kapat

01.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


Köyceğiz'in oğlakları

Sabahları Köyceğiz gölü, öylesine kırışıksız, mavimsi bir aynalaşmaya dönüşüyor ki, kendine özgü ıssızlığı içinde, sonsuzu kucaklayan bir uzay gölüymüş gibi görünüyor insana...

Ya Köyceğiz'in şalvarlı, güleç yüzlü, sevecen, şişmanca köylü kadınları... Ne olduğundan fazla görünme efelenmesi var onlarda; ne de yarım aydın kompleksinin, yersiz bilgiçlik taslama zorlanması...

Üstelik öylesine dengeleri düzgün bir ortamdalar ki, Süleyman Bey'in durumu da umurlarında değil, koalisyonun bozulup bozulmayacağı da...

Keçilerin, koyunların tam yavrulama mevsimi... Büyük bir serada gencecik kızlarıyla birlikte çiçekçilik yapan, aşina bir köylü ailesinin arka tarafında; keçileri olan bir başka köylü ailesiyle tanıştık...

Ah bir görseydiniz 10 günlük oğlakları... İncecik ayakları üstünde, kalkık kuyruklarıyla, zıplaya hoplaya yanınıza sokuluyor, bir güzel okşatıyorlardı kendilerini. Kimisinin sadece alnı beyazdı, kendisi ise simsiyah... Kimisi çukulata renginde, kimisi bej ve sadece ayak bilekleri beyaz.. Arada bir, kendilerine göre bir hayli kocaman olan anne keçinin karnı altına girip süt emmeye kalkıyorlardı. Anne keçi, sağa sola dönüp fazla yüz vermiyordu, bir türlü doymak bilmeyen ufacık piçlerine...

Keçilerin sahibi olan, güleç köylü kadını:

- Oturunca kucağıma, sırtıma falan da çıkıyor bunlar, diyordu.

Bir gün önce doğmuş miniminicik bir oğlağı getirdi kucağında bize... Miniminicikti oğlak ve yere bırakınca da, titreye mitreye ayakları üstünde pekala durabiliyordu.

Köyceğiz'i çevreleyen eski volkanik dağların tepesindeki birkaç avuçluk serpinti beyaz kar görüntüleri de, ısınmaya başlayan havalarla kaybolup gitmişti...

7 Km.lik İztuzu plajında inlerle cinler top oynuyordu. Gözün alabildiğine uzanan ve ünlü karetta'ların yumurtlama bölgesi olan kumsalların bir yanı Akdeniz, öteki yanı sazlıklarla donanmış rüyalı gölcüklerdi...

Hele Köyceğiz'in o anıtsal okaliptüs ağaçları... Aşırı su çekerek hızla büyüdükleri için, sulak arazilerin bataklığa dönüşmesini önleyen okaliptüsler. Bir de bunlara yapraklanmaya başlamış iri salkım söğütleriyle, beyaz beyaz çiçeklenmiş erik ağaçlarını ekleyiniz...

Karşımdaki koruda, gerçek bir centilmen olan Arap Hoca'nın, kocaman memeli inekleri otlayıp duruyorlar sabahtan akşama...

Bazen bir tanesi ağır ağır bana doğru yaklaşıp, sanki selam verircesine bağırıyor:

- Mööö...

Ben de kendimi tutamayıp aynı dilde selam veriyorum kendisine:

- Mööö...

Her sabah saat 7'de, kendisini özel müsteşarım olarak da sıfatlandırdığım, Mehmet Çulhacı'nın bisikletle getirdiği bir tomar gazete...

Sonra ajans haberleri...

Ankara'daki siyasal istikrar sürecek mi, sürmeyecek mi?

1900'de İttihatçılar'ın gizli örgütü, Abdülhamit' i devirmeye hazırlanıyordu. Böylece İmparatorluk kurtulacaktı...

"Halaskar Gaziler" çok yamandılar; ve çok yaşasındı Niyazi'ler, Enver'ler..

Doğrusu çok güzel kurtardılar İmparatorluğu. Öyle ki, sonunda 5 milyon Km. karelik bir egemenlik dünyası, 782 bin Km. kareye küçüldü...

Neyzen Tevfik' i hayatında ilk kez sinemaya götürdüklerinde, bir Tarzan filmi oynuyormuş. Tarzan, kolonial şapkası ve kısa çizmeleriyle, yamyamlara tutsak düşen bir İngiliz kızını kurtarıyor ve sonunda onunla sevişiyormuş.

Neyzen'e izlenimlerini sormuşlar. O da şöyle demiş:

- Bir kez daha gördüm ki, her kurtarıcı sonunda kurtardığının ırzına geçiyor.

1900 yılında da siyasal istikrar aranıyordu. 2100'de de yine aranır mı bilmiyoruz. Bildiğimiz, 2000'in Nisan'ında da siyasal istikrar aranışlarını sürdürdüğümüz..

Acaba yüzlerce yıldan beri neden bir türlü bulunamıyor şu Allah'ın cezası "istikrar"?

Köylülüğü bir türlü aşamayan mesleksiz yığınların tepesinde, "önemli" olmak ve sürekli "önemli" kalmak hırsıyla tutuşanların, Şark'a özgü ayak oyunları yüzünden mi?

"Kabuk devlet" görüntüsünden, "teknik devlet" yapılanmasına geçilmedikçe; "istikrar" mı bulunur a kuzum?..

Neyse ki, ne Köyceğiz'in köylüleri ilgileniyor bu tür konularla, ne de oğlaklarıyla inekleri...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır