kapat

20.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Yeminli!

İzmir'den şair Erhan Ogan yazmış, faksla gönderdim. Şirine; "Üzümünü ye, bağını sorma..." diye başlık koymuş. "Bir sayın üyesine Parlementomuzun, bağışlamış bir işadamı yüklüce bir para seçilmek için düşmesin diye dara, kim olduğunu gösterniş esas patronun.

Üzümüne ye bağını sorma.

Ortaya çıkınca, geçenlerde bu yüklü bağış,

Açıkladı sayın üyesi yüce parlamentomuzun; kazanmak için seçimi kuralıdır bu oyunun, olmazsa paran, görürsün meydan-ı siyaset kaç karış.

Üzümünü ye, bağını sorma..."

***

Özetle şair diyor ki; kirli para kazananlardan, hayali ithalat ve hayali ihracatçılardan, eroincilerden seçim harcamalarında kullanmak için para alan sadece DYP'li Köksal Toptan değil.

Siyasetin finansmanını halk yapmıyor.

Kirli para sahibi patronlar yapıyor.

Siyasetçi ve parayı kim verirse onun adamı oluyor. Nitekim, DYP'li Köksal Toptan'a o dönemin parasıyla 10 milyar lira bağış gönderen hayali ihracatçı Mehmet Niyazoğlu'nun düğününde ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın da şahitlik yaparken ve eğlenirken fotoğrafları yayınlanıverdi.

İşadamı parti ayırmıyor.

Hepsini destekliyor...

Kim iktidara gelirse onu kullanıyor. İddialar doğruysa Jet Fadıl denilen işadamı da Tansu Çiller'e seçimlerde binsin diye mersedesler vermiş.

Finansman işadamından... Bedava telefonda devletten...

Tek başına sivil toplum örgütü gibi çalışan Nusret Çakıroğlu'nun bulup Ankara'dan gönderdiği bir belgeye göre, Köksal Toptan Milli Eğitim Bakanı iken, o sırada Ulaştırma Bakanı olan Yaşar Topçu'nun emri ile evine telefon bağlatıldı. Köksal Toptan evinde bu devlet telefonunu onyedi ay onyedi gün kullandı, fakat devletin telefon şirketine bir kuruş ödemedi.

***

Beleşe, bedavaya, avantaya...

Alıştırılmış siyasetçi...

Hep aynı tarlanın ürünleri...

Hep aynı tarlanın karpuzları...

Hep aynı tip kirli işadamları, gerçek işadamlarını da bozup ahlaksızlaştırıyorlar. Aynı tip siyaset adamları, gerçekten dürüst olmak için yola çıkan siyasetçileri de bozuyorlar.

Kötüler iyileri kovuyor.

Aynı tip başbakanlar...

Aynı tip başbakan yeğenleri...

Aynı tip başbakan oğulları...

Aynı tip enişteler, papatyalar...

Hilton'da sıkmabaş düğünü yapan başbakan kızları, müslüman-laik farketmez mercimekçi para toplayıcıları, Amerika'dan gelmiş prensler, ellerinde projeyle gelmiş prensler, projesiz gelmiş prensler, projeyle soyanlar, projesiz soyanlar, aynı siyaset tarlasının genel müdürleri, müsteşarları, müşavirleri...

Yeminsiz müşavirleri...

Yeminli mali müşavirleri...

***

Herşey bulaşıcı...

Hayali ihracat...

Hayali ithalat...

Rüşvet, kayırma, devleti hortumlama...

Otuz yıldır sürüyor...

Otuz yıldır önlenemedi. Çünkü; hayali ihracat, hep aynı tip ahlaksız işadamı hep aynı tip ahlaksız politikacı, hep aynı tip ahlaksız gümrük müdürü üçgeni üzerinde yükseldi. Yayıldı, genişledi. Devletten söğüşlenen trilyonlarca vergi iadesi, ahlaksız işadamlarını, ahlaksız gümrük müdürlerini, ahlaksız siyasi partileri besledi.

Ve çürüme bulaştı...

Yeminleri de çürüttü...

Yeminli mali müşavirler içinden de hayali ihracata alet olarak, sistemden yemlenenler de çıkmaya başladı. Çarşamba günü bu köşede yazdığım ve "sadece Köksal Toptan'a, hayalci işadamına, kevgire döndürülmüş gümrüklerde rüşvete alıştırılmış gümrük müdürüne saplanıp kalmayalım. Hayali ihracatın içinde yeminli mali müşavirler de var..." diyen yazıma yoğun tepki, eleştiri geldi. Çok sayıda yeminli mali müşavir, telefonla arayarak, faks çekerek ya da elektronik postayla ulaşarak; "içimizde bir kaç tane çıkmış olabilir, niçin bütün yeminli mali müşavirleri aynı kirliliğin içinde gösteriyorsunuz? Bu tip yazı sizin inandırıcılığınızı zedeliyor..." dediler.

***

Kabul edebilirim...

Benim inandırıcılığım zedelenebilir...

Peki yeminli mali müşavir inandırıcılığı ne olur, ne oluyor? Oysa ben genelleme yapmamıştım. Bütün yeminli mali müşavirler bu kirliliğin içindedir diye yazmamıştım. 1990 yılından sonra gümrüklerdeki yığılmayı önlesin ve gerçek ihracatçıyı desteklesin diye devletin onlara güvenerek denetleme görevi verdiği yeminli mali müşavirlerden bazıları da hayali ihracat çürümüşlüğünden pay almaya başladılar diye tekrar yazıyorum.

Kuşkusuz hepsi değil... Bazıları...

Çünkü yeminli mali müşavir, "evet gümrük beyannamelerindeki bilgilerle değil alım belgeleri ve de faturalar birbirini tutuyor. Bu ihracat hayali değil, gerçektir..." diye imza atmazsa hiçbir hayali ihracatçı devletin tek kuruş vergi iadesini alamazdı.

Öyle değil mi? Pislik yemine de bulaştı...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır