Beyinleri komplo teorisi üretmeye programlı olanlara acırım.. Onlar, her öküzün altında bir buzağı aradıkları için, yaşamın tadına varamazlar. Hayat boyu şüphe içinde, huzursuzdurlar.. Hayat boyu karamsar, hayat boyu öfkelidirler..
Hayat boyu mutsuz olurlar..
Şimdi bakın bu satırların okuyucuları..
Uzağa gitmeye gerek yok.. Siz ve ben olarak konuşuyoruz burda..
Bu köşenin birinci amacı, size okuma ve yaşam keyfi vermek.. Bu yüzden her konuya dalıyor, hepsini tartışıyoruz..
Hepsi bu..
Ama eğer siz, bu köşeki yazıların gizli birer maksada matuf, saklı bir amaca hizmet için yazıldığını düşünüyorsanız eğer, boşuna beni okuma zahmetine katlanmayın. Size daha keyif veren, daha yararlı birşey yapın. Ömrünüzün her dakikası kıymetli.. Bir tekini bile benim için ziyan etmeyin..
Benden şüphe ediyorsanız eğer, benim kayığıma binmeyin, demek istiyorum..
Bakın Sevgili Okuyucu..
Bu satırların yazarı, lafı evirip çevirmez.. Gizli amaçları maskelemez.. Amacını açıkça söyler.. Söylerken çekinmez, sakınmaz..
Ben ne yazıyorsam odur.. Sadece o..
"Fatih Terim Fenerbahçe'ye gitmekte özgürdür" diyorsam, bu cümle, sadece ve sadece "Fatih Terim Fenerbahçe'ye gitmekte özgürdür" anlamına gelir..
"Şu Fatih Fenere gitse de, Galatasaray ondan kurtulsa, Fener daha da karışsa ve batsa" anlamına gelmez..
Amacım o olduğu zaman, bunu açıkça yazarım.. Yazdım da..
Düşündüğüm şeyleri yazmadığım oldu.. Düşündüğüm herşeyi yazmama, bu gazetenin tamamı yetmez zaten..
Ama düşünmediğim hiçbirşeyi bana hiç kimse yazdıramadı, bir.. Düşündüğümü, düşündüğümden farklı yazmamı kimse sağlayamadı, bu da iki.. Doğrudur, ya da yanlıştır, ama ben hep düşündüğümü yazdım..
Gelişen zaman içinde de, ya düşündüğümde hata gördüm özür diledim.. Ya da yazdığım her satırın ardında sonuna kadar durdum. Beni bugüne dek kimse satın alamadı.. Tehditlere asla boyun eğmedim.. Dostluk ve arkadaşlığın kalemimi etkilemesi tuzağına da asla düşmedim.
Doğrularım kendi doğrularımdır, yanlışlarım da kendi yanlışlarım..
Benimle ayni fikirde olmayabilirsiz.. Yerden göğe de haklı olursunuz.. Çünkü sizin doğrularınız da size göre..
Ama eğer "Hıncal bunu şu amaçla yazıyor" diye gizli manalar aramaya çıkıyorsanız, çok yanılıyor ve dedim ya bana değil, kendinize yazık ediyorsunuz..
Hıncal'ı okumanın zevki yerine, ürettiğiniz komplo teorilerinin öfkesi içinde kahroluyorsunuz. Bakın.. Bu yazının içindeki herşeyin doğru olduğuna inanıyorsanız, beni okumaya devam edin..
Bir tek kelimesine bile inanmıyorsanız, bu köşeyi tümüyle yaşantınızdan çıkarmanız, sizin için en yararlı ve en akıllı seçim olur.
En kötü yaşam şüphe içinde yaşanandır.
İnanmazsanız, yaşamın tadına varamazsınız.
Bana inanmazsanız, beni okumanın tadına varamayacağınız gibi.. O zaman kendinize bir iyilik yapın.. Okumayın!..
Hakan & Utku'dan tatil keyfi..
Geceyarısına doğru ıssız park yerinde devriye gezmekte olan polis, parketmiş bir otomobili farkeder. Arabanın şöför koltuğunda oturan bir genç birşeyler okumakta, arka koltukta oturan genç kız ise örgü örmektedir. Polis durumdan kuşkulanarak arabanın yanına gider ve ön camı tıklatır.
Şöför koltuğundaki genç, camı indirir..
"Evet! Memur bey Ne vardı?"
Polis sorar:
"Ne yapıyorsunuz burada?"
Delikanlı "Neye benziyor, yaptığım" der.. "Ben elimdeki dergiyi okuyorum."
Polis arka koltuktaki genç kızı işaret ederek gene sorar: "Peki o ne yapıyor?"
Genç adam omuzunun üstünden arkaya şöyle bir bakar..
"Sanırım bir süveter örüyor."
Kafası karışan polis sorar,
"Kaç yaşındasın, sen bakayım?."
"On dokuz!"
"Peki bu kız kaç yaşındaymış, onu da söyle!." Delikanlı saatine bakar ve tane tane konuşur..
"Yaklaşık dört dakika sonra on sekiz yaşında olacak!."
Soğuğa yılan güneş!..
"Ya biterse" diye başlamaktan korktuğum Uzun bir cümleydi aşk
Ben kısalarıyla yetindim
Terkediliş hikayelerimden birini aldım elime
Donuk bir mateme bürünüp yalnızlığı
Ve sunulan ziyafetteki kırıntıları seçtim
Korkuya saplanmış bir ecel terinin damlasıyla
Uğurluyorum yazı
Yüreğime dalgaların buruk hıçkırığı çarpıyor
Güneş yavaş yavaş soğuga yılıyor
Sahilde uzun cümleler kuran gençleri görüyorum
Oysa henüz farkında değiller
Yaz bittikçe cümleler kısalıyor!
Esra Tacir