kapat

26.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YILMAZ KARAKOYUNLU(yilmazk@sabah.com.tr )


Diplomaside insan tahlilleri...

Fransız Cumhurbaşkanı Chirac, Paris büyükelçimizi, danışmanı aracılığı ile uyarmış. Hariciye mesleğinde bu üsluba "azarlama" deniyor...

Dış politikanın büyük ölçüde ekonomik çıkarlara dayandığını ilk kez Viyana Sefiri Sadık Rıfat Paşa'nın anılarında okumuştuk. Tanzimatın henüz ilan edilmediği yıllardı. Demek ki 160 yıllık bir azarlama geleneğinin yorgunuyuz.

Sadık Rıfat Paşa, Türk hariciyesi için görevinde ciddi, temaslarında saygılı ve hazırlıklı, sözlerinde nazik ve cesur, düşüncelerinde olgun ve eleştirel, eyleminde ısrarlı ve seviyeli bir diplomat portresi çizmiştir. Önemli özelliği dış politikada insan tahlillerine yer vermesiydi. Çünkü diplomatları, rolünü iyi ezberlemiş aktör gibi görüyordu.

***

Hatıralarını okuduğum zaman etkilendiğim kişilerden biri de Feridun Cemal Erkin'di. Alıngan bir diplomatın temas duyarlılığının ne kadar zor koşullar yarattığını satırlar arasında okumuş ve ürkmüştüm. Burnundan kıl aldırmazmış.

Daha sonra bu böbürlü dışişleri bakanına, Londra sinemalarında punkçular gibi pop-corn yedirilip, kola içirildiğini okumuş ve sevinmiştim (gülmüştüm).

Emekli büyükelçilerimizin hatıralarını, görüşlerini ve önerilerini topladıkları yayınları okumak gerçekten lezzet verir. Üslupları edebidir. Semih Günver, Kamran Gürün, Ercüment Yavuzalp, Faik Melek, Coşkun Kırca, Kamran İnan, Türkiye'yi farklı mercekten anlatan kalemlerdi. Fakat hepsi de meseleleri olay ölçeğinin ağır bastığı özelliklerle algılamışlardı.

Gazetelerin dış politika köşelerinde okuduğum Şükrü Elekdağ, İlter Türkmen, Gündüz Aktan isabetli gözlem ve tahlillerine rağmen, hâlâ Türkiye'yi olayların kalıbında değerlendiren üslubu sürdürüyorlar.

Örneğin Paris büyükelçilerimizden bir Chirac portresi okumayı isterdim. Bonn büyükelçilerimizden bir Kohl tahlili okumak ne ilginç ve yararlı olurdu.

Bir diplomat dostum anlatmıştı: "Türk hariciyesi İngiltere kraliçesini, oda hizmetçisinin hatıraları kadar tanıyormuş."

***

Diplomatlarımızda gözlem üstünlüğü ve kalem kıvraklığı vardır. İç ve dış politikanın ilginç portrelerinin tahlillerini yapsalar ne mükemmel bir hatıra edebiyatı kazanırız diye hayıflanırım.

Ruşen Eşref'in "Diyorlar ki", Yahya Kemal'in "Edebi ve Siyasi Portreler", Samet Ağaoğlu'nun "Babamın Arkadaşları" ve "Aşina Yüzler," Yusuf Ziya'nın "Portreler", Cihat Baban'ın "Siyaset Galerisi", Mehmet Turgut'un "Siyasi Portreler" isimli eserlerindeki yaklaşım benimsense dış politikanın ruh tahlilleri ortaya çıkar...

Emekli büyükelçi Turgut Tülümen'in İran hatıralarındaki Humeyni; Kıbrıs hatıralarındaki Makarios tahlilleri, psikoloji kitaplarına parmak ısırtacak kadar mükemmeldir.

***

Son günlerde emekli Viyana büyükelçimiz Ecmel Barutçu'nun anılarını okudum. Geniş ölçekte insan tahlillerine yer veren çok güzel tespitler vardı.

Barutçu'yu tanımıyorum. Yüzünü görmedim, sesini duymadım; elini sıkmadım. Ama cesur ve seviyeli meslek müdahalesiyle, bana daima gurur ve saygı duyulan bir hatıra zevki yaşatmıştı.

Yirmi beş yıl önce Kıbrıs çıkartması tartışılırken başta başbakan olmak üzere bütün bakanların tereddüt geçirdiği söylenirdi. Bakanlar kurulu çıkartmadan vazgeçme noktasına gelmişti. Askerler heyecan içinde duraksıyorlardı.

Her şeyin bittiği sanılırken bir fırtına esmiş, dönemin Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs Dairesi Başkanı Ecmel Barutçu ayağa kalkarak gürlemişti. Babası merhum Faik Ahmet Barutçu'yu hatırlatan bir meslek disiplini ve memleket sevgisiyle yumruğunu masaya vurmuştu: "Ülkenin ve ulusun onurunu ayağa düşürmeye hakkınız yoktur. Eğer çıkarma kararından cayarsanız, millet de, memleket de, tarih de sizi affetmez..."

Kıbrıs çıkarması kararının bu sert ve seviyeli bürokrat cesaretinden sonra alındığı söylenirdi. Barutçu'nun anılarını okudum ve anlatılanların gerçek olduğunu gördüm.

***

Barutçu'nun, İhsan Sabri Çağlayangil ve Turan Güneş tahlillerini meslek dışı bütün dışişleri bakanlarının okumalarını çok isterdim.

Barutçu'nun dediği doğrudur. Hatıralar bireysel olduğu kadar toplumsal; Türkiye'nin olduğu kadar insanlığın da birikimidir... Yabancı uluslar kendimizi karşılaştırabileceğimiz bir muhasebe ve denetim aynası...

Mülkiye'deki arkadaşlarımdan kırk tanesi büyükelçi oldu. Çoğunun emeklilik yılları geldi. Büyük Kulüp'te briç oynamak yerine anılarını yazsalar nefis bir kütüphane oluşur.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır