kapat

07.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )


İstikrar sınavı

Demirel'in dünkü tavrı, yaşadığımız gerilimin sorumluluğundan onu azat ettirecek kadar hoştu.

Almanya Cumhurbaşkanı Johannes Rau ile yaptıkları basın toplantısında Demirel, meclis kararını örnek bir olgunlukla karşıladı:

"İstikrar, kuralların işlemesiyle olur. İşte kurallar da işlemektedir.."

Demirel, istikrarsızlık şüphelerine doğru yerde, doğru zamanda, doğru şeyler söyleyerek cevap vermiş oldu.

Esprilerle süslediği cevabını güler yüzle destekleyen ifadesi ve bu tabloya Almanya Cumhurbaşkanı'nın tanıklık etmesi, dışa dönük etkileyici bir mesajdı:

"Şöyle yorumlanır, böyle yorumlanır ama netice itibariyle demokratik bir olaydır. Avrupa'daki dostlarımız rahatsız olmasın. Türkiye hem demokrasiyi mükemmelleştirecek, hem de kalkınmasını yürütecektir."

Demirel, 5+5 ısrarından kaynaklanan borcunu ödemeye hemen başladı. Bu duyarlılığı kendine de ülkeye de yararlı olacaktır.

Meclisi baskı altına almak uğruna istikrarın Demirel'le özdeş bir görüntüye sokulması, dış ekonomik çevrelerde "Demirel'den sonra tufan" yargısı uyandırmıştı.

Türkiye ile iş yapmaya hazırlanan birçok uluslararası şirketin dün "Ne olacak?" sorusuna cevap aramaya başladıklar bildiriliyor.

Aynı duyarlılığı, inandırıcı söz ve eylemlerle hükümetin de desteklemesi lâzım.

Koalisyon liderleri "devam" kararı alıp ilân ettiler ama güven duygusunun zedelenmediğini söylemek kimseyi ikna etmeyecektir.

Şu aşamada işe yarayacak çare, iktidar ortaklarının bir Cumhurbaşkanı adayı belirlemeleri ve üç partinin oylarını bu aday üstünde birleştirmeyi sağlamalarıdır.

Zaten bu yönde bir kararı da mevcuttur.

Koalisyonu yaratan uzlaşma sebepleri bu mesele için de fazlasıyla geçerlidir.

Kan lekesi..

Galatasaray'ın zaferini beklerken saha dışında üç-beş serseri yüzünden millet ve ülke olarak hezimete uğradık!

Türkiye, iki korkunç cinayetin suçlusu olarak dünya basınının manşetine çıktı.

İki Leeds taraftarının bıçaklanarak öldürülmesini Türk halkına mal etmenin insafla ilgisi olamaz. Hele İngiliz holiganların dünyaya yaka silktiren kanlı sicili ortada iken.

Ama hiçbir kışkırtma ve saldırganlık da, iki insanın bıçakla öldürülmesini mazur gösteremez. İşte bu noktada kendimizi yargılamak zorundayız.

Dünyada önleyici zabıta diye bir kavram var. Holiganlar sicilli.. Türk polisi bu listeyi isteyip ciddi bir kontrol yapsa idi o iki İngiliz, havaalanında enterne edilip ilk uçakla geri gönderilecekti..

Beyoğlu, polisin en yoğun olduğu bölge.. Polis İngiliz taraftarların toplu olarak gittikleri barlar etrafında önlem alsaydı yine Türkiye lekelenmeyecekti.

Biz de kendi serserilerimize karşı tedbir almakta daha fazla gecikmemeliyiz.

Bıçaklı, satırlı haydutlar fişlenip sahalara sokulmamalı, misafir takımlara "Cehenneme hoşgeldiniz" pankartlarıyla yapılan karşılamalara da izin verilmemelidir.

Ama şu anda en önemli öncelik, Türkiye'yi lekeleyen katillerin en kısa zamanda yakalanmasıdır!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır