kapat

25.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


Şerefe, şerefle!

1997'nin Haziran ayı... Antalya Belek'te güzel bir tatil köyünde uluslararası hakem semineri yapılıyor. Türkiye'nin üst düzey hakemleri eğitim görüyorlar. Hocalarından feyz alıyorlar.

29 Haziran akşamı havuzbaşında içkili bir gece düzenleniyor. Bol alkol ve muhabbet. Bardaklar hep şerefe kalkıyor. Meret şişede durduğu gibi durmuyor. O sırada hizmet veren kızlardan birini bazı hakemler havuza atarak eğlenmeye çalışıyorlar. Kız direniyor, ama nafile... Artık bir defa kızcağız hakkında karar verilmiş, havuzu boylayacak. Ellerinden, kollarından asılıyorlar. O sırada havuzu aydınlatan yer lambaları kırılıyor. Ve kız havuza atılıyor. Elleri, kolları parçalanmış bir şekilde. Hüngür hüngür ağlıyor.

Ve Türkiye'nin üst düzey hakemleri eğleniyorlar. Bir kısmı da yandan "At, at" diye bağırıyorlar. O sırada komite üyelerinden bazıları olaya el koymak istiyorlar. Bazı komite üyelerinin yanında hanımları da var. Bu sırada ortalık biraz kızışıyor. Küfürleşmeler var. Gece böyle bir havada son buluyor.

Çantalarını topla, terket
Bu sırada orada olan Hamdi Kutval, İlyas Ayan, Sadık Deda ve hakem işleri müdürü Özcan Oal hemen toplanıp olayı komiteye aksettiriyorlar. Doğan Babacan başkanlığındaki komite, bu üç hakemden çantalarını toplayıp, tatil köyünü hemen terketmesini istiyor. Zeki Çavuşoğlu, "Benim artık bir dakika durmam gerekmez" deyip bir arkadaşının arabasıyla tatil köyünden ayrılıyor. Diğer ikisi yalvar yakar sabaha kadar kalıyorlar. Sabah da Sami Şamar ile Ayhan Yücebilgiç çantalarıyla yollanıyor. Ve komite 30 Haziran sabahı toplanıp Çavuşoğlu'na 1 yıl, Şamar'a 1997-98 sezonunun ilk yarısı boyunca, Yücebilgiç'e de 2 ay idari ceza veriyor. Ve bir zabıtla bu üç hakemi Disiplin Kurulu'na sevkediyor. İsteyenler bu kararı Futbol Federasyonu'ndan alabilirler.

Ve bu komitenin 5 Eylül 1997'de ömrü sona eriyor. Sonradan Hilmi Ok Komitesi geliyor. Zeki Çavuşoğlu Tahkim'e başvuruyor, cezası 5.5 aya iniyor. Olaylar aynen böyle... Ve ben de SABAH Gazetesi'nde bir yazı yazıyorum. "Maganda" kelimesi kullanıyorum. Diyorum ki, "Biriniz Türk Ordusu'nda görev yapıyorsunuz. Diğeriniz öğretmen. Bir diğeriniz de Çaykur da çalışıyor. Ve işin aslı çıkınca ne olduğunu göreceğiz."

Türkiye Cumhuriyeti'nin sevgili vatandaşları. Bu olaylardan sonra Sami Şamar beni mahkemeye veriyor. Şerefli Türk Adaleti beni 1 milyar lira ödemeye mahkum ediyor. Sami Şamar'ı sorarsanız, o şerefli bir şekilde hakemliğine devam ediyor. Ayhan Yücebilgiç de şu anda şerefle hakemliğe devam edenlerden. Zeki Çavuşoğlu'nu sorarsınız, o şerefle gözlemcilik müessesinde yerini aldı. Ben de şerefimle 1 milyar lira ceza ödeyeceğim. Hepinize bol şerefli günler dilerim.

Spor Yazarlari sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır