kapat

07.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Bu kanlı ayıbı silemeyiz!..

atv'de izlediğim sahne gözümün önünden gitmiyor.. Kan revan içinde biri yerde hareketsiz yatıyor. Muhtemelen ölü.. Çünkü üzerinde siyah giysili bir arkadaşı var, suni teneffüs yaptırmaya, hayat öpücüğü ile yaşama döndürmeye çalışıyor..

Ve bir hayvan.. Bu aşşağılık yaratığa kim insan derse aklına şaşarım, bir hayvan, can kurtarmaya çalışan bu siyahlı adamın sırtına, koca bir kalasla öldürücü darbeler indiriyor. Siyahlı dehşet içinde.. "Don't hit me, don't hit me - Vurma bana, vurma bana!" çığlıkları atıyor.. Onun kavga edecek hali yok.. O bir insanı, kahpece bıçaklanan bir insanı hayata döndürmeye çalışıyor.. Gözü dönmüş hayvan işte ona saldırıyor..

Bu sahneyi dünya unutmayacak.. Bu sahne Türkiye'nin ayıpları arasına yazılacak..

Böyle şey, Çanakkale savaşında olmadı.. Karşılıklı binlerce ölü veren düşmanlar, birbirlerinin yaralılarına azami saygı ve itinayı gösterdiler.. Gelibolu bu efsanelerle dolu..

Ve Taksim'in hayvanı, bu vatan haini alçak, işte bu "Türk"e, bu "Türkiye"ye gölge düşürdüğünü, leke sürdüğünü aklına getirmeden vuruyor, vuruyor, vuruyor!..

Kimse "Efendim İngiliz Holiganlar" diye özür aramaya çalışmasın.. İngiliz Holiganının canı cehenneme.. Bana ne?..

Ben kendi ülkemi, kendi insanımı düşünüyorum..

Biz bu lekeyi nasıl temizleriz.

Sorumluluğumuzu bilirsek, ayıbımızın farkına varabilirsek, gelecekte katmerlenmesini önleyebiliriz belki..

Bunun için de, liderlere ihtiyacımız var..

İngiliz serseriler spor alanlarını kana ve ölüme boyadıklarında televizyonlara çıkıp "Bu ülkenin başbakanı olduğum için utanıyorum" diyebilen Margaret Thatcher gibi liderlere..

***

Bu polisin ayıbıdır..

İngiliz holiganlar gittikleri her ülkede olay çıkarırlar. Bu yüzden gittikleri her ülkede polis onları, ülkeye ayak bastıkları ilk noktadan itibaren ayrıldıkları ana kadar yakından izler.

Taksim gibi İstanbul'un kalbi, normal olarak polis kaynayan bir alanda ortaya çıkan kavgada polisin nasıl aciz kaldığını ekranlarda izledik.. Aciz, deneyimsiz, şaşkın.. Holiganlar konusunda özel olarak uyarılmadığı, önlem almadığı öyle belli ki..

***

Bu medyanın ayıbıdır..

Daha dün, Mallorca'da, Kral Meydanında, Galatasaraylı taraftarların müthiş şovlarını İspanyolların nasıl sükunet içinde, nasıl olaya vermeden izlediklerini anlatmış "İşte spor bu.. İşte turizm bu.. Bu millet ikisinin de farkında" demiş ve eklemiştik.. "Ayni şeyleri bize deplasmana gelenler Taksim meydanında yapsa, neler olurdu, düşünebiliyor musunuz?.."

İşte oldu..

Bile bile lades!..

Ve benim tiraj, reyting yalakası medyam bu çirkinlikte baş teşvikçi olarak görev yaptı.

Daha dün, o gün sahada bile olmayan Galatasaray için tam 25 dakika susmadan ve ara vermeden "Galatasaray'ın anasını s.ktik" diye tezahürat yapanları, Selçuk Yula gibi bir milli futbolcu "Sahanın yıldızı taraftar" diye selamlamamış mıydı?..

Beş yaşında çocukların, on beş yaşında kızların yanında, ağızlarından salyalar akarak cinsel eylemler bağıranları medyam alkışlar, polisim hiçbirşey yokmuş gibi izlerse, bu işin sonu nereye varır, düşünen olmadı..

Yıllardır, aylardır "Kan geliyor, kan" diye uyardık..

İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'a açık mektuplar yazdık.. Vali ve Emniyet Müdürlerini göreve çağıran genelgeler yayınlamasını istedik.

Tantan "Görmem, duymam, söylemem"i oynadı.. Valiler, Emniyet Müdürleri polisin önünde Türk Ceza Yasasının ihlal edilmesine seyirci kaldılar..

Yılan medyamın koynunda, polisin ihtimamı ile büyüdükçe büyüdü, azdıkça azdı ve sonunda işte geldi, hem de Turizm sezonunun başında Türkiye'yi soktu!..

İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, daha dün sabah Hürriyet'te Turgay Şeren'in yazdığı yazıyı okursa, geceki olaylardan niçin sorumlu olduğunu bir kez daha anlar..

***

Bu klüplerin ayıbıdır..

Bu gözü dönmüş küfür ve saldırı çetelerini klüplerin yöneticileri parayla, biletle beslemediler mi?.. Kendi menfaatlerine kullanmak için yarattıkları Frankenştayn canavarının neler yaptığını şimdi kına yakarak izlesinler.

***

Biz bu ayıbı zor sileriz..

Tiraj, reyting medyası ve sorumsuz, bilinçsiz polisle şimdi daha büyük bir ayıba koşuyoruz..

Taksim'deki iki ölü, sadece bir uyarı..

10 gün sonraki Beşiktaş - Galatasaray maçında İnönü'de kan gövdeyi götürecek..

3. İnönü savaşının tohumlarını medya ekmeye başladı bile.. O güne kadar, ortalığı daha da kızıştıracak ve Taksim hayvanlarını misliyle sokağa salacaklar..

Allah yardımcımız olsun..

Çünkü sorumlu durumda olanların umurlarında değil!..

Ev sahibi Serdar Bilgili.. Konuk Faruk Süren.. Siz el ele verebilirseniz, belki herşey için çok geç olmayabilir!..

SEVDİĞİM LAFLAR
Güzel olmayan bir kadın

hayatın sadece yarısını

tanıyor demektir.

Mme de Selgne (Teşekkürler Alper)

TEBESSÜM
Anne: dikkatli ol oğlum, ev kazalarının çoğu mutfakta olur.

Çocuk: Biliyorum anne, üstelik

ben onları yemek zorundayım.

Mahruki'nin önlenemeyen düşüşü!..

Nasuh Mahruki önlenemeyen bir hızla düşüyor.. Bu düşüşün baş mimarı da kendisi..

Olaylar karşısındaki beklenmedik derecede sert tepkileri kendi imajını fena halde yıpratıyor.

Türkiye Nasuh'u Everest'e tırmanan Türk olarak tanımış, genç adamın birinci sınıf bir sporcu olduğunu hissetmişti.

Ardından sessiz sedasız ortaya çıkıp kısa zamanda dünya çapında bir kurtarma ekibine dönüşen Akut, Mahruki'yi bu ülkenin en sevilen, en güvenilen insanlarından biri haline getirdi.

Ve düşüş işte o zaman başladı.

Televizyonları yakından izleyenler Mahruki'nin şova ve pohpohlanmaya pek meraklı olduğu hissinin rahatsızlığını duymaya başladılar.

Ardından Ağrı Dağı faciası yaşandı. Her başarıda en öne çıkmayı başaran Mahruki, İskender Iğdır'ın ölümünde birden arka planda kayboldu.

Everest'e tırmanan bir dağcı olarak ekibin en deneyimlisi, doğal kaptanı iken "Benim sorumluluğum yok" diyebildi.

Olayla ilgili Fatih Altaylı'nın yönelttiği sorulara, sportif ve bilimsel yanıtlar vermesi beklenirken, beklenmedik şekilde saldırdı. Fatih için "Birinci sınıf gazetenin üçüncü sınıf yazarı" dedi.

Medya tarafından devamlı övülmeye alışmış, şımarmıştı.

Geçen hafta Akut olayı patlak verdi.. Akut'un kurucularından ve en saygın üyelerinden üçü istifa etti. Eski başkan istifadan son dakikada vazgeçip savaşı içerde sürdürmeye karar verdi.

İstifa gerekçeleri belliydi.. Akut giderek Nasuh Mahruki'nin kişisel şovlarının yeri haline geliyordu.

Mahruki onlara da yanıt verdi:

"İt ürür, kervan yürür.."

Kendisine sorular soran gazeteciye söven Mahruki, şimdi, sırf kendisini eleştirdikleri için, yakın çalışma arkadaşlarına "İt" diyor, dahası "Ben konuşmaya başlarsam, her biri için bir saat anlatırım" diye aba altından sopa tehdidi yapıyordu..

Neydi bir saat anlatılacak olanlar?.. İstifa edenler Akut'un paralarını ve malzemelerini mi çalmışlardı?. Dernek içinde seksüel arzularını mı tatmin etmişlerdi?.. Hırsız, sapık mıydı bunlar.. Ne demekti "Herbiri hakkında bir saat konuşmak.."

Söyleyecek bir şeyi varsa, söylemeli, ya da susmalıydı.

Mahruki bir kez daha kamuoyunu tatmin edecek açıklamalar yerine, hakareti, tehdidi ve kara çalmayı tercih etti.

Acaba verecek yanıtı olmadığı için mi, kızıp köpürüyor ve ağzına geleni söylüyordu?.

Bunlar sporcuyu geçin, insanlığa yakışmayan şeylerdi. Nasuh Mahruki, kendi yarattığı imajı kendi elleri ile kısa zamanda yıkmayı başarmıştı!..

Çıktığı zirveden en hızla inen "Dağcı" oydu!..

Aslan Amca!..

Aslan Amcanın ölüm yıldönümünde Tuğrul Türkeş'i dinledim televizyonda..

Bir açıklama yaptı..

"Babamın son zamanlarında Nazım Hikmet'ten şiirler okumasını yanlış yorumladılar, 'Türkeş değişti' dediler. Oysa babam Nazım'ın şairliği ile düşüncelerini hep ayırmıştı" dedi..

Doğruydu..

Aslan Amca, Türkçülüğünün en hızlı günlerinde de bir Nazım hayranıydı, şiiirlerini ezber bilirdi. Ama düşüncelerine hep karşı olmuştu.

Tuğrul "Babam hiç değişmedi. Ötekiler değişti, onun çizgisine geldiler" dedi.

Pek değil.. Gerçi Bülent Ecevit ve partisi Türkeş çizgisine fevkalade yaklaşmıştı gerçekten ama, Aslan Amca da, çok yumuşamış, çok hoşgörülü olmuştu. Babamla yollarının ayrılmalarına sebeb olan "Silahlı ve eylemci Ülkücüler" konusunda ne kadar yanıldığını görmüş, teşkilatı demokratik bir örgüte dönüştürmek için müthiş bir iç savaş vermeye başlamıştı. Yaşasaydı, MHP belki de tek başına iktidara gelecek oyu alacaktı.

Alpaslan Türkeş adının cerbezesi ile Devlet Bahçeli'nin seçim anına kadar farkına bile varılmayan kimlik farkı, sandığa yansıdı tabii..

Ana seçimden sonra, özellikle hükumete girdiği andan itibaren Devlet Bahçeli itibarını hızla yükseltti. Hatta öteki liderler, hızla puan kaybederken, itibarını arttıran tek lider o oldu. Bugün en azılı MHP düşmanları bile "En saygın lider" dendiğinde Bahçeli'yi gösteriyorlar.

Bahçeli, sabırlı, soğukkanlı, "Ben" demeyen "Ben" diye birşey istemeyen, ülkesinin menfaatlerini kendisinin ve partisinin önüne koyan bir lider portresi çiziyor. Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde, hükumetin getirdiği teklife sonuna kadar sahip çıkan, ama oylamada Anayasayı delecek teklifleri şiddetle reddederek, devlet ve ulus kadar hukuka da saygısını kanıtlayan ve bu krizi artı puanla geçen tek lider Bahçeli oldu.

Sevgili Tuğrul'un tabelasından başka hiçbirşeyi olmayan ve olamayacak partisini kapayıp, MHP'ye katılması gerektiğini düşünüyorum. Mücadelesini parti içinde de yapabilir.

Babasının düşüncelerini aynen taşıdığını söyledi. O zaman yeri, babasının partisi..

Tuğrul, uzatma.. Yuvana dön!.

Müdür kim!..

Sevgili Şansal, Show TV'de müdür yardımcılığına indirilmiş.. Yeni müdür kim diye merak ettim..

Ekrandaydı Şansal ve kendi ekibinden sunucusu, patronunu şöyle takdim etti:

"Show TV, Spor Genel Müdür Yardımcısı.."

Peki sporun genel müdürü kim o zaman?..

Türkçeyi televizyonlar doğru konuşmazsa varın ötesini hesaplayın..

Show'un bir genel müdürü var. Bu genel müdürün de yardımcıları.. Şansal bunlar içinde spordan sorumlu olanı..

Yani Şansal, sporun değil, Show TV'nin Genel Müdür Yardımcısı..

Ünvanı da..

Dikkat buyurun..

Show TV Genel Müdür Spor Yardımcısı!..

Mesele cümleyi doğru kurmak değil, cümle içindeki sözcükleri doğru anlam verecek şekilde sıralamak.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır