Bir fotoğraf işte!

Reha Muhtar'ın binbir gürültü ile televizyonda yayınladığı "Erbakan'ın içkili masadaki" fotoğrafı, şükür ki beklenen patırtıyı çıkarmadı.

Dinci gazeteler biraz bağırıp çağırdılarsa da, aklı başında insanlar, bu fotoğrafa pek metelik vermedi.

Bence doğrusu da buydu!..

Size bir sır vereyim.

4 yıl önce ATEŞ gazetesini yönettiğim dönemde aynı fotoğraf benim de elime geçmişti.

Ama yayınlamaya değer bulmadık... Çünkü...

Erbakan'ın konuşma yaptığı masada dolu içki kadehlerinin bulunması, hatta kendi önünde de bulunması, onun içki içtiğine kesin delil teşkil etmez.

O toplantı Tekel ile ilgili bir toplantıdır.

Erbakan, önüne içki konulmasına nezaketen sessiz kalmış olabilir.

Kaldı ki, bundan 30 küsur yıl önce...

Erbakan, yine nezaketen bir yudum içki içmiş olsa bile...

Bu olgunun kıymeti harbiyesi yoktur.

30 yıllık bir siyasinin, rakı içti mi içmedi mi diye yargılanması, komiklikten öte anlam taşımaz.

Erbakan'ın bu sütunlarda sık sık eleştirdiğimiz öylesine görüşleri ve davranışları var ki...

İçki içmiş olsa ne olur, olmasa ne olur?..

Reha Muhtar...

Bir miktar sansasyon heyecanına kapılmış ama ne yazık o fotoğrafta sansasyondan da eser yoktu!

Gizli
Mesut Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığıseçiminde oyum Demirel'e" demiş... Tabii söyler, nasıl olsa oylama gizli yapılıyor...

Motor
Medya devi Murdoch, "General Motors"u satın almaya hazırlanıyormuş... Demek medya motor takıyor...

Putin
Putin, "Eğer beni seçerseniz votka fiyatları hiç artmayacak" demiş... Rusya'daki sarhoşların siyasi gücü belli olacak...

Ukraynalı haklı ha?..
Balıkçılarımıza ateş ederek ikisini öldüren, iki tekneyi de batıran Ukrayna sahil güvenlik botlarının...

Ateş etmekte haklı olduğunu düşünenler de çıktı.

Türk düşünce dünyası gerçekten çok renkli...

Saçmalamakla, abes arasında bütün renklere sahibiz evelallah!..

Neymiş?..

Bizimkiler Ukrayna'nın kalkanlarına göz dikmişmiş...

Marmara'yı, Karadeniz'i kurutmuşuz, sonra da adamların balıklarına dadanmışız...

Tabi ki ateş ederlermiş, tabii ki vururlarmış...

Kendi denizlerimizi kuruttuğumuz doğru da...

Böyle diye balıkçıların vurulması mı lazım?..

O Ukrayna vahşilerinin hiç mi kafası çalışmıyor ki...

Sularına giren yabancı balıkçıları adam gibi yakalayıp, gözaltına alsın...

Suçu neyse, hukuk yoluyla balıklarını, denizlerini korusun!..

Şaşırmamak elde değil...

Ülkemizdeki yargısız infazlara son derece hassas insanlar...

Ukraynalı'nın yargısız infazına alkış tutuyor.

Hem de bizim balıkçılarımıza karşı...

Gel de anla bakalım!..

Mahir Çayan
İncir çekirdeğini doldurmayacak tartışmalar yapmakta üzerimize yok...

Taha Akyol ile Gülay Göktürk, geçmişe dair "dertleşirlerken..."

"Mahir Çayan sağ olsaydı, bambaşka bir konumda olabilirdi" sözü sarfedildi. Ardından, ne kadar 68'li varsa tartışmaya balıklama daldı.

"Mahir için böyle bir iddia nasıl ortaya atılır" diye...

Bence her iki taraf da boş konuşuyor. 28 yıl önce ölmüş bir insanın, yaşasaydı hangi duruşu seçeceğini hiç kimse kestiremez. Ayrıca bunu kestirmeye çalışmanın da bir anlamı yok... Yegâne gerçek, Mahir'in ölmüş olmasıdır.

Baroya destek
İstanbul Barosu, içerdeki mafya babalarının avukatlarını disiplin kuruluna verdi.

Kurul uygun görürse barodan bile ihraç edilebilecekler.

Avukatların kuryelik yaptıkları, bunun da meslek ahlâkı ile bağdaşmadığı savunuluyor.

Ben, cezaevlerinde üzerleri aranıyor diye bu mesleği savunmuştum. Şimdi de, yine mesleği savunmak adına, İstanbul Barosu'nun yanında yer tutuyorum.

Avukatlık mesleğinin saygınlığını gölgeleyen icraatlara asla müsamaha edilmemeli, bu bir... İkincisi, meslekleri yakından izleyecek mesleki kuruluşların etkinliğine gerçekten ihtiyacımız var...