kapat

23.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YAVUZ DONAT(ydonat@sabah.com.tr )


Onur, gurur, itibar

Yüksek Yargı'daki huzursuzluğun nedenlerini sıralayan Yargıtay Başkanı Selçuk şöyle devam etti: "Bizim sorunumuz... Şikayetimiz... Hükümete yazılı görüş bildirmemiz "aldığımız para" ile ilgili değil... Bu iş bir onur meselesi... Gurur meselesi... İtibar meselesi..."

Zaman tünelinden bir anı... "Yasaklı Süleyman Demirel" Ankara Adliyesi'ne gitmişti... Adalet Partisi Genel Başkanı iken "güneş battıktan sonra" seçim konuşması yaptığı için.

Mahkeme dönüşünde konuşmuştuk.

Şunları söylemişti:

- Adliye'nin hali içler acısı... Çok ihmal etmişiz.

Ve devam etmişti:

- Yasaklar kalkınca... Yeniden siyasete dönünce... Başa geçince... İlk ele almamız gereken konulardan biri bu.

***

Dün Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'u ziyaret ettik. Ve bu "anıyı" anlattık.

Sami Bey dedi ki:

- Evet... Uzunca bir süredir ihmal ediliyor.

Ve bir anı da Yargıtay Başkanı'ndan:

- Yenice'de (Çanakkale) görev yaparken, bana, Fransa'dan mektup gelirdi... Adres... Mösyö Sami Selçuk... Adalet Sarayı diye.. Oysa Yenice'deki adliye binası nasıl bir yer biliyor musunuz?.. Köhne mi köhne.

Selçuk "yanlış anlaşılmasın" diye bir ilavede bulundu:

- Saray derken, saltanatı kastetmiyorum.. Görkem... Yani devlet... Yani adaletin saygınlığı... Bu nedenledir ki... Dünyanın her yerinde adliye binalarına "saray" denilir.

***

21 yıllık bir bayan memur, Yargıtay Başkanı'nın kapısını çalmış:

- Efendim... Emekli oluyorum... Veda için geldim.

- Ama çok erken.

- Biliyorum efendim.

- Ayrıca herkes sizden memnun.

- Sağolun efendim.

- Öyleyse neden emekli oluyorsun?

- Efendim evliyim. Çocuğum var... Ayda 150 milyon maaş alıyorum...

- Emekli olunca eline ne geçecek?

- Efendim, emeklilikte "yol parası" vermeyeceğim... Öyle olunca... "Şimdikinden fazla" para elimde kalacak.

***

Yargıtay Başkanı'na sorduk:

- Savcı olarak... İlk görev yeriniz neresiydi?

- Sütçüler. (Isparta)

- Sene?

- 1962.

- Maaşınız ne kadardı?

- 770 lira.

- O zaman için "nasıl" bir paraydı?

- Etin kilosu beş liraydı... Hesapla... Ne ediyor?.. 154 kilo et.

Bugün, göreve yeni başlayan bir hakim veya savcının aldığı maaş "316 milyon."

Eti "üç milyon" kabul edersek...

"105 kilo et" ediyor.

Aradaki kayıp "49 kilo et."

İşte "reel gerileme."

***

Bütün bunları konuştuktan sonra...

Yargıtay Başkanı dedi ki:

- Bizim sorunumuz... Şikayetimiz... Hükümete yazılı görüş bildirmemiz "aldığımız para" ile ilgili değil... Bu iş bir onur meselesi... Gurur meselesi... İtibar meselesi.

ÜÇ NEDEN ÜÇ TALEP
Yüksek Yargı'daki huzursuzluğun "ana nedeni" nedir?

Yargıtay Başkanı "üç neden... Üç talep" sıraladı.

Bir:

- Üç erk arasında eşitlik olmalı. (Yasama, Yürütme ve Yargı)

İki:

- Üç Yüksek Mahkeme mensupları arasında eşitlik olmalı. (Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay)

Üç:

- Yargıtay Başkanı ile üyeler arasında da eşitlik olmalı... Olmasa bile... Fark, fazla büyümemeli.

***

Yargıtay Başkanı "807 milyon" alıyor. "Üyeden" 190 milyon lira fazla.

Başka diyor ki:

- Bu fark beni rahatsız ediyor.

***

Sami Selçuk:

- Kıbrıs'ta Yüksek Mahkeme Başkanı... Veya Başsavcı... Cumhurbaşkanı kadar... Meclis Başkanı kadar maaş alıyor... Genelde... Bütün dünyada bu böyle... Yani "erk kullanan insanlar arasında" eşitlik.

EKONOMİ VE SUÇ
Sayın Yargıtay Başkanı... "Yargıda" maaşlar düşük.

Yargı mensupları seçim sıkıntısı içinde.

Bunu kabul ediyoruz.

Ama ya "üniversite hocaları"

Ya "polisler."

Ya "diğer kamu görevlileri."

Ya "yüz binlerce öğretmen."

Onlar ne durumda, biliyor musunuz?

Yargıtay Birinci Başkanı Sami Selçuk'un yanıtı:

- Hem de çok iyi biliyorum... Bütün memurların durumu kötü... Bütün memurlar geçim sıkıntısı çekiyor... Hele bir de kirada oturanlar...

Sami Selçuk'tan bir anı:

- Sene 1972... Yargıtay'a geldim... Ve gelir gelmez de fakirleştim.

- Neden?

- Daha önce Yenice'de görev yapıyordum... Orada her şey ucuz... Ankara'ya gelince... Bir de ne göreyim... Maaşın üçte biri kiraya gidiverdi.

***

Sami Selçuk:

- Memur geçim sıkıntısı çekince... Ekonomi hepten bozuluyor... Suç oranı yükseliyor... Karşılıksız çek... Mala karşı işlenen suç... Ve en önemlisi moral değerlerdeki yıkıntı... Ahlaki erozyon... Fuhuş...

SAMİ SELÇUK'TAN SEÇMELER
* Sayın Cumhurbaşkanı bizi anlıyorlar... Tepkimizi benimsediler... Ve hükümete yazı yazdılar.

* Demokrasi çerçevesinde... Yasalar çerçevesinde tepkimizi duyururuz.

* Kimse bizi yanlış anlamasın... Bir parti genel başkanına dedim ki... Lütfen maaşlarınızı "bizim maaşın seviyesine" indirin... Biz hiçbir şikayette bulunmayacağız... Halimize razı olacağız.

* Bütün Bakanlara yazı yazdım... Bir kısmından cevap geldi... Hele biri... Tam, birbuçuk sayfa... Bize hak veriyor.

* Anayasa diyor ki... Yargının özlük hakları "özel yasayla" düzenlenir... Ama 1961'den beri düzenlenemedi.

* Sayın Hüsamettin Özkan'la önce telefonla... Sonra yüz yüze konuştuk... "2000 yılı içinde çözeceğiz" dediler... Umutluyuz.

* İki oğlum var... İsterdim ki, hiç olmazsa biri hukukçu olsun... Ama biri iktisatçı, diğeri doktor... Eskiden Baş-bakan'ın oğlu bile hukukçu olmak ister-di... Şimdi kimse istemiyor... Bu yüzden 4000'e yakın hakim savcı açığı var.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır