kapat

29.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Limasollu
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Düzelmeyen KİT'i kapatırız
Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp, enerji KİT'leri kadar tarımdaki KİT'lerin de verimliliklerini artırması gerektiğini belirtti. Demiralp, "Programın sağlıklı olarak gidebilmesi için bu kuruluşlara neşter şart" dedi

Ekonomik istikrarın sağlanabilmesi için kamu sektörünün bir dengeye oturması gerektiğini belirten Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp, enerjiden tarıma kadar tüm KİT'lerin kısa vadede ya mali yapılarını düzeltmeleri ya da küçülmeye gitmeleri gerektiğini söyledi. "Başarısız olan KİT'ler ya kapanacak ya satışa çıkarılacak" diyen Demiralp, sorularımızı şöyle yanıtladı.

* KİT'lerin sıkıntısı nerede, nereye neşter atıyorsunuz?

Ekonomik istikrar ve enflasyonla mücadele programı çerçevesinde kamunun bir dengeye oturması lazım. Kamuyu sadece konsolide güç olarak ele almamak gerekir. Bunun yanı sıra KİT'ler, fonlar, kamu bankaları ve mahalli idarelerin de bir bütün olarak ele alınıp bunların bir dengeye kavuşması ve hatta artı bakiye vermesi gerekir. Bu olmalı ki, kamudaki denge belirli bir noktaya gelsin, iç borç gereksinimi azalsın, dış borçlanma da kontrol altına alınsın.

* KİT'lerin açığı ne kadar kamu açığı içerisinde?

İlk altı aylık döneme baktığımızda konsolide bütçe uygulamasında gelirlerin gerçekleşmesi, harcamalardaki tasarrufların disiplinli yapılması, faiz dışı fazlalığın yüksek olması iç ve dış borçta önemli performans elde edilmesi, konsolide bütçe veya mali politikalar üzerinde önemli gelişmeler elde edildiğini göstermektedir. Fakat özellikle KİT'lerde aynı başarıyı elde edemedik. Konsolide bütçede belirli bir noktaya gidiyoruz. Ama ekonomik istikrarı yakalayabilmek için mutlaka KİT'lerdeki dengeyi de tutturmalıyız. Program yaparken genelde bütün KİT'lerin bir denge içerisinde olacağını, büyük bir açıkla karşılaşmayacağımızı öngörüyorduk. Fakat özellikle enerji sektöründe faaliyet gösteren KİT'lerde bir katrilyona yakın, öngörmediğimiz bir açık var.

* Bu açık neden kaynaklandı?

Bunun çeşitli nedenleri var; petrol fiyatlarının yüksek olması, kuruluşların mali sorunlarını birbirine alacaklarını tahsil edememesi veya birikmiş alacaklarını özellikle kamu kurumlarından alamaması. Tedaş'ın Teaş'a borcunu ödeyememesi, Teaş'ın da Botaş'a ödeme yapamaması nedeniyle açık arttı. Yeniden yapılanmaya gidemedikleri için organizasyonların ağır olması, yüksek ağır istihdamla çalışmış olması bir de üstelik geçici işçi mekanizmasını devreye sokması nedeniyle açıklar büyümeye başladı. Özellikle Teaş'ın yap-işlet-devret yoluyla almış olduğu elektrik fiyatlarında ücretlerin ilk yıllarda yüksek olması da maliyetlerini arttıran bir etkendir.

*Yap-işlet-devrette bir fiyat garantisi var değil mi?

Tabii, Hazine garantisi var. Teaş ödeyemediği taktirde Hazine ödeyecektir. Doğalgazda da ham madde temini garantisi var. Eğer Botaş ham doğalgazı temin edemez ve ilgili kuruluş alternatif bir yakıt kullanırsa aradaki maliyet farkını da Hazine ödeyecektir. Bu sene santrallerin alternatif yakıt maliyeti fatura olarak Hazine'nin önüne gelmiştir. Bunun faturası yaklaşık 150 milyon dolardır.

* Dünya Bankası sanırım fiyat garantisine olumlu yaklaşmıyor?

Bir kere hazine olarak biz yanaşmıyoruz. Çünkü bu işten Hazine, devlet zarar görüyor. Dolayısıyla burada önemli olan şey Enerji Kanunu'nun çıkması ve bir serbest piyasa mekanizmasına geçiş. Bundan sonra serbest mekanizma içinde üretim ve herkesin her yere üretimini satması mümkün olabilecektir.

* Enerji dışında tarım KİT'lerini de ele alıyoruz değil mi?

Tarımı şu anda dengede görüyoruz. Ama bizim finansman desteğimizle. Finansman destekleriyle bu sene ayakta kalabilecek, ama bundan sonra Hazine'nin borçlara katkısı sınırlı olur. KİT'ler kendi finansmanlarını kendileri yaratmalılar.

* Bunu nasıl sağlayacaksınız?

Mesela müthiş bir şeker stoku var. 200 dolara ihraç edilen şeker 700 dolara imal ediliyor. Aradaki fark zarar. Bunlar hep Şeker Fabrikaları'na ek maliyet. TMO'nun da belirli bir kontenjan içerisinde alım yapması gerekir. Hem stoklama masraflarından hem de finansman giderlerinden tasarruf etmesi gerekir. Tigem'in, artık arazilerini satması, çiftliklerini satması, küçülmesi, hatta özelleştirmeye kadar gitmesi gerekir. Tekel her ülkede Hazine'ye gelir getirme amacı için kurulmuştur. Bizde ise anda görev zararı nedeniyle Hazine'den katkı almaktadır. Artık amacından uzaklaşmış kurumlar. Bugün Tekel'in 2 katrilyona yakın vergi borcu var. Buna karşılık 1.5 katrilyon genel zararı çıkmıştır. Devletin bu kamburu atması gerekir.

*Yani kamuda Tahkim'e ihtiyaç var herhalde?

Mahsuplaşma olarak düşünün. Çözüm, bunların verimli ve etkin hale gelmesi ve özelleştirilmesidir. Enflasyon varken özellikle tekel konumundaki kurumlar istedikleri ölçüde zam yaparak ayakta kaldı. Ama hiç bir zaman yapısal önlemleri almadılar. Bu programdan sonra KİT'ler ayakta kalabilmek için zam yapamayacaklar. Mutlaka maliyetlerini, girdi fiyatlarını ve verimliliklerini arttırmak zorundalar. Bunu yapamazlarsa ya zarar eden kuruluşlarını kapatacaklar veya özelleşecekler. KİT'ler en kısa zamanda ayakta durabilmek için yeniden yapılanmaya gitmek zorundadır. Yoksa ya özelleştirmeye tabi olacaklar ya da kapatılacaklardır.

Programın en kritik ayı Eylül
*Eylül ayı enflasyonu beklentileri yansıtması açısından hep önemlidir. Bu dönemde böyle mi olacak?

Biz politikamızı değiştirmiyoruz. Tabii Temmuz ve Ağustos oranları çok önem kazanmıştır. Haziran'daki gelişmelere paralel olarak Temmuz ve Ağustosta da aynı enflasyonun çıkmasını bekliyoruz. En önemli unsur Eylül enflasyonu. Eylül kritik bir aydır, o aydaki gelişme bizim yıl sonu hedeflerine ne kadar yaklaşacağımıza belirgin bir gösterge olacaktır. Ben TÜFE'deki hedefe çok yaklaşacağımıza inanıyorum. 3 yılda hedefe ulaşıcağımıza inanıyorum.

* 2001 bütçesinin büyüklüğü ne olacak?

Faiz bütçesi 15 katrilyon civarında olacak. Harcamalarda reel artış olmayacak. Faiz dışı fazlanın da GSMH'nin yüzde 5.7'si civarında olmasını öngörüyoruz. Kamu dengelerini tutturabilmek için bu büyüklükler içerisinde kalacak. Bu da size bir fikir verir. Tabii bir cari açık söz konusu. Böyle bir programın başlangıçta cari açığı arttıracağı, özellikle ithalat üzerinde baskılı olacağı açıktır. 3-4 aylık cari açık 3.5 milyar dolardır, ama bundan sonra Türk ekonomisinin yapısı itibariyle, gerek turizm gelirlerinde gerekse işçi gelirlerinde daha fazla artış olacaktır. Eğer piyasadaki ithalat talebinde büyük bir artış varsa onu ilgili kuruluşlarla görüşüp gerekli çalışmaları yaparız. Ancak cari açık, Milli Gelir'in yüzde 3'ü veya 3.5'i arasında sürdürülebilir açık olarak kalacaktır.

* 2000 bütçesinin en büyük başarısı nedir?

Programdaki en önemli somut gelişme faizlerdeki düşüştür. Üç aylık Hazine Bonosu satışı yüzde 32'nin altına inmiştir. Geçen yılki faiz oranları ortalama yüzde 108 olmuştur. Bu sene 35'lerin altına inmektedir. 35 olsa, 20 milyar dolarlık bir faiz tasarruf eder. Programın sadece faizden getirisi 20 milyar dolardır.

Açık %7 'ye düşecek
* Dış borçta durum nasıl?

Faiz düşüşü sonrası iç borçta sağlanan 20 milyar dolarlık gelişmeye karşı dış borçta da hem faiz hem de vade açısından büyük sonuçlar alındı. Örneğin gelecek hafta gelecek ay bizim 5.3 katrilyonluk bir iç borç ödememiz var. Bu Cumhuriyet tarihinin en yüksek borç ödemesidir. 9 milyar doları biz bir hafta içinde ödeyeceğiz, ama şu anda gayet rahat faizleri arttırmadan borçlanma politikamızı devam ettireceğiz. Şu anda hiç bir sıkıntımız yok. Geçen sene bırakın iç borcu, dış borcu, bulamadığımız için iç borç geri ödemelerini bile iç borç alma yoluyla yapıyorduk. Reel faizler 50'lerin 60'ların üzerindeydi. Program olmasa bunlar çok yukarılara çıkacaktı.

*Yani bütçe disiplini sağlandı mı?

Program, 2000 ekonomisini belirli bir şekilde disipline etmiştir. 2001 yılında iç ve dış faiz ödemeleri 15 katrilyon olacaktır. Bütçe açığı da yüzde 7'lerin altına düşecektir. Tabii bunu yapabilmek için mutlaka bütçenin gelir ve gider kısmını dengelememiz lazımdır. 2001 yılının harcamaları, 2000 yılındaki harcamalara nazaran bir reel artış öngörmeyecektir. Tahvile ön ödeme yok

* Faiz dışı fazladan kaynaklanan tasarrufu başka alana kanalize edecek misiniz?

Tasarrufu başka yerde harcamaya kesinlikle gitmeyeceğiz. Olayın aslında yatan budur. Açığın daraltılması için kullanılmıştır. 3 yıllık bir dönem içerisinde enflasyonu tek rakamlı bir hale getirmek istiyorsak, bütçe disiplinden faydalanmak lazım. İç borcumuzu, dış borcumuzu belirli bir şekilde disiplin altına almamız lazım. Bu seneki harcamalarımızı da baz alarak reel artışa gitmeden, 2001 ve 2002 bütçesini yapacağız.

* Hala piyasada olan yüksek faizli tahvilleri geri çağırmayı düşünüyor musunuz?

Ön ödeme veya erken ödeme denen olayı düşünmüyoruz. Elimizde zaten öyle uzun kağıtlar kalmadı. Biz hiç bir zaman erken ödeme suretiyle böyle bir olaya gitmek istemiyoruz. Çünkü piyasadaki dengeleri bozmak istemiyoruz. İleriye bakarak hareket ediyoruz. Programımızı da ona göre yapıyoruz. Şu anda biz ilk 7 ayda 32 katrilyonun 24 katrilyonluk kısmını ödemişiz stok itibari ile. Ağustos'ta da 5.5 katrilyon ödeyeceğimize göre Ağustos'tan sonra elimize çok az bir miktar kalacak. Yapabileceğimizin büyük kısmını yaptık.

ABDURRAHMAN YILDIRIM


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır