kapat

01.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber Ýndeksi
Yazarlar
Günün Ýçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
iku
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Ýstanbul
Ýþte Ýnsan
Astroloji
Reklam
Sarý Sayfalar
Arþiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGÝ BASIM YAYINCILIK SANAYÝ VE TÝCARET A.Þ.
CENGÝZ ÇANDAR(ccandar@sabah.com.tr )


Geniþ açýlý fotoðraflar...

Türkiye'nin "tarih” ve stratejik hedefi" addedilen Avrupa Birliði'ne tam üyelik süreci konusunda "sýkýntýlý iþaretler" ortada gözüküyor. Cumhurbaþkaný Ahmet Necdet Sezer, besbelli, durumun farkýnda. Arada bir aðzýný açtýðýnda, gözünü "AB perspektifi"nden ayýrmadan konuþuyor. Her seferinde, Türkiye'yi bir "hukuk devleti"ne dönüþtürmek için yapýlmasý gerekenlere dikkati çekiyor.

"Hukuk devleti" ile "Kopenhag kriterleri"ne uyum çabalarý eþ anlamlý. Bunun formülü, dönüp dolaþýp 1982 Anayasasý'na dayanýyor. Nitekim, Sezer de, iþe Anayasa'yý deðiþtirmekle baþlanmasý gerektiðini haklý olarak vurgulayarak, konuya yaklaþýyor. 1982 Anayasasý, bir "askeri rejim dönemi" anayasasý. Bu yüzden, doðuþtan gelen sakatlýklarla malžl. "Genom haritasý"nýn yani "hayatýn kitabýnýn giriþ bölümü"nün ortaya çýkarýldýðý þu günlerin terminolojisiyle konuþulursa, 1982 Anayasasý'nda Türkiye'yi AB üyesi yapamayacak "genler" mevcut. Kansere yol açan genin 23'er kromozomluk hangi sette olduðunun belirlenmesi gibi, Türkiye'nin niçin AB bünyesinde yer alamayacaðýný belirleyen maddelerin ne olduðu da biliniyor. O maddeler deðiþmeden (aslýnda Yargýtay Baþkaný Dr.Sami Selçuk'un defalarca ifade ettiði gibi Anayasa'nýn tümü ortadan kaldýrýlýp yeni bir Anayasa hazýrlanmadan), bu maddelerin gölgesi altýndaki bir dizi kanunun da deðiþtirilmesi saðlanmadan, Türkiye'nin "Kopenhag kriterleri"ne uyabilen bir görüntüye kavuþmasý söz konusu deðil. Yani, doðuþtan spastik bir çocuðu, antremanla sýrýkla atlama þampiyonu yapamazsýnýz.

Peki, Anayasa iþine kim el atacak?
TBMM, bugün yaz rehavetine çekiliyor. Hükümetin yapýsýna ve bunun Meclis'in önceliklerine ve "iç dengeleri"ne bakýldýðýndaa, böylesine devâsa bir görevin nasýl yerine getirilebileceði anlaþýlamýyor. Türkiye'de þimdiden Anayasa'nýn nerelerinin ve nasýl deðiþtirileceði konusunda görüþmelerin baþlamasý ve bu konularýn ele alýnýp tartýþmasýnýn baþlamasý gerekirdi. Öyle bir durum yok.

Gerçi, Türkiye'de en hayat” konularýn dahi "yumurta kapýya gelince" halledilmesi gibi bir siyas” geleneði var ama AB üyeliði bir süreci ifade ettiði için, "süreç" ve "yumurta kapýya gelince.." kendi içinde çeliþik.

Bu arada AB ufuklarý hayl” "bulutlu" görünürken, Türk dýþ politikasýnýn son zamanlarda "doðu boyutu"nda bir hayli hareketlenme seziliyor. Dýþiþleri Bakaný Ýsmail Cem'in Kuala Lumpur'da Ýslam Konferansý Örgütü toplantýsýnda yaptýðý konuþma, konuþma içeriði, ayrýca Dýþiþleri'nin ÝKÖ Genel Sekreterliði'ni elde etmek için gösterdiði gayret dikkat çekici. Ayný þekilde, Dýþiþleri Bakaný Cem, bir süre önce de Orta Asya ülkelerinde pek faal bir profil çizmiþti.

Bütün bunlardan, Türkiye'nin "Avrupa boyutu"nda muhtemel aksaklýklara karþý "alternatif jeopolitik kulvarlarý" açýk tutmak gibi bir niyeti olduðu sonucu çýkarýlabilir mi? Veya, acaba Türk dýþ politikasý, AB süreci üzerinde olumlu etki yapacak kozlarý biriktirmek amacýyla mý, Türk dýþ politikasýnýn "doðu boyutu" üzerinde hareketleniyor.

Bu sorularýn her ikisini de, amaçlarý belirlenmiþ ve stratejisi saptanmýþ, çerçevesi çizilmiþ bir Türk dýþ politikasýnýn varolmasý gerekiyor. Oysa, böyle bir durum yok. O yüzden, Bakan Cem'in dýþ gezileri ve orada burada yaptýðý konuþmalarýn bir "politika çizgisi" gibi mütalaa edilmesi de gerekmiyor. Kaldý ki, bir süre önce Orta Asya'ya yeni açýlým tasarlanýrken "Türkiye, Demirel sonrasý iliþkileri 'kiþiselden kurumsala' geçirecek" diye tanýmlanan Türk cumhuriyetlerindeki büyükelçiler toplantýsýndan çýkan eðilim, "terörizme ve Ýslâm köktendinciliðine karþý iþbirliði" üzerinde odaklaþtý. Bu, Rusya'nýn Türk cumhuriyetlerini kendi yedeðine alma doðrultusunda bir hayli mesafe aldýðý Orta Asya politikasýnda, Türk cumhuriyetlerinin anti-demokratik yönetimlerine destek saðlamaktan öteye bir anlam taþýmýyor. Demirel'in "kiþisel" olarak yaptýðýný "kurumsallaþtýrmak" demek. Yeni bir dýþ politika çizgisini ifade etmiyor.

Bu hal ile, Ýslam Konferansý Örgütü'nde de bir etki yaratabilmenin tabiatýyla imkâný yok.

Herþey, "içeri"ye bakýyor. "Ýçeri"yi toparlayýp düzeltmeden, anlamlý bir dýþ politikaya da sahip olamazsýnýz...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGÝ BASIM YAYINCILIK SANAYÝ VE TÝCARET A.Þ. - Tüm haklarý saklýdýr