'Doğru' açıklıktadır

Mesut Yılmaz duruyor duruyor, anlamlı ve derin sözler sarfediyor.

Önceki günkü parti grup toplantısında, basında fazla yankı bulmayan sözleri özetle şöyleydi:

"İçimizde AB'ye karşı çıkanlar var... Kopenhag kriterlerini duyduklarında tüyleri diken diken olanlar var... Hatta aynı yönde bazı uluslararası güçlerin bulunması da hayli dikkat çekici ve dramatiktir..."

Açık konuşalım:

Demek ki, AB'ye girmemizi istemeyenler var.

Yani, pozitif bilime karşı olanlar var, içimizde...

Öte yandan, idamın cezasının kaldırılması konusunda, Ecevit'in, Sezer'in ve Genelkurmay Başkanlığı'nın görüşleri de net:

"Kaldırılmalıdır!"

Ayrıca, AB'ye uyum çalışmaları konusunda, sivil otorite ile askeri otorite görüş birliğinde oldukları halde...

MGK genel sekreteryası adıyla vücut bulan "güç"ün mütereddit olduğu da gözlenen gelişmelerden biri...

Hepsini alt alta toplayalım:

Bir yol ayrımında görünüyoruz.

İlerici-gerici saflaşması var.

Bence bu meseleyi açıkça tartışmak zorundayız. Kapalı kapılar ardında değil...

Kapıların kapalı olması, gericilerin işine gelir...

Alkol
Alkollü araç kullananın aracı elinden alınacakmış... Yaşasın, trafik hayli rahatlayacak demek ki!

Kısmet
Çin'de uçağı yıldırım çarptı, 42 ölü... Boşuna dememişler, kısmetsiz hacıyı deve üstünde yılan sokarmış...Kararlı

Mustafa Denizli, "Kupayı alacağımızdan eminim" demiş... Yine de sorayım: Emin misin, son kararın mı?..

Kadir Has
Paranla rezil olmak diye bir laf vardır ya tam o hesap...

Eğitime milyarlar bağışlayan Kadir Has'a, üniversite kurması için, Selimpaşa'da 49 yıllığına bir arazi kiraladılar.

Sonra aniden vazgeçtiler.

Has'ın yatırımları yarım kaldı. Üniversitenin yarısı var yarısı yok...

Mülkiyetini devretmeksizin bir arazinin üniversiteye tahsis edilmesinde korkulacak ne var, anlamak mümkün değil...

Zavallı Kadir Has parasıyla rezil oluyor.

Selimpaşa'da belli ki birkaç yamyam belediyenin aklını çeliyor.

Hem Selimpaşa'ya hem gençliğe yazık oluyor.

Gebze'de SOS
Gebze'den gelen haberler iyi değil...

İstanbul ile İzmit arasına sıkışmış bu ilçeye, son zamanlarda kanun kaçaklarının ve çetecilerin çöreklenmeye başladıkları belirtiliyor.

Transit yolları ile hem kaçışa elverişli hem de İstanbul'a yakın...

İstanbul'da iş bitir, Gebze'de saklan parolasından söz ediliyor.

400 bin nüfuslu Gebze halkı rahatsız... Asayişi 300 polis koruyor.

Aileler akşam gezilerine çıkmaya, vatandaş yatsıya gitmeye korkmaya başlamış...

Emniyet genel müdürü Turan Genç, Gebze'deki gelişmeleri izliyor mu?..

Mutluluk Panelleri
Gülderen Koşar, eski meslektaşlarımızdan...

Şimdi halkla ilişkiler yapıyor.

Dün sabah telefonla görüştük.

Prozac isimli "mutluluk hapı"nın doğru kullanılması yönünde halkı aydınlatmak istediklerini söyledi.

Prozac, Amerika'yı kasıp kavurmuş bir ilaç... Hakkında Prozac Toplumu diye kitaplar yazıldı.

Koşar, "Yanlış anlaşılmaktan korkuyoruz" diye dert yandı.

Medya ve kamuoyunun, "viagra" isimli hapa nasıl yaklaştığı malumdu. Ciddi meselelerin kuru metodlarla anlatıldığında hiç ilgi çekmediği de biliniyordu.

Meslektaşıma "Hapı boşverin" dedim...

"Bir mutluluk paneli hazırlayın... Millet mutluluğa hasret!"

Gülderen mutlu oldu.

Sanırım çok yakında ilginç bir mutluluk paneli geliyor.

Sahi, bedbin ve bıkkın insanların, büyük büyük laflar ettiği mutsuzluk panellerinden hepimize fenalık gelmedi mi?

Aslında Prozac bahane...

Pilot konular seçilip sürekli mutluluk panelleri düzenlense ne iyi olurdu...

Neden hep ihtiyaç duymadığımız konularda paneller düzenleniyor da, birileri "uzman sınıfına" girmeye çalışıyor.

Ama mutluluk panellerinin anahtarı şurada:

Bu panellere, hayatı kaymış, usanmış, kötümser, suratı asık, anlaşılmazlığı maharet sanan konuşmacılar sokulmayacak...

Mutluluğu anlatanların, kendilerinin mutlu olması gerekiyor...

Yüzü gülmeyenler en güzel şeyleri anlatsalar da ilgi çekmiyor...