*Böyle bir yazı dizisi hazırlamaya neden ihtiyaç duydunuz?

Okullar tatil olduktan sonra, bazı öğrencilerin evden kaçtığına ilişkin haberler çıktı. Bu evden kaçma dayak yüzündendi. Karnesinde zayıf olan çocuklar, ailelerinden yiyecekleri dayak korkusuyla kaçıyorlardı. Bana gelen şikayetler arasında dayak konuları da vardı. Bu arada bir TV kanalında da eskiden çekilmiş, bir karakolda dayak atma filmini seyrettim. Bu dayağı atanın Beyoğlu'nda görev yapmış bir emniyet mensubu olduğu söyleniyordu. Konuyu merak ettim. Başkomiser Süleyman Ulusoy'u buldum. Kendisiyle konuştum.

* Süleyman Ulusoy nasıl birisi?

Süleyman Ulusoy; saf, temiz ve görevine düşkün bir Anadolu çocuğu. Kendisine verilen görevleri fazlasıyla yapmış ama tenbihatlarda fazla aşırıya kaçmamış bir polis şefi. Aşırıya kaçmamış diyorum, ben o yetkilerle mücehhez (donatılmış) olup da her geleni dövenleri de bilirim. Her zanlıyı falakaya yatırıp, dövenler de vardı. Polislik demek, 'dayak atmak' demek değildir.

* Siz dayağı nasıl karşılıyorsunuz?

Dayağa karşıyım. Ben de babamdan ve ağabeyimden çok dayak yedim. Ama gayet iyi hatırlarım; terketmem için yediğim dayaklardan sonra aynı hareketleri yaptım. Dayak yiyeceğimi bile bile inadına yaptım. Ben bunları objektif olarak bütün gerçekliği ile rahatça tartışılsın diye ortaya attım. Üzerinde görüşelim. Tartışalım. Yoksa gayem ne Hortum Süleyman'ı savunmak ne de dayağı haklı çıkarmaktır.

* Neden tartışılmasını istediniz?

Her tartışmadan sonra gerçeğe biraz daha yaklaşılır. Bizim en büyük yanlışımız bu. Diğer konularda da inanç, ahlak, irtica, laiklik, ilericilik, gericilik, Kemalistlik gibi konularda da özgürce, tartışma olabilseydi şimdi daha iyi daha ileri bir Türkiye'de yaşıyor olurduk.

* Dayağa karşısınız ama "Beyoğlu'nda huzurun sağlanması için dayak kaçınılmazdı" der misiniz?

Ben o konunun mütehassısı değilim. Beyoğlu'ndaki asayiş sorunlarına çözüm arayan birisi de değilim. Ben olayları yansıtmakla yükümlüyüm. Atatürk'ün dediği gibi, "Basın bir milletin sada-yı aksidir."

Tebernüş KİREÇÇİ