kapat

07.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )


Kurtarın, yanıyoruz!

Yazıklar olsun. Baktıkça içimiz cayır cayır yanıyor ve en güzel ormanlarımızdan çıkan alevlere karşı elimizden bir şey gelmiyor.

1999 yılı boyunca yangına kurban giden orman alanı 5800 hektar, 5 Nisan günü, tek bir gün içinde yanan alan 3500 hektar.. Dün konuştuğum Orman Bakanı Nami Çağan "63 yıldır istatistik tutuluyor, 63 yıldır bir gündeki en yüksek rakam. Geçen yıl içinde yananın üçte ikisi bir günde yandı" diyor.

Peki nasıl, nasıl oluyor da bugüne kadar görülmemiş şekilde tek bir gün içinde 83 ayrı yangın çıkıyor? Bakanın bu soruya cevabı şöyle; "Bazı bölgelerde, örneğin Çanakkale.. Saatte 100 km. hızla esen rüzgar enerji hatlarını koparmış. Bu rüzgârda uçak olsa bile uçuş izni yok. Bursa'da ihmal ve dikkatsizlik. Araçlardan dökülen akaryakıt ateş almış. Karadeniz'de fındık bahçelerini temizlemek için yakılan ateş sıçramış. Zeytinlikler'de de öyle. Ama sabotaj ihtimali de yüksek. Soruşturmalar başladı."

Sadece 4 uçak
"Uçak olsa bile" deniyor ama uçak yok zaten. Orman Bakanlığı'nın kullanabildiği 4 yangın söndürme uçağı var elinde. Hava müsait olsa bile 83 yangına nasıl yetişecek? Bakan "En rasyoneli helikopter kiralamak, ona da her yıl Haziran ayında başlıyoruz" diyor. Bu rasyonel çözümün de pek rasyonel olmadığı 5 Nisan'da görüldü. Yapılacak tek şey diğer doğal afetlere de çözüm getirmek üzere kurulacak acil bir "AFET MASASI".. Hükümetin her şeyi bir yana bırakıp bu ciddi konulara eğilmesinin zamanı geldi, bakın geçiyor bile. Yangınlar birkaç gün devam etse Türkiye ormansız kalacak. Maliye Bakanlığı yangın mücadelesi için yeni bütçe vermeye ancak kısa bir süre önce ikna edilebilmiş.

İstanbul yanıyor. Balıkesir, Bursa yanıyor. Manisa yanıyor. Çanakkale, Şile, Kocaeli yanıyor.

O ağaçları tek tek dikip, yıllarca emek vererek büyütüyoruz. Kurtarın ormanlarımızı!

Tansu Çiller neden çok bozuldu?
Meclis'teki oylama boyunca Çiller oldukça rahat görünüyor, arada bir eliyle ağzını kapatarak yanındakilerle fikir alışverişinde bulunuyordu. İlk iki madde geçince daha da rahatladı. Demirel'in daha 5 yıl için tekrar Cumhurbaşkanlığını sağlayacak 101. maddenin kabul edilmediğini gördüğü anda ise yüzü allak bullak oldu. Aynı anda koalisyon ortağı partilerin liderleri de benzer yüz ifadesi içindeydiler ama onlarınki anlaşılabilirdi. Hükümetin ısrarla istediği değişiklik meclisten çıkmamıştı ve bu sonuç ister istemez onların da prestijini Cumhurbaşkanı'nınki kadar etkileyecekti.

Oysa Çarşamba sabahı Meclis'e girmeden önce, dışarda yaptığı konuşmada "Yanlış anlaşılmasın, biz hükümete girmek istiyoruz demek değil ama bu hükümet istikrar anlamına gelmiyor, yeni bir hükümet de çıkabilir, ne olacak ki?" gibi sözler sarf eden Çiller için durum o kadar sürpriz olmamalıydı, peki neydi bu surat asmanın, hemen kaçmanın nedeni?

Çiller de diğer üç lider kadar biliyor ki bu sonuç 21. yüzyıl parlamentolarının artık antidemokratik, partisini diktatör gibi yöneten liderlere razı olmadığını gösteriyor.

Bunun dışında diğer liderlerden farklı bir korkusu daha var; Ya Demirel siyasete döner ve DYP'nin zaten pamuk ipliğine bağlı olan düzenini bozarsa?

Bu endişelerinde haklı. Sıra yavaş yavaş, istenmediği halde zorla, antidemokratik sistemlerle, seçimlerle başta kalan zayıf liderlere gelecek. Yakın bir gelecekte büyük ihtimalle bu yönde önemli değişiklikler olacak.

Mevcut siyasi liderlerden biri, mevcut siyasi tablodan dolayı Çankaya'ya çıksa bile Çiller'in ve diğer bazı liderlerin bu yöndeki korkusu geçmeyecektir.

Ve tabii ki Demirel'in de, bu olayda yıpranmasına rağmen kendini bir kez daha toparlayıp DYP'yi "yeniden düzenlemesi" mümkündür. Çiller başka konularda yanılsa bile bu gerçekleri görmekte yanılmıyor.

Şaban Balyemez'in sorunu başka
Çarşamba günü malumunuz TV'lerin karşısında esir kaldık ya, oturmuş söylene söylene oylamaları izliyorum. O sırada, telefon çaldı, arayan 68 yaşında Malatyalı bir okurumuz; Şaban Balyemez. Baktım o da söyleniyor. Kendikendine söyleneceğine dinleyecek birini aramış anlaşılan, beni seçmiş. Ben "demokrasi, baskı, kapalı oylama, özgür irade" falan derken onun şikayeti çok daha farklı konuları kapsıyordu.

Üsküdar'da Malatya Gıda Pazarı'nın sahibi olan Şaban Bey sinirli ve sabırsız bir sesle şunları söyledi; "Bu milletvekilleri yerine kameralar bizi çeksin de Türkiye'nin neye ihtiyacı var söyleyelim. Şu saat olmuş (saat 14.00) esnaf olarak 3 bin TL.'lik satış yapmamışız. Vatandaş ekmek parasını bulamıyor, çekler, senetler ödenmiyor. Bizi çeksinler de nasıl ezildiğimizi anlatalım onlara. 50-60 milyona çalışan vatandaş nasıl geçinebilir soralım. Biz ne derdindeyiz, onlar ne derdinde?"

Onu sakinleştirmek için epey dil döktüm ama pek başaramadım galiba. Telefonu kapatırken hâlâ "Biz çarıkla büyüyen insanlarız. Atatürk'ün talebesiyiz. Sıkıntı çekmekten bıktık artık" diyordu.

Umarım Meclis yapay gündemlerden kurtulup Şaban Balyemez'in sorunlarını çözer artık!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır