"KENT Suçları" başlığıyla bu köşede çıkan yazı, Şile Belediye Başkanı Sayın İhsan Çayıroğlu'na bazı şeyler düşündürmüş. Bize çektiği faksta şöyle diyor:
"SABAH erken elime gazeteyi aldım; köşenizde yıllardır savunduğum suç kavramı. Kentine karşı suç işleyen, teşvik eden kim? Küçüğünden büyüğüne çarpık kentleşmenin en güzel (!) örneklerini yarattığımız kentlerde yaşamak imkansız hale geldi. Belediye Başkanı olmam nedeniyle belki inandırıcı gelmeyecek. Şile kendisi bir çevre; elden gidiyor. Gelin birlikte tutalım dedik. üstüme yıkıldı. Meğer imar denen rant herkesi mutlu etmek için en önemli araç imiş. O rant ki, sonunda soluk alamayınca herkesi çevreci yapıyor. Zaten biz belediye başkanları genelde en büyük ÇEVRECİLER'iz.
İMAR tavizleri, imar pazarlıkları ve bütünü kent suçlarına karşı açmış olduğım davaların birçoğu sonuçlandı. Fakat mahkemelerde ve dosyalarda kaldı. Kent Suçları Yasası çıksa ne olacak? Kazanılmış davalardan birkaç örnek gönderiyorum, bir faydası olur mu diye...
KENDİM ettim kendim dinledim, davaları kazandım, tatmin oldum, ben maddi manevi zarara uğradım, yapanlar kazandı."
SAYIN Çayıroğlu mektubuna, imar kaçağına karşı açtığı ve kazandığı bazı davaların mahkeme kararlarını da eklemiş. Bu içtenlikli mektup bizi çok duygulandırdı. Ama Çayıroğlu'nun bir umutsuzluk ve kötümserlik girdabına düşmemesini, Şile gibi İstanbul'un yeşilini, doğasını korumakta direnen bir ilçesine göğüs germeyi sürdürmesini istiyoruz. Özellikle belediyeye gelir sağlamak için mücavir alanları toplu konut yapımına açma kararını planlı ve bilinçli şekilde hayata geçirmesini temenni ediyoruz. Aksi taktirde, Şile için bugüne kadar verdiği kişisel, yönetsel ve hukuksal savaşım boşa gider, bir değeri kalmaz. Belediyeye elbette gelir kaynakları bulunmalı: ama Şile'yi ranta kurban edip betona gömmeden.