Organlarımı bağışlayacağım

Ölenin beraberinde götürdükleri işe yarar organların, ona artık faydası yok. Oysa organları hasta olan 6-7 insanın hayatını sürdürmesine yardımcı olabilir

Tatil haftasında kimsenin keyfini kaçırıp, hastalıklarla ilgili bu yazıyı yazmak istemezdim. Ancak pek çok insan hayatın tadını çıkarırken, çaresizlik ve hastalıklardan dolayı acı ve ızdırap çekenler de var, yakınları da öyle. Bayram haftasına girerken, şifa bekleyen çok hasta var, hayat bazen acımasız. Özü öz, sözü söz olan, benim çok yakın bir arkadaşım var. Spor dünyamızda çok sevilen bu arkadaşımızın böbrek hastalığı var. Yıllar önce, Moskova'da böbrek naklinde dünyaca ünlü Rus Prof. Valery Shumakov'a bu arkadaşımı götürdüm. Bana: "Ali, bu yakın dostunu buraya getirmene gerek yoktu. Türkiye'de böbrek nakli ameliyatını benden daha iyi yapacak Prof. Mehmet Haberal var. Ameliyatı ona yaptırın" demişti. Kardeşim kadar yakın arkadaşıma Mehmet Haberal ve ekibi başarılı bir ameliyat yaptılar ve sağlığına kavuşturdular.

Türkiye'de ilk defa, başarılı bir şekilde böbrek naklini Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesi'nde, 3 Kasım 1975 yılında Mehmet Haberal ve ekibi gerçekleştirmiş. Aradan 25 yıl geçmiş, teknoloji ilerlemiş. Bu tip hastaların dertlerini çözecek, suni böbrek görevini yapan diyaliz makineleri var. Türkiye'de 7 bin cıvarında böbrek hastası hayatını bu diyaliz makinelerine bağlı sürdürüyorlar.

Diğer bir çare de hastaya organ nakli yapmak. Ölen insanların beraberinde götürdükleri işe yarar organların, ölen için artık bir faydası yok. Ancak Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı dostum Prof. Dr. Nevzat Bilgin'e göre, ölü bir insanın organları hasta olan 6-7 insanın hayatını sürdürmesine yardımcı olabilir. Ben de organlarımı bağışlayacağım. Bağış kartı için Ankara Başkent Üniversitesi'ne başvurulabilir.

CANLIDAN NAKİL
Canlı bir insan hayatını sürdürmesine mani olmayan bazı organlarını da bir hastaya bağışlayabilir. Bir annenin hasta çocuğuna organ vermesi onu yeniden doğuruyor duygusunu verir. Hasta bir insana organ vermek paha biçilemeyecek kadar yüce bir eylem değerlendirilmelidir.

Dinimizde maddi bir çıkar karşılığında olmamak kaydıyla, canlıdan organ alınmasını engelleyen mesaj ve emirlerin olmadığı görülmüştür. Ülkemizde ve İslam ülkelerinde din yönünden canlı ve kadavra kaynaklı organ transplantasyonları konusunda herhangi bir engel yoktur. Hatta, Kuran-ı Kerim'in Ayet ve Hadislerinde "İman edenler onlardır ki; kendileri muhtaç oldukları halde başkalarına öncelik verirler." veya "Bir insanın hayatını kurtaran kişi, bütün insanlığı kurtarmış sayılır" denmektedir.

HALDEN ANLAMAK
Ocak 1982 tarihinde çıkan 2594 sayılı kanun, ölüden organ ve doku alınmasını düzenlemiştir. Avusturya, Belçika, Portekiz, Fransa gibi ülkelerde hayattayken belgeli bir itirazı olmayan herkes donör adayı olarak kabul edilmektedir. Hatta bu sistemde donör adayının ailesi veya yasal yakınlarından izin alınması gerekmektedir. Fakir ülkelerde para karşılığında pek çok donör zengin ya da varlıklı alıcılara organlarını satmaktadır. Ancak ameliyatlardan sonra donörlerin hayatlarını sağlıklı devam ettirmeleri için organ alan kişi o görevi yerine getirmektedir. Bugün canlı bir insan böbreğin ötesinde, karaciğerinin bir parçasını dahi bir hastaya verip hayat kurtarabilir.

Hayatta en önemli değer aile ve sağlıktır. Bu çok yakın arkadaşımın böbrek hastalığı beni de, onun yakın dostlarını da çok üzüyor. Yaşlılar gençliğin ne olduğunu biliyorlar. Gençler yaşlılığın ne olduğunu bilemezler. Ancak, vefatımızdan sonra organlarımızı bağışlamak bazı hastalara hayat verebiliyorsa, ölen insanın yaşadığı dönemdeki en büyük eylemi bu insani hareket olacaktır.

Bütün dindaşlarımızın, bu hafta idrak edeceğimiz Kurban Bayramını tebrik ediyorum.