kapat

28.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Faiz ve dövizde daha düşük getiriye alışın...
Bu yıl para yönetimi her zamankinden daha zor olacak.

Getiriler azaldıkça, kârın artması ve kazanılanın bir çırpıda elden uçmaması için tasarrufların daha profesyonelce yönetilmesi gerekecek. Bu nedenle fon yöneticileri 'İlle de yatırım fonu' diyor. Enflasyonla mücadele programı, tasarruf sahibini yatırım alışkanlığını değiştirmeye zorluyor. Faizde az da olsa hâlâ reel getiri var. Dövizde durmakta ısrar edenler ise daha yüksek gelir elde etme fırsatını kaçırıyor.

Türkiye'nin kaderini değiştirecek enflasyonla mücadele programı, tasarruf sahibini de alışkanlıklarını gözden geçirmeye zorluyor. Yıllardır enflasyonun üzerinde 30-40 puan kazanç veren faizin getirisi yüzde 30'un da altına indi. Bu değişim de çok hızlı gerçekleşti.

İstikrarsız dönemlerin sığınağı konumundaki döviz ise Merkez Bankası'nın çizdiği 1 yıllık "şablon" üzerinde hareket etmeye mahkum oldu. Elde edilen faiziyle birlikte, dövizin getirisi hemen hemen TL faizine eşitlendi.

Programın yatırımcı üzerindeki etkilerine bakıldığında, TL mevduat hacminin biraz gerilediği, buna karşılık henüz Türk Lirası'na güveni tam sağlayamayan tasarruf sahibinin "Ne olur ne olmaz" diyerek dövizde durmaya devam ettiği görülüyor.

Türkiye üç yıl sürecek bir programla enflasyonu ve bu enflasyonu yaratan ana neden kamu açıklarını düşürmeye çalışıyor. "Bu program başarılı olacak" varsayımı ile yola çıktığımızda, yıllardır yüzde 30'ların üzerinde reel faizle tasarrufları çeken Hazine'nin piyasalardan gün geçtikçe elini çekeceğini, dövizin de faizi indirmek için bir çapa olarak kullanılmaya devam edeceğini göreceğiz. Bu öngörü ışığında Türkiye'de en çok tercih edilen yatırım araçları faiz ve dövizin, eski cazibelerini aylar geçtikçe daha da kaybedeceğini görebiliriz.

Repo, ancak "geçiş aracı"
KIsa vadeli yatırım aracı repo, Ocak sonundan itibaren inanılmaz boyutta para çekti. Ocak ayında hızla düşen faizlerle 3.4 katrilyona kadar gerileyen repo hacmi, 10 Mart itibariyle 6.7 katrilyona fırladı. Bu hızlı artışın nedeni Ocak sonundan itibaren para piyasasında yaşanan sıkışıklıkla gecelik faizlerin yükselmesinden kaynaklanıyor. Borsadan çıkan parayı da çeken repo, üzerinden kesilen yüzde 15.4'lük vergiye rağmen şu anda TL mevduattan daha yüksek getiri sağlıyor. Ocak başından itibaren bakıldığında bankalararası piyasada ortalama günlük repo faizi brüt yüzde 41, Ocak sonundan itibaren de ortalama yüzde 45 olarak gerçekleşti. Yani net getiri yüzde 30'un üzerinde.

Önümüzdeki aylara ilişkin repoda muhtemel senaryo şöyle:

* Repo faizlerinin seviyesi Türkiye'ye giren dövizle birebir ilgili. Döviz geldiği zaman, Merkez Bankası piyasaya para vermek zorunda kalıyor. Böylece faizler iniyor. Yılbaşından itibaren bakıldığında Türkiye'ye döviz girişi olduğunu söylemek zor. Bu nedenle de kısa vadeli faizler hâlâ yüksek denilebilir.

* Ancak önümüz yaz. Turizmin canlanması ile birlikte geleneksel olarak döviz girişinin olduğu aylara yaklaşıyoruz.

* Bu arada programa olan güvenin artmasıyla birlikte yurtdışı yatırımcının da Türkiye'de yatırıma başlayacağı bekleniyor.

Sonuç olarak döviz girişi hızlanırsa repo faizlerinin de hızla ineceğini söyleyebiliriz. Ancak oranlar para sıkışıklığına bağlı olarak zaman zaman yükselebilir. Enflasyonla mücadele programının uzun vadeli etkileri göz önüne alındığında, reponun uzun vadeli bir yatırım aracı olduğunu söylemek zor. Daha çok geçiş aracı olarak kullanılabilir.

TL mevduat düşük, ama ilerde daha da inecek
BankalarIn TL mevduata verdikleri oran ortalama yüzde 35'ler civarında. Oranlar kısa vadede daha yüksek, vade uzadıça enflasyon bekletisine göre iniyor. Kazanılan faiz geliri üzerinden de fonla birlikte net yüzde 16.5 oranında vergi kesintisi var. Yani getiri net olarak yüzde 30'un altına iniyor.

Mevduatın vadesi henüz uzamış da değil. Tasarruf sahibinin tercihi hâlâ 1 ile üç ay aralığında.

Paranın, 12 ay boyunca ,her ay net yüzde 30'dan kazanılan faiziyle birlikte yeniden TL mevduta yatırıldığını düşünsek, yıllık bileşik getiri ancak yüzde 34'e geliyor. Enflasyonun örneğin bir yıl sonra yüzde 20 olması halinde, TL mevduattan kazanılan reel getiri yüzde 11 olacak. Ancak programın başarılı olması halinde faizlerin bir yıl boyunca bu seviyede kalması pek mümkün değil.

Mevduat faizlerini önümüzdeki dönemde etkileyecek birkaç unsur var.

* Programın başarısı, yani enflasyonun düşüşü faizleri aşağıya çekecek bir faktör.

* Hazine'nin daha az borçlanmaya başlaması da, halen piyasadaki en büyük alıcının ağırlığını azalttığı için faizleri indirecek.

* Faizin yüksek seviyede kalmasının destekleyen en önemli unsun ise ekonomik canlanma ve kredi talebindeki artış olacak.

Sonuç olarak TL mevduat yine reel getiri sağlayacak. Ancak geçmiştekiyle kıyaslanamayacak düzeyde olacak.

Değişken faizli bonoyu öğrenin!
Faİz getirisi elde etmek isteyen tasarruf sahiplerinin "değişken faizli tahvillerle" de tanışmasında fayda var. İki yıl vadeli olarak satılan bu "kuponlu" tahvillerin faizi, üç ayda bir piyasa şartlarına göre değişiyor. Hazine önce üç aylık bir bono ihalesi düzenliyor. Burada oluşan faizin üzerine de yıllık yüzde 5 civarında "ek sabit getiri" vererek bu tahvilleri ihraç ediyor. Bu tahviller dün yüzde 45 civarından işlem görüyordu.

Değişken faizli tahvillerin "özelliği ve güzelliği" şu:

* Üç aylık faiz yüzde 40 da olsa, yüzde 10'a da inse, yıllık 5 puanlık getiri sabit oluyor. Yani enflasyon düştükçe tahvillerin reel getirisi artıyor.

* Ayrıca faizi üç ayda bir tahsil ediliyor.

* Hazine'nin toplam sattığı tahviller içinde payı giderek artan bu tahvillerin ikinci el likiditesi de oluştu.

Vadesi yaklaşık 1 yıl olan iskontolu tahviller ise yüzde 34-35 civarında. Faiz geçen yıla göre çok düşük. Ancak enflasyonun bir yıl sonra yüzde 20'lerde olması halinde yüzde 10'un üzerinde reel kazanç getirebiliyor. Ancak yatırım araçları arasında sadece bonoda, belli bir faiz geliri aşıldığında beyanname zorunluğu olduğunu hatırlatmak gerekli.

Dövizin getirisi her çeyrekte daha da azalacak
Döviz kurları Merkez Bankası tarafından önceden açıklandığı "yolda" ilerliyor. Kur artışı 1 dolar ve 0.77 eurodan oluşan bir sepetle izleniyor. Bunun Türkçesi şu: Merkez Bankası bir sepet olarak dövizin değerinin ne kadar artacağını önceden belirledi. Bu yıl devalüasyon oranının yüzde 20 olacağı kesin. Ama diyelim dolar mark karşısında değer kazanırsa, dolar marktan daha çok prim yapacak.

Dövizin ortalama getirisi ise faiziyle birlikte yüzde 30'un altında kalıyor. Döviz mevduatında da TL'de olduğu gibi fonla birlikte yüzde 16.5 oranında stopaj, yani kesin vergi kesintisi var. Buna karşılık Merkez Bankası'nın verilerine göre tasarruf sahibinin döviz mevduatında kalmaya devam ettiği, hatta bir miktar paranın daha dövize kaydığı görülüyor.

ENFLASYONUN ALTINDA
Merkez Bankası, dün 2001 yılı ilk çeyrekte geçerli olacak döviz sepeti değerlerini de açıkladı. Aylık artış yüzde 0.9 olacak. Haziran sonunda da sıra 2001 yılını ikinci çeyreğindeki günlük değerlere gelecek.

Nisan ayı ile birlikte aylık yüzde 2.1 olan aylık hız, yüzde 1.7'ye inecek. Bu yılın son çeyreğinde de devalüasyon oranı yüzde 1'e kadar geriliyor. Gelecek yıl ilk iki çeyrekte artış hızı yüzde 1'in de altında kalacak.

Döviz kuru enflasyonu indirmek için bir çapa olarak kullanılıyor. Yılın ilk iki ayında yüzde 10'nun üzerindeki enflasyona karşılık, döviz kurunun iki ayda sadece yüzde 4.2 oranında artabildi.

Enflasyonu indirmek için bir çapa olarak kullanılan dövizin getirisi bir süre daha enflasyonun altında kalacağa benziyor. Dövizdeki paranın daha yüksek getiri sağlayacak TL faizi, fon, borsa veya gayrimenkul gibi diğer yatırım araçlarına kayması için Türk Lirası'na olan güvenin artması gerekli. Bunun için de programın hedefine ulaşacağına dair inancın daha da çoğalması gerekiyor.

Repo galip geldi - TL mevduat, döviz mevduat ve repo arasındaki paranın dağılımına bakıldığında yılbaşından itibaren reponun galip geldiği görülüyor. Ocak ayında faizlerin aniden düşmesiyle para kaçıran repo, Şubat ve Mart'ta oranların brüt bazda yüzde 40'ın üzerine çıkmasıyla hacmini 11.6 milyar dolara yükseltti. TL mevduat hacmi geriliyor. Dolar bazında 40.1 milyardan, 36.2 milyara gerileyen TL mevduat hacmi, dolardaki değer artışı bir kenara koyulduğunda reel olarak yüzde 5 azaldı. Döviz mevduat hacmi ise artışta. 18.4 milyar dolardan, 20.8 milyar dolara yükselen döviz mevduatında da reel bir artış var, ancak yine bir kısmı doların değer kazanmasından kaynaklanıyor.

Murat Tacir Tacirler Menkul Yönetim Kurulu Üyesi
Likit kağıtlara yatırım yapılabilir

BİZ yatırımcılara A tipi fon almalarını öneriyoruz. Bunun da temel nedeni vergi avantajı olması borsanın getirisinde faydalanıyor olabilinmesi. İnsanların zamanı yok, tasarruflara profesyonel yöneticilerin yön vermesi gerekiyor. Burada da özellikle borsanın yükseleceğini öngördüğümüzden hisse fonları öneriyoruz. Hisse senedi yatırımında ısrarcı olan yatırımcılara ise İMKB-30'daki senetleri takip etmeleri gerektiğini söylüyoruz. Çünkü likidite hisse yatırımında önemli bir kriter. Yabancı yatırımcıların İMKB'de likit kağıtlara yatırım yaptıklarını unutmamak gerekiyor. Enerji ve telekomünikasyon hisselerine yatırım yapılabilir. Özellikle GSM ihalesine katılan holding şirketlerine yatırım yapılabileceğini düşünüyoruz. Ayrıca borsada sayıları az olsa da teknoloji hisseleri, internet şirketlerine sahip olan holdinglerin gözde olacağını düşünüyoruz.

Uğur Gürses Kentbank Genel Müdür Yardımcısı
Öncelik yatırım fonlarının

ÖncelİĞİ profesyonelce yönetildikleri için yatırım fonlarına veriyorum. Yatırım fonlarında bireysel olarak tasarruf sahibinin yapamadığı işlemler gerçekleştiriliyor. Gün için veya gün aşırı alım satımlarla paranın değeri yükseltilebiliyor.

TL enstrümanlarından değişken faizli tahviller de tasarruf sahibi için bir alternatif olabilir. Getirisi üç ayda bir piyasa faizine göre değişen bu tahviller, sabit faizli tahvillere göre daha avantajlı. Eğer tasarruf sahibi faizlerin yükseleceğini düşünüyorsa, ki bu pek ihtimal dahilinde değil, bu tahviller güvenli bir yatırım aracı olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca üç aylık faizler düşerse ek getirisi sabit olduğu için reel getirisi daha da artıyor. Şu anda bu tahviller örneğin repoya göre daha avantajlı.

Orta ve uzun vadeli bakanlar ise borsaya yatırım yapabilir. Özellikle halka arzlardan hisse almalarını öneriyorum. Şu andaki ön talep toplama safhasındaki Tüpraş, iyi bir örnek olabilir.

Sevdil Yıldırım Yapı Kredi Yatırım Bölüm Şefi
GYO hisselerine yatırım yapabilirsiniz

Küçük yatırımcılar için her dönem için yatırım fonlarını tavsiye ediyoruz. Bunun ilk nedeni uzman kişileri tasarrufların teslim edilmesi, zaman problemi ve getiri farklılaştırılması. Bu yıl TL'nin fazla değerleneceğini öngörüyoruz. Bu nedenle yatırımların bir kısmını repoda tutabilirler. Hisse senedi yatırımı yapmak isteyenler için gayrimenkul yatırım ortaklıkları, demir-çelik ve teknoloji sektörlerini öneriyoruz. Enflasyonun düşüşe geçtiği zamanlarda gayrimenkul talebinin arttığını dünya örneklerinden de biliyoruz. Bu anlamda hem gayrimenkul hem de borsanın getirisini faydalanma şansı doğuyor.

İsmail Yanık TEB Genel Müdür Yardımcısı
Riske göre fon seçmek gerekiyor

Dövİzde bir cazibe yok. Dolayısıyla paranın TL enstrümanlara kayması gerekiyor. En büyük potansiyel borsada var. Ancak borsa çok daha fazla analiz ve bilgi gerektiren bir dal. Bireysel yatırımcının takip etmesi daha zor bir alan. Bu nedenle tasarruf sahibinin fonlara girmesini öneriyoruz. Hisse senedinin riski de getirisi de diğer yatırım araçlarına göre daha yüksek. Dolayısıyla fonun da iştaha göre seçilmesi gerekiyor. Mevduat ve repo likit olmaları açısından tasarruf sahibi tarafından tercih nedeni olabilir. Hiç riske girmek istemeyen kişiler de sabit getiri istiyorlarsa, mevduat veya repoyu seçebilirler. Ancak vergisi, beyan zorunluluğu olduğu için bonoyu fazla tavsiye etmiyorum.

Hüseyin Kelezoğlu İktisat Yatırım Portföy Yönetim Müdürü
DÖVİZ ve faizdeki gelişmelerin çok şaşırtıcı olmayacağını öngörürsek, geriye hisse senedi ya da yatırım fonu kalıyor. Borsada fiyatların şiştiğini kabul etmek gerekir. İşte bu noktada fiyatlar düşerken küçük yatırımcı riski dağıtamadığıdan sürekli zarar eder. Bunun için profesyonel yöneticiler devreye girmeli. Küçük yatırımcıya zamanı olmadığı ve piyasayı profesyonel yöneticiler kadar iyi izleyemediği için yatırım fonlarını tavsiye ediyoruz. Ayrıca fonlardaki vergi avantajını unutmamak gerekiyor.

Eğer ille hisse senedi deniyorsa ilk yatırım kriteri likidite olmalı. Ve İMKB-30 hatta İMKB-10 hisselerine yatırım yapılmalı. Bu yıl için İMKB-100 Endeksi'nin 3.5-4 centin üzerine çıkabileceğini öngörmüyoruz. Ancak bu bazı sektörlerin aynı seyri izleyeceği anlamına gelmiyor. Bu anlamda uzun vadede, telekomünikasyon, enerji sektörü hisseleri cazip olabilir. Bu yıl yatırımların hisse bazında iyi karlar getirebileceğini öngörüyoruz.

NADİN TAŞCIOĞLU


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır