Havanda su dövmek
Her Salı olduğu gibi dün yine Meclis'teydik... "Gördüklerimizi" iki kelimeyle özetleyecek olursak... "Şunu" söyleyebiliriz:
"Düşük profil."
Her Salı olduğu gibi Meclis'e yine "ilçe... Belde Belediye Başkanları" gelmişti.
Yine "iş arayanlar" gelmişti.
Yine "tayin... Nakil peşinde olanlar" gelmişti.
Ama Meclis'in "hiçbiriyle" ilgilenecek hali yoktu.
Zira...
Meclis "tek konuya" kitlenmişti:
"Çankaya."
Her parti "anahtar biziz" diyor.
Hangi parti yöneticisi ile görüşsek "sorunu biz çözeceğiz" diye konuşuyor.
Oğuzhan Asiltürk (Fazilet) ise...
Bize bir "uyarıda" bulunuyor:
- İnanma... Sorunu çözeceğini söyleyenler, en büyük engellemeyi yapıyorlar.
***
Bir ara Murat Sökmenoğlu'nu (MHP) görüyoruz.
"En sağlam parti bizimki" diyor.
Bu sırada Hasan Ekinci (DYP) ile karşılaşıyoruz.
Ekinci kulağımıza eğiliyor:
- Murat'ın öyle dediğine bakma... Onlarda da fire var.
***
Koalisyon liderleri, her ne kadar, grup toplantılarında "uyumluyuz" diyorlarsa da...
Meclis'e gidince görüyoruz ki...
Uyum "sözde" kalıyor.
Dilerseniz "sadece bir örnek" verelim.
TBMM gündeminin "birinci sırasında" Hayvan Hakları Kanun Tasarısı var.
Ama "aylardır" görüşülemiyor.
Neden?
Nedeni "Tarım Bakanı ile Çevre Bakanı arasındaki görüş farklılığı."
Hayvan haklarında bile, aylardan beri uzlaşamayanlar, diğer konularda... Örneğin "insan haklarında" nasıl uzlaşacaklar?
Ve "kitlenen gündemi" nasıl açacaklar?
***
Yüce Meclis için "havanda su dövüyor" demek belki hoş olmayacak ama...
Dün gördüğümüz manzara için kullanılacak "başka bir deyim" bulamıyoruz.
***
- TBMM Başkanı Sayın Yıldırım Akbulut... Meclis "tek konuya" takılıp kalmış gibi... Ne dersiniz?
- Aslında bu Meclis hızlı çalıştı... Reform yasaları çıkardı... İtibarını artırdı... Şimdi ise... Dediğiniz doğru... Oysa... "Başka bir şey" daha var... Onu yapabilsek... Meclis'in itibarı çok artacak.
- Nedir o?
- Yolsuzlukların, usulsüzlüklerin üzerine gitmek.
Meclis Başkanı "doğru söylüyor."
"Bayburt deyimi ile" ifade edecek olursak...
"Kitabın ortasından konuşuyor"
***
Yıldırım Akbulut'a sorduk:
- Meclis'te kaç "Soruşturma Komisyonu" var?
- On beş.
- Bu komisyonlar çalışıyor mu?
- Evet ama...
Bir işin içine "ama" girdi mi...
"Sorun var" demektir.
- Evet Sayın Akbulut... Ama...
- Komisyonlar çalışmasına çalışacak da... Sonucunu getirebilecek mi?
Yıldırım Akbulut yine "doğru" söylüyor.
"Geçen Meclis'te" de Soruşturma Komisyonları vardı.
Ama "ipe un serdiler."
Çalışmalarının "sonucunu" getiremediler.
***
Meclis'te "biraz daha" kalacak, Yıldırım Bey'le "biraz daha" konuşacaktık... Ama...
Meclise "Kral" geldi.
Akbulut "elindeki gümüş ibriği" Kral'a hediye etti.
Biz de "yarın yine uğrarız" diyerek, Meclis'ten ayrıldık.
