Bir doğa cenneti ki..
Uçak gece kalktığı için, Mallorca'da değerlendirecek bir günümüz daha var.. Hayattaki en büyük hobisi "Klas" giyinmek olan Sinyor (Can tabii) keşfetmiş.. Dünyaca ünlü markalara fason üreten deri fabrikalarının bir kısmı Mallorca'daymış.. Kent dışındaki fabrikaların, fabrika satış reyonları da var.
Oteldeki kuş sütü eksik kahvaltıdan sonra..
Otel dedim de..
Bakın müşteriyi mutlu etmek için neler yaratmış İspanyolun turistik kafası..
Odaya giriyorsunuz, masanın üzerinde bir yastık menüsü..
O da ne, değil mi?..
Aynen öyle dedim ben de..
Çok gezenler bilir. En büyük sıkıntı yatakta değil, yastıktadır. İnsan başını alıştığı yastığa koymazsa, uyuyamaz. Uyursa horlar, nefes alması zorlaşır. Kaç seyahat "Keşke yastığımı getirseydim" dediğimi hatırlıyorum..
Melia Comfort Bellver'deki yastık menüsünde yedi çeşit yastık var..
"Yatağınızdaki hoşunuza gitmezse, seçin isteyin" demişler.
Pamuk yastık.. Suni elyaf yastık. Karışık yastık..
Kuş tüyü yastıklar bile çeşit çeşit.. Yok gümüş tüylü kaz.. Yok siyah kaz.. Farkını herhalde Kraliçe Elizabeth bilir..
İşte İspanyanın her yıl Türkiye nüfusu kadar turist çekmesinin dördüncü sebebi.. (Öncekiler ucuzluk, temizlik, insancıl ilişkiler).
Turisti yolunacak kaz gibi görmeyip tam terine onu mutlu edecek her türlü konforu hazırlamak, her türlü hoşluğu yapmak..
Otelden çıkıp Yusuf'un arabasına doluştuk gene..
Yusuf önce "Adanın öbür başında bir balıkçı köyü var, oraya gidip öğle yemeği yiyeceğiz" dedi..
Adayı kuzeyden güneye, tam bir çap gibi kesen, yarım saatlik yola daldık..
Ama ne güzel yol.. İki taraf yemyeşil.. Ara ara çiftlik evleri.. Koyunların otladığı meralar.. Aaa.. Bir deve kuşu çiftliği.. Palmiye ağaçları.. Zeytinlikler.. Bir yerde trafik yavaşlıyor. Polis kontrolünde gidiyoruz.. Bisiklet yarışı var.. Bisiklet adanın milli sporu zaten. Herkesin bisikleti var..
Port de Pollença'ya geliyoruz.. Nefis bir kumsalda yazı erken getiren Alman dilberleri sütyenleri fora edip yatmışlar bile..
İskele üzerinde Ga'r Guarassa diye bir restoran.. Tertemiz, pırıl pırıl..
Dalıyoruz.. Millet balığa dalıyor, ben kuzu pirzolalara..
Enfes.. Bir de sebzeli pilav.. Hayır sebze pilavın içinde değil, etrafında.. Her çeşit sebzeyi haşlayıp, ya da ızgara, sote edip ortadaki pilavın etrafına sıralamışlar.. O da enfes..
Müthiş keyifli yemekten sonra, Yusuf sahilde bir tur attırıyor bize.. Sahil boyu şirin şirin turist dükkanları, minik lokantalar.. Harika bir köy burası..
Dönüşte, İnca diye bir yer.. Deri mağazaları orda.. Bizdekilerin yarı, beşte bir fiatına deri ceketler, içi kürk dışı deri mantolar, montlar.. Ben büyük merakım purolarım için kutular alıyorum..
Ve dönüş.. Önce otele, sonra hava alanına..
Elveda Mallorca..
Seni bir gün gene ziyaret edeceğim..
İnşallah!..
Bir Tavsiye
Sertab Erener, "Sertab" ile Avrupa'ya açıldı. Zaten Avrupa için yapılmış bir albüm. Şarkıların çoğu Belçika stüdyolarında kayıt edilmiş.
12 şarkının 11 bildiklerimizden.. Yeni kayıtları ile daha da güzel olmuşlar.
Bilmediğimiz yani yeni olan tek şarkı "Utanma" albümün bir numaralı hiti. Ayrıca albümün sonunda 13'üncü şarkı olarak "Utanma"nın Voice Male (Erkek ses) ile yapılmış bir yorumu daha var.
İkinci hit, "Zor Kadın"ın gene Voice Male ile yapılmış yorumu. Şarkıda enstrüman kullanılmamış. Voice Male dediğimiz 6 Belçikalı erkek vokalist.. Ağızları ile enstrümanları yaratmışlar ve yorumlamışlar. Bu şarkı bu haliyle Belçika'da bir de ödül almış.
Sertab, Fahir Atakoğlu'nun "Uzaklara" bestesi ile açılıyor. Sonra.. Aşk, Makber, Yolun Başı, Vur Yüreğim, Yanarım, Sarıl Bana, Sır, Aaaaa, İncelikler Yüzünden..
Vur Yüreğim klasik olmaya aday şarkılardan sadece biri. Bu şarkıda ve bütün albümde Sertab'ın performansı mükemmel. "Yanarım"ı Avrupa da sevecek mutlak.
Komple süper bir albüm Sertab..
Müziğe gönül vermiş herkeste bulunması şart!..
***
Atilla Taş'ın yeni albümü "Emmilenyum" da çok başarılı. İlk albümü ile karşılaştırdığımızda çizgisinde bir değişiklik görmüyoruz. Bu albümde de ilkinde olduğu gibi eski nostaljik hit şarkıların yeni yorumları bulunuyor.
Bunlar: "Ateş Böceği", "Haftaya Buluşalım Haftaya", "Çık ortaya çık.."
İlk bakışta hit adayları, aynı zamanda ilk klip şarkısı olan "Emmi" ile açılış şarkısı "Bir Öpücük Ver Bana". Her ikisi de özellikle "Emmi" önümüzdeki yaz discoların en çok çalınan şarkıları olacaklar. İkisinde de söz müzik Şehrazat.
Albümde gizli bir hit de var bize sorarsanız..
"Nerelerde.." Söz ve müzik Atilla Taş'ın kendisine ait. Harika bir şarkı. Kolay akılda kalıyor, nakaratları ve özellikle yaylı çalgıların ağırlıkta olduğu bölümleri ile hemen dinleyiciyi yakalıyor. Kaç kere üst üste dinledim, inanın sayısını hatırlamıyorum.
Bir de albümün kapanış şarkısı olan "Sarı Kız" çok romantik. Toplam 11 şarkı ve hepsi güzel. Ancak benim sıralamamda ilk üç 1. Nerelerde, 2- Emmi, 3- Bir Öpücük Ver Bana.
Atilla Taş başarısını giderek arttırıyor.
........
(Müzik dünyasındaki gelişmeleri yakından izlememe yardım eden Sevgili kardeşim Can Sayın özel işlerinin yoğunluğu nedeni ile uzun zamandır, ciddi ciddi plak dinleyemiyordu. Rahatladı ve yorumlarına yeniden başladı. Teşekkürler Can!..)
Sponsor!..
Anekdot, Ağabeyim Öcal'dan nakil.. O Kaptan Scott diye anlatmıştı. Biz uyarladık sadece..
Efendim Nasuh Mahruki, Çankaya'daki bilmem kaç rakımlı tepeye de tırmanmış sonunda..
"Sayın Cumhurbaşkanım" demiş, "Dünyanın en ulaşılmaz noktalarına vardık bugüne dek ve bayrağımızı diktik.. Bir Güney Kutbu kaldı varmadığımız.. Ama seyahat oldukça masraflı.. Bize bir sponsor gerek.."
"Tamam" demiş, Baba.. "Şu ünlü patronlar derneği var ya.. Onlara git. Benden selam söyle. Gerekeni yaparlar.."
10 gün sonra tekrar Çankaya tepelerine tırmanmış, Nasuh..
"Sayın Cumhurbaşkanım, gittim. Bin dolar verdiler.."
"Neee" diye gürlemiş, Baba.. "Sadece bin dolar mı?.."
"Sadece bin değil efendim" diye araya girmiş Nasuh.. "Sizi de beraber götürürsek 100 bin dolar vereceklerini söylediler. Hele bir de sizi orada bırakırsak, 10 milyon dolar!.."
Pazar Dergileri!..
Şamdan Kenan Erçetingöz'ün müthiş bir başarısıydı.. Dergiyi çok sevdim ve kendim söyledim Kenan'a, "Ben de birşeyler yapayım" diye.. Pizzaz öyle doğmuştu. Fotoğraf çeken arkadaşlar işi bir türlü gereği kadar ciddiye almayınca çok keyifle yazdığım bu köşeyi bıraktım.
Şamdan'ın başarısı, rakipleri cezbetti
Pazar sabahı vaktim vardı.. Pıtırak gibi biten Şamdan taklitlerini alıcı gözle inceledim.
Bir Pazar Dergisi vardı bir zamanlar.. Nur içinde yatsın Aysan Tümer yönetiminde harika bir hafta sonu dergisi olarak çıkmıştı, hiç unutmam, Brigitte Bardotlu ilk kapağı ile..
Sonra bayrağı ele alanlar, en ucuz kadınlara en bayağı pozları verdirerek ucuz bir mastürbasyon dergisine çevirdiler Pazar'ı..
Teğmenlik yaptığım bölükte koğuş araması yaptırdığımızda en çok Pazar dergisi çıkardı yatakların altından..
Şimdi en pahalı kağıtlara, en lüks baskı ile işte o Pazar basılır olmuş..
Erotizm bir sanattır. Bunlarda sanat yok, estetik yok, zevk yok.. Kadının belli bölgeleri hedeflenmiş.. Ucuz pozlara yönelmiş ucuz objektifler..
Şimdi, halk dilinde Şamdan adı, bunlarla birlikte anılıyor..
Ben Kenan'ın yerinde olsam, dergimi tepeden tırnağa değiştirirdim, bu "Ucuz"larla ayni kefeye konmamak için..
İlahi Ders!..
İşte ilahi ders bu.. Sen Fener'den başka herkesi yenerken Fener'le dalga geçersen tribünlerde, işte adama böyle "Hele önce Fener'i yen, sonra Fener'e laf et" derler..
***
Maç biterken Alp Yalman kulağıma eğildi.. "Kongrede kaybettiğime ilk defa seviniyorum" dedi..
Düşünebiliyor musunuz, Galatasaray'ın o muhteşem gidişine, Başkanlığının ilk gününde Fenerbahçe tarafından son verilseydi, dünyanın uğura en çok inanan camiası Galatasaray'da Alp, hayat boyu kendini temize çıkarabilir miydi?.
BİZİM DUVAR
'5+5..312..69..
84 Meclis Aritmeği dedikleri
bu olsa gerek..'
Hakan & Utku
TEBESSÜM
Garsonluk yapmaya başlayan Temel'e şefi: -Dolu tabakları sağdan verip, boş tabakları soldan alacaksın!.
-Neden, batıl itikatlarınız mı var?
(Sami Behar'a teşekkürler)
SEVDİĞİM LAFLAR
'Komisyon dört arka ayağı olan bir hayvandır'.
John Le Carre
