kapat

25.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


"Sanal zaferler" afyonculuğundan, Galatasaray'ın başarısına

Galatasaray, İspanya'da 4-1 yendiği Mallorca'yı, İstanbul'da da 2-1 yendi ve UEFA Kupası'nda yarı finale yükseldi.

Futbolda enternasyonal boyutlu gerçek bir başarı...

Türkiye, ne yazık ki, enternasyonal boyutlu gerçek başarıların hep dışında kaldı. Ve son 200 yılda, genç kuşakları bir takım sanal zaferlerin hamaset edebiyatıyla koşullandıra koşullandıra, onları bilimsel bir objektivitenin oksijenleriyle gelişip gürbüzleşen, çağdaş toplumların gerisinde tuttu boyuna.

Namık Kemal, Tanzimat dönemindeki binbir tutarsızlığın getirdiği felaketleri; "galip sayılır bu yolda mağlup", yahut "altıda bir üstüde birdir yerin, arş yiğitler vatan imdadına" türünden coşkulu nağralanmalarla; beyinsel bir analiz gergefinin uzağında bayraklandırıyor; Mehmet Emin, İttihatçılar'ın yarattığı çöküntüleri, "Ben bir Türküm dinim cinsim uludur" böbürlenmeleriyle örtülüyordu...

Sorun, yönetici kadroların bencil hesaplara dayalı fiyaskolarını, çok ağır bir biçimde ödemekte olan yoksul halk yığınlarının; iktidar hırsına dayalı siyasal kepazelikleri algılayacak bir bilince tırmanmamasıydı...

Onun için "Sen şöyle kahramansın tosunum, sen böyle kahramansın" türküleri davullarla çalınıp duruyordu.

Bunun iyice farkında olan Falih Rıfkı, Zeytindağı'nda şöyle yazıyordu:

"Türk neferi cephede ölüm düğmesine bastığı zaman, Saray'daki Paşalar'ın göğsünde zafer nişanları yanıyordu.."

Falih Rıfkı, ilerde bir başka gerçeği de şöyle yansıtacaktı:

"Biz kendi ülkemizde birer sömürgeci gibi dolaştık"...

Galatarasay'ın futbol alanındaki enternasyonal başarısı, 200 yıldan bu yana genç kuşakları afyonlayıp duran ülke egemenlerinin, hamasi demagojilerinden çok ötede, etli kemikli evrensel bir gerçek...

Keşke tüm kurumlar böylesi bir nirengiye göre rotalansalar ve "Türk'e Türk propagandası" yapa yapa, bir takım egemenlik avantalarını maskeleme alışkanlığından vazgeçselerdi...

Vazgeçselerdi, çünkü 21. Yüzyılın özellikle ilk yarısı; Rusya gibi "ulus-devlet" modeline sımsıkı yapışarak, ekonomik zorlanmalara karşın, kendi bölgesindeki gücünü arttırmaya çalışacak bir anlayışla; globalleşme süreciyle bütünleşerek, ekonomik açıdan evrensel bir mucize göstermeye aday Türkiye arasında geçeceğe benzer...

21. Yüzyılın özelliği, eski kapitalist ülkelerdeki değişim... Daha önceki dönemlerde kapitalist ülkeler, kendi halklarını yoksul bırakan yerel egemenlerle işbirliği yapmayı ve onlara bol bol silah satarak kâr sağlamayı yeğlerlerdi.

Bugün ise eski kapitalist ülkeler, değişen teknolojiyle birlikte güngünden artan üretimlerini, vaktiyle yoksul kalmalarına göz yumdukları halk yığınlarına satmak zorundalar. Bunun için de eski yoksul halk yığınlarının zenginleştirilmesi gerekiyor. Bunun da tek yolu, yerel egemen güçlerin, anlamsız savurganlıklarını frenlemek; dolayısıyla da kendi halk yığınlarını yoksul bırakmalarını engellemek...

Rusya ise şimdilik ne böyle bir değişime inanıyor, ne de böyle bir değişime hazır...

Türkiye ise beklenmedik bir fırsatla burun buruna... Global sermayenin Türkiye'ye akışı hızlandığı an; gerek Avrasya, gerek yakındoğu ile Akdeniz'deki İslam ülkeleri, görkemli bir refaha erişen ve hümanist bir sentezin merkezi olan Konstantanniye'yi örnek almaya başlayacaklar...

Türkiye bunu ıskalarsa, Rusya ile yakınlaşmaya kayacak..

Washington'un böyle bir yol ayırımındaki Türkiye'yi çok yakından izlediği kesin...

Üç gün önce Stephen Kinzer, New York Times'de bizim için çok çarpıcı sayılacak bir yazı yayınladı.

"Türkiye'deki güç odaklarının, Avrupa Birliğine katılma yolunu kesmeye çalıştıklarını ve Ankara'nın AB ile bütünleşmesini sabote ettiklerini" iddia etti...

15-20 yıl içinde Rusya da katılacaktır globalleşme sürecine... Çünkü "Dünya vatandaşlığı"na giden yol oradan geçmektedir ve bunun engellenemeyeceğini de en iyi Rusya'nın bilmesi gerekir...

Yaşasın Galatasaray... Bakın bize hangi ışıklı düşünce pencerelerini açıyor...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır