güzel görünebilirsin ki?

PSİKOLOJİK RAHATSIZLIK
* Bu aşırı yemek yeme tutkusu psikolojik bir rahatsızlıktan mı kaynaklanıyor?

Bence psikolojik. Başa çıkamadığın problemlerinin acısını sanki yemek yemekten çıkarıyorsun. Bir de çok yemek yediğin zaman mutluluk hormonların çalışmaya başlıyor. Daha az sinirli oluyorsun. Çok ağlayan bir insan değilim ama çok ağladığım zamanlar rejim yaptığım zamanlardır.

* Peki neler yiyorsun?

'Normal bir insanın yemek kapasitesi gibi değil benim kapasitem. 150 kiloluk insanlar ne yiyorlarsa onlarla yarışabilirim ve kazanırım. Aynı öğünde bir bütün ekmek, yarım kilo kadar su böreği, bir kutu kaymak, bunların yanında 4-5 tane tost, bir tava sucuklu yumurta ya da menemen... İki fincan çay. (Kahkahalarla gülüyor) Ve hiç aralıksız, nefes bile almadan yiyebilirim. Benim mesleğimi yapan arkadaşlarımın çoğu yemek yemeye çok düşkün. Ben görmedim ama Ajda Pekkan'ı anlatıyorlar, 'sen onunla yarışamazsın' diyorlar.

ACAYİP MATRAK BİR KADINIM
* Evliliğin senin hayatında çok önemli. Genç yaşta evlendin ve ayrıldığında zor günler geçirdin. Ama boşandıktan sonra bir başka kadın oldun. Doğru mu?

19 yaşında evlendim. Kendi isteğimle, severek evlendim. Konservatuarda okuyordum. Evlenince okulu bıraktım. Ama şanslıydım, çok farklı bir kocam vardı. Okulu bıraktığımda bana dedi ki; 'Bu okula devam etmek zorundasın, çünkü belli bir yaşa geldiğinde bütün bu günleri unutur, beni suçlar, beni yargılarsın. 'Her şeyden senin yüzünden vazgeçtim' dersin. 'Bu yüzden okuluna devam et' dedi. Hamileliğim nedeniyle okula devam edemedim ama sonunda bir yarışmaya girdim ve birinci oldum. Müzik de bundan sonra başladı.

*Farklı bir kadınsın. Sen kendini nasıl tanımlıyorsun? Matrak, fırlama, zeki, hanım hanımcık...

Asla hanım hanımcık olamadım, olamayacağım da. Bunu biliyoruz artık. Fırlamayım. Muzurum.

* Peki fırlamalık olunca insan yaşlanmıyor mu?

Yaş almıyorsun. Çünkü çevrendeki herkes sana öyle bakıyor. Benim bütün sevgililerim beni hala çocuk zannediyorlar. Benden 5 yaş küçük de olsa beni küçük çocuk zannediyor. Yani çocuk muamelesi görüyorum sürekli. Evde gece uyurken bile bir şey istediğimde çocuk gibi istiyorum. O zaman dayanamayıp ne istersem yapıyorlar. (Çocuk taklidi yapıyor) 'Ben şimdi kalkamıyorum, çok hastayım, bana su verir misin?' dediğinde getiriyor.

* Yoran tarafların neler?

(Sessizce düşünüyor) Planlı yaşamam ama karşımdakinin tavrına göre acayip planlar da gerçekleştiririm. Mesela ben çifte standart uygularım ilişkimde. Yani kendim bazı özgürlüklere sahibimdir. Hiç tanımadığım bir insanla bir anda tanışıp, acayip müzik yapıyor diye eve getirebilirim. Benim için onda bir kötülük yoktur. Sevgilim ne düşünecek diye de düşünmem. Aynı şey bana yapılsa ciyaklarım.

*İnsan ilişkilerinde çok açıksın. 'İlişkilerde biraz daha gardımı almalıyım' diye düşünmez misin?

Hiç düşünmem. Keşke hiç yaşamasaydım dediğim hiçbir ilişkim olmadı. Ben mutluyum, çok mutluyum. Ama insanları bu kadar sevmeme rağmen, sevgili olarak benimseyebilmem de biraz zor. Çok zaman alıyor. 'Hadi ben sana aşık oldum' demem çok zaman alıyor benim için. Bayağı bir zaman geçmesi gerekiyor.

* Hayatında Çağrı ön plana çıkmış durumda. Anne olduğunu yeni yeni hissediyor gibisin?

Evet, kızıma biraz daha zaman ayırmak istiyorum. Çünkü Çağrı 17 yaşına geldi ve zamanımız daralıyor. Çağrı doğduğunda ikimiz birden büyütüldük başkaları tarafından. Anne hiçbir zaman olamadım. Şimdi şimdi bunun keyfini yaşıyorum.

* Sanki kendini ve hayatı yeni keşfediyor gibisin...

Sırtımı evlendiğim insana çok fazla yaslamışım. Ayrıldığımda fark ettim bunu. Depresyon geçirdim. Battaniyenin altında dört günümü geçirdim.

* Evlenir misin yine?

Hayır evlenmem. Evliliğe karşı değilim ama formaliteler gözümü korkutuyor.

"İlk 7 yaşında aşık oldum"
SAHNEYE aşık olarak doğan bir çocuk olduğum için sahne üstündeki insanlar her zaman çok cazip geldi bana. Her türlü enstürümanı çalan ve şarkı söyleyen bir abiydi. Hatta amcaydı. (Gülüşmeler) Sonunda bir gün karşılaştım.

HAYATIMIN HAYAL KIRIKLIĞI
Yanıma gelip, 'Günaydın. Ne yapıyorsun?' dedi. "İyiyim" dedi.'Yumurta yemişsin, ağzını yıkamamışsın' deyince, o an yıkıldım. Yumurtadan nefret ettim. Sonra hayatımın en büyük hayal kırıklığını yine onda yaşadım. Bir gün, bana dedi ki; 'Sana bir şey söyleyeceğim ama kimseye söyleme'. 'Tamam' dedim. Sonra cebinden bir mektup çıkardı, 'Bunu gizlice Sabahat ablana götüreceksin' dedi. İlk hayal kırıklığımdı bu.

Sezen, Tibet rahibi gibi olmuş
* Pop müzikteki ilk sınavını verirken, birinci olduğun yarışmada Sezen Aksu jürideymiş. Şimdi çok iyi dostsunuz. Neler paylaşıyorsunuz onunla?

Sezen'in sanatçı kimliğine olağanüstü bir hayranlığım var. Çok seviyorum. Ama bütün bunların ötesinde Sezen'le paylaştığım her dakikada bir şeyler öğrendiğime inanıyorum. İnsan olarak o kadar güzel yönleri var ki anlatamam. Adeta Tibet rahibi gibi olmuş. Hayatı o kadar güzel ve hoş, özel bir hale getiriyor ki. Ve ben de bundan bir şekilde yararlanıyorum. Ondan öğrendiklerimle sivriliklerim gidiyor, çok daha fazla olgunlaştığımı hissediyorum. Ve çok özel buluyorum onu. Sezen'in en önemli tarafı yeryüzünde yaşayan ender zevkli ve keyifli insanlardan birisi. Yanında bir saniye bile sıkılmıyorsun. Çok eğlenceli.

* İkiniz biraraya gelince neler oluyordur kimbilir?

Acayip eğleniyoruz, çok eğlenceli.

* Zeki fırlamaklıklar vardır mutlaka?

Birlikte çok zevkli zaman geçiriyoruz ve onu görmediğim zaman acayip özlüyorum.

* Onun yanında arkadaşı gibi mi duruyorsun yoksa bir adım gerisinde öğrencisi gibi mi?

Yerine göre bazen arkadaşı, bazen öğrencisi gibi. Ben de yerimi bilirim. Bu asker kızı olmamdan kaynaklanıyor. Sevgi ve saygı paralel giden duygular. Çok saydığım bir insan Sezen. Onunla birlikte hayatı öğreniyorum. Diyorum ya Tibet rahibi gibi müthiş bir şey. Her türlü olayın karşısındaki tavrı, soğukkanlılığı çok dikkate değer. İnsani boyut çok önemli bence.

ŞENGÜL BALIKSIRTI


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır