kapat

06.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
iku
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


De Klerk'i dinlerken

Bir çok iktidar sahibi, emekli olup bir köşeye çekildikten sonra hatalarıyla, yolsuzluklarıyla, şaibeleriyle hatırlanır.

Bazıları ise, makamı da aşan bir yeni itibarın sahibi olurlar.

"Barış, dostluk, demokrasi" kavramlarıyla özdeşleşir isimleri.

Güney Afrika eski Cumhurbaşkanı F.W De Klerk, ikinci kategoriye giren devlet adamlarından birisi.

Nelson Mandela ile birlikte Güney Afrika'ya barış ve dostluk getiren, hangi ırktan olursa olsun her Güney Afrikalıyı, anayasal yurttaşlık bilincinde buluşturmaya çalışan bir isim De Klerk.

Bu yüzden Nobel ödülü ile de taçlandırıldı.

***

Özdem Sanberk gibi deneyimli ve geniş ufukları algılayabilen bir yöneticiyle TESEV, önemli toplantılara imza atıyor.

Pazartesi günü TESEV'in davetlisi olarak Türkiye'ye gelen De Klerk'i dinleme olmanağı bulduk.

Toplantıya gitmeden önce, Güney Afrika ile Türkiye arasındaki benzer süreçleri öğreneceğimizi sanıyorduk.

Ama tersi oldu.

Türkiye koşullarının, Güney Afrika'dan ne kadar ayrı olduğunu öğrendik.

***

De Klerk, "çok kültürlü ve çok etnik gruplu toplumlar" daki çözüm arayışlarından, ülkedeki değişik kesimleri temsil eden partilerin bir araya gelip asgari müştereklerde buluşmasından sözetti.

Başarıyla sonuçlanmış bir toplumsal barış projesinin altını çizdi.

O konuştukça salondaki dinleyiciler koltuklarında kıpırdanıyor, birbirine bakıyor, akıllarına gelen soruları düşünüyor, bazen de bunu yanlarındaki kişilerin kulaklarına fısıldıyorlardı.

İki ülke arasındaki temel fark şuradaydı:

Güney Afrika'da böyle bir sorunun varlığı kabul edilmiş ve herkesin kendi kimliğini ve kültürünü koruma hakkına sahip olarak "Güney Afrikalılık bilincinde buluşması ve anayasal yurttaş olması" hedeflenmişti.

Türkiye'de ise böyle bir sorunun varlığı kabul edilmiyordu ki çözüm aransın.

Etnik yapı bakımından iki ülkenin koşulları çok benzemiyor olsa da De Klerk gibi tarihi bir kişiliği dinlemek zenginleştirici ve ilham vericiydi doğrusu.

***

Kürsüde konuşan De Klerk'i dinlerken, makam-kişi ilişkilerini bir kez daha düşündüm.

Devletin verdiği bir makam ve o makama gösterilen saygı geçici oluyor.

Çünkü emanetin sahibi halk adına devlet.

Oysa, kendi kendisini yaratmış ve "şahsiyet" e dönüşmüş yazarlar, sanatçılar, bilim adamları, ölümlerinden sonra bile saygıyla anılıyorlar.

Onların ünü geçici değil. Kimseye borçlu değiller bu itibarı.

De Klerk ve Nelson Mandela gibi politikacılarda da bu iki öge birleşiyor.

Kimse onları "unutulmuş başkanlar, bakanlar ve milletvekilleri hurdalığı" na atamıyor.

***

Not: Bir acıyla daha sarsıldık. Sevgili dostum Bülent Tanla'nın kardeşi Yaman'ı çok genç yaşta yitirdik. Ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır