kapat

25.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Sulara... Yıkıma... Yangına!

Ayvasını kopardığın zaman bile ayva ağacı ağlıyor. Sulara, yıkıma, yangına savrulup giden bunca değerler karşısında ise toplum taş olmuş, put olmuş, heykel olmuş bekliyor.

Bütün toplum taş kalpli...

Duyarsız, ilgisiz...

ÇEKÜL VAKFI Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Metin Sözen, haykırıyor: "Yarım yüzyıldır, önceliği "Doğal, tarihsel, kültürel" varlığımıza dayalı kimlikli bir "yeni gündemin oluşması" çabası içindeyiz. Bunun; "Ülke-bölge-havza" boyutunda düşünülmesinin kaçınılmazlığı ise ortadadır. Bugüne kadar tartışmaları aşıp böylesi bir yaklaşımı egemen kılmamış olmamız yüzünden, geleceğimizi gölgelemekte, yerine konulmaz değerlerimiz araştırılmadan, öğrenilmeden yitirilmektedir. Özelikle son günlerde, sulara-yıkıma-yangına bıraktığımız değerlerin kurtarılması karşısındaki suskunluğu anlamakta güçlük çekiyoruz. Ulus olarak, ancak "dönülmez noktaya" gelince kaygılarımızın büyümesi geleneğimizin artık değiştirilmesini istiyoruz...."

Baraj yap, su biriksin...

Altında kültür kalsın.

Yol yap, bina yık.

Altında tarih kalsın...

Yangın çıkar, orman kül olsun....Ve sen Başbakan'ından Bakanı'na, yüksek bürokratından 65 milyon insanına kadar doğal, tarihsel, kültürler değerlerinin sulara-yıkıma-yangına savrulup gitmesini seyret.

Taş ol, otur...

Öyle bekle...

İşte Sanat Tarihi profesörü Metin Sözen uyarıyor: Son noktaya gelmeden silkinelim, dirilelim, uyanalım. Bodurum gibi, Akdeniz'in en değerli köşelerinden, ülke turizminin servet, zenginlik, verim üreten bölgelerinden Bodrum ormanları yakıldı.

Yanmadı, yakıldı...

Afedersiniz alığın biri yanan sigara izmariti attı, 400 hektar orman 17 saat içinde küloluverdi. Bu 400 hektar ormanın yeniden yetiştirilmesi için 1 milyar saat beklemek gerekiyor. 1 milyar saat bekleyip, bakarak yetiştirdiğin orman 17 saat içinde yok oldu.

Bir kaç kokmuş çaba!

Bir iki sönük demeç!

Üç beş altı boş öneri!

Hepsi bu kadar...

Üç gün içinde unutuldu Bodur ormanlarının cayır cayır yanması. Toplum taş oldu, kös oturuyor.

Ne bir tartışma...

Ne bir sorgulama...

Ne bir dikkat çekme...

Ne bir proje düşünme...

Ne bir soruna kökten eğilme...

Ortada bir şey yok.

Ülkemizde'deki orman yangınlarının yüzde 98.5'i insan dikkatsizliğinden, kasıttan, ihmalden, boşvermişlikten olmaktadır. Sadece yüzde 1.5'uğu bizim elimizde olmayan yıldırım gibi doğal affetle yanmaktadır. Ve ormanlarımız içinde yaşayan 7.5 milyon köylü "ormanla birlikte onu geliştererek, ondan zenginlik üreterek yaşamayı" öğrenememiştir. Orman köylüsü içinde yaşadığı ormanın düşmanı olmuş. Orman sahibi devlet, ormanı köylünün refahına hizmet edebilecek bir ekonomik, sosyolojik, kültürel düzene oturtamamış.

50 yıldır yanıyor ormanlar.

Yanmıyor, yakılıyor...

1937 yılında Türkiye'nin yüzde 36'sı ormanla örtülüyken bugün bu oran yüzde 11 düzeyine gerilemiş. Uzmanlar açıkça; "Bugünkü orman rejimimizle hangi önemleri alırsanız alın, bir kaç yıl sonra en fazla 2010 yılında ormanlar tamamen bitecektir" diye uyarıyor. Dünyanın en güçlü orman itfaiyesini kursak bile bu kaderin değişmeyeceğini söylüyorlar.

Ormanlarımız yorgun düşmüş.

Ormanlarımız pörsümüş.

Servet üretemiyorlar.

Bütün ormanların bir yıllık geliri Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü'nde çalışan 23 bin kişinin ücretini karşılamaya bile yetmiyor.

Ne yapmalı?

Toplumda bu soruyu sorup, cevap getirenler var: Çare ormanları özelleştirmek, işletme hakkını 7.5 milyon orman köylüsünün de ortak olacağı şirketlere devretmek. Böylece orman köylülünün malı olunca, ormana bakacak, koruyacak, yakmayacak, yakanı da doğduğuna pişman edecek.

Bu öneri tartışılmıyor.

Ormanlar devlette kalsın diyenler de çözümün ne olacağını sorgulamaya açmıyorlar.

Toplum taşlaşmış!

Sulara, yıkıma, yangına...

Kafalar çimento!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır