Hakkı Devrim, yine Sabah'a yüklenmiş...
Gülay Göktürk'e yaslanarak bizim "hizada durduğumuzu" ima etmiş...
"Komedya" köşesinde mealen şöyle diyor:
Bazı Sabah yazarları bayramda yayınlanmakla övünürken, Gülay Göktürk tersini savunuyor, demek ki gazetecileri hizaya sokmak zormuş!..
Bilmece gibi yazdığından çözmekte zorluk çektik.
Sabah yazarları hizada durmuyorsa, bu haber midir?
Yoksa şaşırtıcı mıdır?..
Kötü bir şey midir?..
Hakkı Bey hizaya girmeyenleri mi destekliyor?..
Hizaya girenleri mi kınıyor?
Yoksa gazetecilerin hizada olmamasını mı alkışlıyor?
Ya da Sabah'a yükleneceğim derken, düşündüğünü anlatmayı mı unuttu?..
Belli değil...
Gelelim "hiza" meselesine...
Ben, askeri okuldan "derece"yle mezun olduğumdan, hizada durmaktan hiç mi hiç gocunmam!..
Gençliğimde yaşadığım "isyan tecrübesi" bana, "isyan"ın her dem ve şartta maharet olmadığını öğretti..
Kurumlara ve hiyerarşiye saygım vardır.
Aybaşında parayı cebe atıp, her fırsatta işyerinin veya mesleğinin veyahut da meslektaşlarının aleyhinde bulunanlardan da hazetmem...
Hizada durmaktan kasıt buysa, ben bu hizayı bozmam...
Ama tezin doğru mu derseniz. Bayramda gazetelerin yayınlanması meselesinde "doğru"da durduğumu düşünüyorum...
Gülay Göktürk gibi düşünenler de "yanlış" çizgideler...
Burada mesele hiza meselesi değildir.
Doğru-yanlış meselesidir.
Hakkı Devrim bizim hizamızı bırakıp, bu bahisteki düşüncelerini aktarmalıdır.
Bayramlarda halkın çeşitli gazeteleri okuma hakkını mı savunuyor yoksa Hacıvat-Karagöz'e mahkum edilmesini mi savunuyor?..
Eğlence yerlerinde ceket vesaire yakmak şeklinde ortaya çıkan kepazeliği biliyorsunuz...
Ekranlarda izlemişsinizdir...
Neydi o öyle?..
Bir kısım görgüsüzler, garsonların sırtındaki cekedi alkol dökerek yakmayı matah bir iş sanıyorlardı...
Gece kulübü yanacakmış kimin umrunda?..
Mekanlar da çoğu yer altında daracık yerler üstelik...
Arap yağı bol bulunca neresine sürerse...
Bu asalaklar da parayı nereye harcayacaklarını şaşırmışlar...
Veriyorlar parayı, yakıyorlar cekedi, eğleniyorlar, ilk insanlar bile böyle eğlenmiyordu...
Ferzan Çitici işte bu kepazeliğe son verdi.
TCK 556'daki, halkın can güvenliğini tehlikeye sokma hükmüne dayanarak yasağı koydu... Ceket yakma rezaleti sona erdi.
Bravo savcı bey!..