kapat

28.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Zehir kurbanları
Eroinman Selahattin, eroin parası için kapıya dayandı. Ailesini korumak isteyen Fikret de ağabeyini bıçakladı

Selahattin Kedaş, boğazına kadar eroin batağına saplanmıştı. Küçük kardeşi Fikret evin reisi olmuştu. Bir gece Selahattin'i yakalayan kriz, birini mezara, diğerini cezaevine yolladı.

AVCILAR'daki tek katlı bir evin penceresinden dışarıya televizyonun soluk mavi ışığı süzülüyordu. Anne, bir yanında kızı, diğer yanında oğluyla oturuyordu ama sanki diken üstündeydi. Kapının yıkılacak gibi çalınışıyla irkildiler. Kapının ardındaki kişi ne bir katildi, ne de bir hırsız... O evin büyük oğlu Selahattin Kedaş'tı... Babaları öldükten sonra ele avuca sığmayan, gün geçtikçe daha asi, daha hırçın, daha saldırgan bir adama dönüşen, en sonunda da uyuşturucu batağına saplanıp kalan büyük oğul...

HAYIRSIZ EVLAT
Kapının diğer yanındakiler ise Emine, Fikret ve Elif'ti. "Dul" Emine, tek başına 3 çocuk yetiştirmeye çalışmış, birinde başarısız olmuş bir kadındı... Korku, en çok onun üzerine sinmişti, yılların da yardımıyla. Yüreği paramparçaydı. Bir yandan kızgındı "hayırsız" oğluna, ona ve kardeşlerine bu k

Fikret ve Elif ise, evin diğer çocuklarıydı. Elif küçük kızkardeş, Fikret 18'lik yeni yetme delikanlı. Babanın ölümünden, ağabeyin kendini kaybetmesinden sonra "evin reisi", "tek erkeği" haline gelen gencecik, toy bir adam...

Kilit kırıldı, kapı çatırdayarak açılarak "kabusun" içeri girmesine izin verdi.

Selahattin Kedaş, ses tellerini kopartıp atmak istercesine bağırarak istiyordu zehir için gereken parayı: "Bana para verin yoksa öleceğim." Emine, kızı Elif'i arkasına doğru itip bir zamanlar sütüyle beslediği öz oğlundan korumak istedi. Fakat, çaresizdi.

O an, Fikret'in ortalarda olmadığını farketti Emine. "Bari saklanmış olsa" diyordu içinden. Ama o sırada Fikret, "taarruza geçmek" için hazırlanıyordu.

Mutfaktaki çekmecelerden birinden kaptığı bıçakla koşup dikildi ağabeyinin önünde. Yeni kalınlaşan sesini iyice "sert" bir tona bürümek isteyerek, "Çık git evimizden" dedi, "Bir daha da dönme, çünkü sana verecek paramız yok." Bu sözler, Selahattin'i korkutmaktan çok kamçıladı. Küçük kardeşinin üzerine atıldı.

AİLESİNİ KORUDU
O anda Fikret, gözlerini kapatıp ağabeyine doğru savurdu elindeki bıçağı... Sonra elindeki sıcak kanı duyumsadı. Selahattin ise, acıyla yıkıldı yere. Sonra bir hırıltı geldi boğazından. Son nefesinin hırıltısı...

Fırtına dindikten sonra, başları öne eğik gidip teslim oldular. Anlattılar, beyaz zehir yüzünden düştükleri durumu. Bir insan ölmüş, bir insan katil olmuştu. Hem de hiç yüzünden...

GÜNGÖR KARAKUŞ

Kömür sobasından çıkan gazdan zehirlenen Hıdır Koç hayatını kaybetti. Eşi ağır yaralanan Koç'un üç çocuğu ise kurtuldu

ŞİŞLİ Ayazağa Belediye Blokları'nda oturan Koç ailesi, gece ısınmak için sobaya kömür attıktan sonra uykuya daldı. Geceyi başka odada geçiren çiftin çocukları, sabah anne ve babalarını uyandıramayınca durumu iletti. Komşuların ihbarı üzerine olay yerine gelen polisler, Mısır Çarşısı'nda seyyar tezgahı bulunan görme özürlü Hıdır Koç'un cesediyle karşılaştı. Komaya giren Adile Koç ile 3 çocuğu ise hastaneye kaldırıldı. Adile Koç'un sağlık durumu ciddiyetini korurken, çocukları Zülfiye Alev ve Düzgün ayakta tedavi edildi.

TOLGA ATAR


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır