kapat

12.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Muhtıradan geriye alanlar kaldı
12 Mart Muhtırası'nı veren Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ile kuvvet komutanları Muhsin Batur, Faruk Gürler ve Celal Eyicioğlu bugün artık yaşamıyor. Başbakanlıktan istifası istenen Demirel Cumhurbaşkanı, CHP Genel Sekreterliği görevini bırakan Ecevit ise Başbakan

12 Mart 1971 tarihinde Hükümet ve Meclis'i hedef alan askeri muhtıranın altında dönemin üst düzey 4 komutanının isimleri vardı. Bunlar Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ile kuvvet komutanları Faruk Gürler, Celal Eyiceoğlu ve Muhsin Batur'du. Bugün o isimleri hatırlayan pek olmadığı gibi, kendileri de artık yok. Ama muhtıraya hedef olanlar dimdik ayaktalar, üstelik zirvedeler.

12 Mart Muhtırası'nda, Başbakan Süleyman Demirel derhal çekilmezse ordunun yönetime el koyacağı açıkca belirtiliyordu. Bunun üzerine hemen o gün istifa eden Demirel bir süre kenarda beklemek zorunda kaldı ama daha sonraki mücadeleleriyle yeniden ön saflara geçti ve Cumhurbaşkanlığı Köşk'üne kadar tırmandı.

ECEVİT'İN TEŞHİSİ
Bülent Ecevit o tarihte CHP Genel Sekreteri idi. Muhtırayı öğrenir öğrenmez ilk değerlendirmesi, "Bu, Ortanın Solu hareketine bir darbedir. Onu engellemeye çalışacaktır" dedi. Partinin Genel Başkanı İsmet İnönü ile konuştu, kaygılarını anlattı, İnönü'nün karşı çıkmasına rağmen genel sekreterlikten istifa edip gelişmeleri köşesinde izlemeye başladı. Ecevit de Demirel gibi, bu muhtıradan sonra çeşitli badirelerle karşılaştı, hepsini atlattı. O da bugün Başbakanlık koltuğunda oturuyor.

12 Mart'ın Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, 1972 yılının 30 Ağustos'unda emekli oldu. 30 Mart 1978 tarihinde Ankara'da öldü.

Muhtıradaki ikinci isim Faruk Gürler, önce Tağmaç'ın yerine Genelkurmay Başkanlığına atandı. Ancak bu koltuk ona dar geldi, 1973 yılında Cevdet Sunay'ın cumhurbaşkanlığı süresi dolunca onun yerine Köşk'e çıkmak istedi ve görevinden istifa etti. Kontenjan senatörlüğüne atanıp cumhurbaşkanlığına resmen aday olan Gürler, hiç beklemediği bir şeyle karşılaştı. 13 Mart 1973'de Meclis'te yapılan oylamada seçilecek kadar oy alamadı, daha sonraki oylamalarda da sonuç değişmeyince adaylıktan çekilmek zorunda kaldı. Köşk'e gitmek isterken Genelkurmay Başkanlığını da yitirmişti. Onurlu ve gururlu bir insandı, oyuna getirildiğini düşündü, üzüntüsünden yatağa düştü. 2 yıl sonra da 23 Ağustos 1975'de öldü. Cebeci Şehitliği'nde yatıyor.

HİÇBİRİ YAŞAMIYOR
Muhtıranın altındaki imzalardan biri de Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur'a aitti. Batur, 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesinde de aktif rol oynamış, Kurmay Albay olarak dönemin Başbakan'ı Adnan Menderes'i Kütahya'dan alıp uçakla Ankara'ya getirmişti. Batur'un ismi 1980 yılında yeniden gündeme geldi. Türkiye dört nala 12 Eylül'e giderken, 6 Nisan 1980'de görev süresi dolan Fahri Korutürk'ün yerine cumuhrbaşkanlığına aday oldu. Ama Meclis'te ardarda yapılan oylamalarda yeteri kadar oy alamadı. Bir defasında 15 oy daha alsa cumhurbaşkanı seçilecekti, ne varki bunu başaramadı. Batur, uzun bir emeklilik yaşamının ardından geçen yıl yaşama veda etti.

Muhtırada Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak imzası olan Celal Eyicioğlu da, askeri gelenekler çerçevesinde süresi dolunca emekli oldu, köşesine çekildi. Siyasetle uğraşmadı, anılarıyla başbaşa yaşamayı tercih etti. Nuri KAYIŞ

Sadece bir milletvekili tepki gösterdi

12 MART 1971: MECLİS GENEL KURULU
1971 yılının 12 Mart günü verilen muhtıra, saat 13.00'de radyoda okundu. İki saat sonra ise Meclis Genel Kurulu toplanacaktı. Saatler 15.00'i gösterirken Meclis Genel Kurulu Başkan Vekili Fikret Turhangil'in başkanlığında açıldı. Turhangil'in elinde, 4 generalin sarı bir zarf içinde gönderdiği muhtıra vardı.

"Komutanların Meclis'e bir muhtıra gönderdiklerini" belirten Turhangil, bunu okutacağını söyledi.

Adeta nefesler tutulmuştu, ortada derin bir sessizlik vardı. Bu sessizliği o dönem Meclis'in en genç milletvekili sıfatını taşıyan Demokratik Parti Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan bozdu. Korkmazcan yerinden kalktı, kürsüye doğru birkaç adım attı ve şunları söyledi:

"İçtüzük gayet açıktır. Burada ya cumhurbaşkanlığı tezkeresi okunur, ya başbakanlık tezkeresi okunur, ya da Meclis Başkanlığı tezkeresi okunur. Ordu tezkeresinin okunması diye İçtüzükte bir hüküm yoktur. Bu nedenle sözkonusu muhtırayı Meclis'te okutamazsınız..." Korkmazcan'ı kendi partisinden arkadaşları da dahil kimse desteklemedi. Başkan Vekili Turhangil de, "komutanlardan gelen metni okutmakta İçtüzüğe aykırı bir durum ve sakınca görmediğini" söyledi ve metin okunmaya başlandı.

"BİR KİŞİYLE BİR YERE VARILMAZ"
Meclis'in askeri muhtıraya tepkisi doğrusu çok cılız kalmıştı. Başbakan Süleyman Demirel, bu sessizliği görünce istifa etmekten başka çare olmadığını anladı ve istifasını verdi.

Demirel, yıllar sonra Meclis'in o gün gösterdiği tepkisizlikten duyduğu hayal kırıklığını bir televizyon kanalında yayınlanan "İhtilalin Pençesinde Demokrasi" belgeselinde şu sözlerle anlatmıştı:

"Bir Cumhuriyet'e ve bir Parlamento'ya bir kişi, iki kişi sahip çıkarak bir yere varamazsınız. Gönül ister ki, herkes ayağa kalksın. Bir kişi çıkıyor. Esas mesele muhalefetindir. Muhalefet kalkıp, (Ne oluyor) diyecek. Hep kuzu gibi.. Tek ses yok ki arkamda.. Güç yok... Nasıl, neyle gideceğim güvenoyuna, vesaireye? Yani bir de güvensizlik oyu alıp, kendimi muhtıranın hedefi olmaktan çıkarıp Meclis'in hedefi mi olayım..

12 MART'A NASIL GELİNDİ?
Türkiye'yi 12 Mart'a taşıyan gelişmeler 1965'te başladı. Seçimlerde DP'nin devamı olan AP'nin tek başına iktidara gelmesiyle, 27 Mayıs dönemi kapandı. Ancak bunun yanında İşçi Partisi 14 milletvekiliyle Meclis'e girdi ve sosyalist düşünce iyice hareketlendi; DİSK kuruldu, 1968'de üniversite işgalleri tüm yurda yayıldı. O yılın temmuz ayında ABD emperyalizminin sembolü olan 6. Filo'nun İstanbul'a gelişi, geniş çaplı bir direniş başlattı. Talebe Yurdu basıldı, şiddet kullanılarak öğrenciler gözaltına alındı. Bunun üzerine öğrenciler Dolmabahçe'ye indi ve Amerikan erlerini döverek denize attılar. Baskında ağır yaralanan 53 öğrenciden TİP üyesi Vedat Demircioğlu komaya girip ölünce, olaylar büyüdü, taraflar iyice keskinleşti. Türkeş MHP'yi kurdu ve komando kamplarında militan yetiştirilmeye başlandı. 1969'da Dev-Genç kuruldu; Deniz Gezmiş, Taylan Özgür, Sinan Cemgil, Harun Karadeniz, Mahir Çayan, Yusuf Küpeli, Hüseyin Cevahir, Yusuf Aslan ve Hüseyin Aslan gibi devrimci öğrenciler anti-emperyalist mücadelenin ön saflarında yerlerini aldı. Dev-Genç'in içinden çıkan THKO ve THKP/C ile sağ-sol çatışması alevlendi.

DENİZ'İN İLK TUTUKLANMASI
1968 kuşağının en büyük öğrenci lideri Deniz Gezmiş Sultanahmet Meydanı'nda gençlere sesleniyor. Az sonra binlerce genç yürüyüşe geçerek Dolmabahçe'de demirli 6. Filo'yu protesto edecek. Vedat Demircioğlu'nun ölmesiyle gelişen olaylar üç gün sürecek, sonra Deniz Gezmiş ilk defa tutuklanarak 58 gün hapis yatacak.

O ŞİMDİ BELEDİYE BAŞKANI
'68 gençliği üzerinde etkili isimlerden biri de Celal Doğan'dı. Şimdiki Gaziantep Belediye Başkanı, eski milletvekili Doğan (solda), dönemin ünlü öğrenci lideriydi. Arkadaşlarının omuzlarında, o da 6. Filo'yu protesto konuşması yapıyor.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır