kapat

12.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


Kamerun üstüne fırından çıkma taze fıkralar

Fransız devriminin bir ürünü olan "ulus-devlet" modeli, 200 yıllık bir sürenin sonunda büyük bir fiyasko tablosu koymuştu ortaya.

Böylesi bir yönetim modeli de, 6 milyar nüfuslu Dünya'da, 5 milyara yakın insanın yoksulluktan kurtulmasını sağlayamamıştı.

Gerçi "kahrolsun emperyalizm, yaşasın bağımsızlık" diye kükreyerek ortalığı pıtırak gibi kaplayan yeni küçük devletlerin yöneticileri; özel uçakları, özel yatları, özel arabaları, özel villalarıyla, tıpkı güçlü devletlerin yöneticileri düzeyinde yaşıyorlardı ama; yönettikleri halk yığınları, gelişmiş ülke halklarının çok gerisindeydi ve sürüm sürüm sürünüyorlardı...

Oysa nükleer enerjinin, elektroniğin, otomasyonun devreye girmesiyle, hızla artan üretimlerin de pazarlanabilmesi için; yoksul halk kitlelerinin zenginleştirilmesi gerekiyordu.

Köylülüğü aşamamış ülke yöneticilerinin, halklarını yoksul bırakarak bol bol silah satın almaları; eskiden olduğu gibi artık yeterli kârı sağlamıyordu dünya kapitalizmine... Şimdi kitlelerin daha zengin olması ve global sermayenin üretimini, sürekli bir biçimde tüketmeleri gerekiyordu.

Bu yeni denklemi bir türlü çakamamış olan Kamerun yönetimi ise hâlâ daha taze tanklar alma sevdasındaydı. İşleri güngünden bozulan silah fabrikatörleri, hemen Kamerun yönetiminin çok güvendiği bir silah komisyoncusuyla temasa geçtiler. Ellerinde çok ucuz tanklar olduğunu bildirdiler ve kendisini ailesiyle birlikte tankları görmeye davet ettiler...

Kamerunlu silah komisyoncusu tankları görmeye gitti.

A o da nesi? Tankların ne mitralyözleri vardı, ne de içinde top namlusuna mermi sürecek mekanizmaları...

Komisyoncu:

- Bunlar ne biçim tank; kim kullanır böyle topu, mitralyözü olmayan tankı, diye öfkelendi.

Silah fabrikatörleri:

- Öfkelenmeyin, dediler, bunlar kullanılmak için değil; çok ucuz olduklarından hemen sipariş verilirken yüklü bir komisyon almak için yapılmış tanklardır...

Kamerun'un çok hızlı kalkındığını söylerken, kendi de iyice kalkınmış olan Kamerun Kalkınma Bakanı'na, gazeteciler:

- Başarınızı neye borçlusunuz, diye sormuşlar.

Bakan:

- Çok basit, demiş; ben paranın değil, çalışmanın önemine inanırım.

- Servetinizi de buna mı borçlusunuz?

- Yok hayır; Kamerun'lu memurları, çalışmanın paradan daha önemli olduğuna inandırmış bulunmama borçluyum.

Kamerun'un gizli polis şefi, Kamerun Planlama Dairesi Başkanı'na gelmiş, övünüyordu:

- Bizim örgüt, diyordu, Kamerun Devlet Hazinesi'ne günde en az 50 bin Kamerun frangı kazandırıyor.

- Nasıl yani?

- Gizli bir görevle bir yere giderlerken, otobüse bineceklerine, otobüsün yanında koşuyorlar...

Başkan:

- Sizi kutlarım, dedi; ancak otobüsün yanında koşacaklarına, taksilerin yanında koşsalar, daha da çok kazandırırlardı.

Kamerun iktidar partisinin başkan yardımcısı, ölüm yatağına düşmüştü. Parti başkanı kendisini ziyarete geldiği bir sırada, gözlerini açar gibi oldu:

- Sayın başkanım, dedi, size bazı itiraflarda bulunacağım; geçen yıl parti kasası soyulmuştu ya, soyan bendim. Vergi yasasını da, yabancı bankalardan rüşvet aldığım için engelledim. Hatta karınızın gizli aşığı da bendim, sık sık aldatıyorduk sizi...

Başkan, elini tuttu yardımcısının:

- Hiç üzme kendini, dedi, rahat ölebilirsin; son yediğin ananas kompostosuna arsenik koyduran da bendim...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır