kapat

12.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Okumanın zevkine varmak..

Beyinleri komplo teorisi üretmeye programlı olanlara acırım.. Onlar, her öküzün altında bir buzağı aradıkları için, yaşamın tadına varamazlar. Hayat boyu şüphe içinde, huzursuzdurlar.. Hayat boyu karamsar, hayat boyu öfkelidirler..

Hayat boyu mutsuz olurlar..

Şimdi bakın bu satırların okuyucuları..

Uzağa gitmeye gerek yok.. Siz ve ben olarak konuşuyoruz burda..

Bu köşenin birinci amacı, size okuma ve yaşam keyfi vermek.. Bu yüzden her konuya dalıyor, hepsini tartışıyoruz..

Hepsi bu..

Ama eğer siz, bu köşeki yazıların gizli birer maksada matuf, saklı bir amaca hizmet için yazıldığını düşünüyorsanız eğer, boşuna beni okuma zahmetine katlanmayın. Size daha keyif veren, daha yararlı birşey yapın. Ömrünüzün her dakikası kıymetli.. Bir tekini bile benim için ziyan etmeyin..

Benden şüphe ediyorsanız eğer, benim kayığıma binmeyin, demek istiyorum..

Bakın Sevgili Okuyucu..

Bu satırların yazarı, lafı evirip çevirmez.. Gizli amaçları maskelemez.. Amacını açıkça söyler.. Söylerken çekinmez, sakınmaz..

Ben ne yazıyorsam odur.. Sadece o..

"Fatih Terim Fenerbahçe'ye gitmekte özgürdür" diyorsam, bu cümle, sadece ve sadece "Fatih Terim Fenerbahçe'ye gitmekte özgürdür" anlamına gelir..

"Şu Fatih Fenere gitse de, Galatasaray ondan kurtulsa, Fener daha da karışsa ve batsa" anlamına gelmez..

Amacım o olduğu zaman, bunu açıkça yazarım.. Yazdım da..

Düşündüğüm şeyleri yazmadığım oldu.. Düşündüğüm herşeyi yazmama, bu gazetenin tamamı yetmez zaten..

Ama düşünmediğim hiçbirşeyi bana hiç kimse yazdıramadı, bir.. Düşündüğümü, düşündüğümden farklı yazmamı kimse sağlayamadı, bu da iki.. Doğrudur, ya da yanlıştır, ama ben hep düşündüğümü yazdım..

Gelişen zaman içinde de, ya düşündüğümde hata gördüm özür diledim.. Ya da yazdığım her satırın ardında sonuna kadar durdum. Beni bugüne dek kimse satın alamadı.. Tehditlere asla boyun eğmedim.. Dostluk ve arkadaşlığın kalemimi etkilemesi tuzağına da asla düşmedim.

Doğrularım kendi doğrularımdır, yanlışlarım da kendi yanlışlarım..

Benimle ayni fikirde olmayabilirsiz.. Yerden göğe de haklı olursunuz.. Çünkü sizin doğrularınız da size göre..

Ama eğer "Hıncal bunu şu amaçla yazıyor" diye gizli manalar aramaya çıkıyorsanız, çok yanılıyor ve dedim ya bana değil, kendinize yazık ediyorsunuz..

Hıncal'ı okumanın zevki yerine, ürettiğiniz komplo teorilerinin öfkesi içinde kahroluyorsunuz. Bakın.. Bu yazının içindeki herşeyin doğru olduğuna inanıyorsanız, beni okumaya devam edin..

Bir tek kelimesine bile inanmıyorsanız, bu köşeyi tümüyle yaşantınızdan çıkarmanız, sizin için en yararlı ve en akıllı seçim olur.

En kötü yaşam şüphe içinde yaşanandır.

İnanmazsanız, yaşamın tadına varamazsınız.

Bana inanmazsanız, beni okumanın tadına varamayacağınız gibi.. O zaman kendinize bir iyilik yapın.. Okumayın!..

Hakan & Utku'dan tatil keyfi..

TV Reklamlarının Sosyal Mesajları
Siz siz olun bu aralar televizyonda reklamlar başlayınca hemen başka kanala zaplamayın. Artık reklamlarınız sosyal içerikli. Dikkatli bakınca her birinin mutlaka bir memleket meselesine parmak bastığını görüyorsunuz. Yani Kamer Genç'in de diyemediği gibi "anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az."

***

Hülya x 5
Herkes Cumbaba için 5+5'i tartışırken bir baktık, Hülya kendini 5'le çarpıvermiş bile. Son reklamında 1 değil tam 5 tane Hülya Avşar oynuyor. Bizden duymuş olmayın ama Hülya bu reklamdan 5 kişilik para almış. Bu işten karlı çıkan tek Hülya da değil. Ülkede ne kadar Televole varsa sevinçten havalara uçmuş. Artık çıkaracak kimseyi bulamasalar nasıl olsa ortalıkta bir yığın Hülya var. Ama kim ne derse desin 5 az. Bizim millete 100 binlik Hülya lazım. Reklamın mesajı ise tek eşle yetinmeyip iki hatta üç eş almak isteyen beylere. Reklam bu arkadaşlara diyor ki "Ayağınızı denk alın. Yoksa masraftan ananız ağlar, reklamın finalindeki gibi eşlerinizi aynı yatakta yatırmak zorunda kalırsınız. Size yatacak yer kalmaz"

***

Alo alo orası neresi?
Bu reklamın mesajı da çok önemli. Artık telefonla konuşurken temkinli olmak lazım. Telefonu çevirip karşınıza hapiste olan biri çıkabilir. Hele ses derinden geliyorsa durum daha da kötü. Telefon kayıtları incelenince yandınız. Onun için siz bir süre telefonu çevirince sakata gelmemek için "alo.. alo orası neresi" deyin deniyor reklamda. Bu mesaj halka geçti mi belli değil ama sokağa çıkan herkesin dilinde bu reklam var. Bir dönem Neremi Neremi'yle meşgul olduk, şimdi ise Neresi Neresi'yle yatıp kalkıyoruz.

***

Kestaneci-Kokoreççi
Ülke bugünlerde bu ikiliyi konuşuyor. Kestaneci "Kokreççi dün sağa bi imeyl attıydın aldın mı?" diyerek aslında mesajı Avrupa Birliği'ne yolluyor. Yakında DVD kullanan çöpçüler, lap-top kullanan hamallarımızı da gördüler mi iş tamamdır, kesinkes AB'ye alınırız.

***

Senin Yerin Burası
Bu reklam hayli gerilimli. Adam sabah kalkıp aynaya bakıyor bir de ne görsün?! Bir koyun ona bakıyor. Zavallı adam bir panik kaçmaya başlıyor. Nasıl kaçmasın?! Önümüz kurban bayramı. "Annaaa koyun olmuşum. Millet beni de kesecek" diye feryat figan sokağa çıkıyor. Bi de şu var; ya bir dar gelirli vatandaş koyun alamayışını iyice abartıp bunalıma girerse, reklamdan etkilenip aynaya baka baka "ulan ben de aha o reklamdaki herif gibi koyuna benziyom gardaşım ya.. tabi beee... oldu bu iş beee..." diyerek kurban bayramında kendini kesmeye kalkarsa? Ondan sonra Karacaahmet mezarlığından sesler gelmeye başlar, "senin yerin burası senin yerin burasııı". Bu reklamı ne zaman izlesek aklımıza hemen Süleyman Demirel ve 5+5 geliyor. Reklamda bol bol "rutin" lafı geçiyor. Adam aynaya bakınca koyunları görüyor, e daha ne olsun?! O yüzden mesaj açık. "Onun yeri orası...onun yeri orası..."

Reklam dedik de son reklam da bizden. Uzun yazılarımızdan oluşan son kitabımız "Keyif Verici Maddeler" kitapçılarda sizleri bekliyor. "Güle güle" okuyun.

Uyarı.. Kitabı resmi kitapçılardan alın haa.. Yolun kenarında duran ne idüğü belirsiz korsana "Keyif Verici Madde var mı" derseniz, sizi biz de kurtaramayabiliriz.

hakanutku@hotmail.com

Mini test!..
İşte size tüm pazar günü dostlarınızla oyalanacağınız bir test..

Ayni anda beş şey birden oluyor. Siz hepsine müdahele etme durumundasınız.

1. Telefon çalıyor.

2. Bebek ağlıyor.

3. Kapı çalıyor.

4. Balkonda çamaşır asılı ve yağmur başlamış.

5. Mutfaktaki musluk şakır şakır akıyor.

Sorunları hangi sıra ile çözersiniz, alt alta yazın. (Sakın ola kendinizi aldatmayın.)

***

Her sorun yaşamınızdaki bir değere karşılık.

Şöyle..

1. Telefon, işiniz ya da kariyeriniz.

2. Bebek aileniz.

3. Kapı, dostlarınız.

4. Çamaşır, seks yaşamınız.

5. Akan su, para, varlık.

Pazar Neşesi
Pazar Neşemiz Uğur Pembecioğlu'dan..

Geceyarısına doğru ıssız park yerinde devriye gezmekte olan polis, parketmiş bir otomobili farkeder. Arabanın şöför koltuğunda oturan bir genç birşeyler okumakta, arka koltukta oturan genç kız ise örgü örmektedir. Polis durumdan kuşkulanarak arabanın yanına gider ve ön camı tıklatır.

Şöför koltuğundaki genç, camı indirir..

"Evet! Memur bey Ne vardı?"

Polis sorar:

"Ne yapıyorsunuz burada?"

Delikanlı "Neye benziyor, yaptığım" der.. "Ben elimdeki dergiyi okuyorum."

Polis arka koltuktaki genç kızı işaret ederek gene sorar: "Peki o ne yapıyor?"

Genç adam omuzunun üstünden arkaya şöyle bir bakar..

"Sanırım bir süveter örüyor."

Kafası karışan polis sorar,

"Kaç yaşındasın, sen bakayım?."

"On dokuz!"

"Peki bu kız kaç yaşındaymış, onu da söyle!." Delikanlı saatine bakar ve tane tane konuşur..

"Yaklaşık dört dakika sonra on sekiz yaşında olacak!."

Soğuğa yılan güneş!..

"Ya biterse" diye başlamaktan korktuğum Uzun bir cümleydi aşk

Ben kısalarıyla yetindim

Terkediliş hikayelerimden birini aldım elime

Donuk bir mateme bürünüp yalnızlığı

Ve sunulan ziyafetteki kırıntıları seçtim

Korkuya saplanmış bir ecel terinin damlasıyla

Uğurluyorum yazı

Yüreğime dalgaların buruk hıçkırığı çarpıyor

Güneş yavaş yavaş soğuga yılıyor

Sahilde uzun cümleler kuran gençleri görüyorum

Oysa henüz farkında değiller

Yaz bittikçe cümleler kısalıyor!

Esra Tacir

SEVDİĞİM LAFLAR
'Nörotikler gökyüzünde şatolar

kurar...Psikotikler bu şatolarda

yaşar...Psikiyatristler kiraları toplar..'

Anonim (Teşekkürler Uğur)

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır