kapat

08.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Gel Ömer Seyfettin gel!..

İnsanın Ömer Seyfettin gibi bağırası geliyor, "Alın diyetini verdiğiniz kolu" diye.. Bir Avrupa Birliği'ne girme uğruna egemenlik haklarımızdan vazgeçiyoruz nerdeyse..

Yahu biz Kurtuluş Savaşı'nı kendi kararlarımızı kendimiz verelim diye yapmadık mı?..

Oysa ne kadar kolaydı, mesela Amerika'nın mandasını kabul etmek, zerre kan dökmeden küçük Amerika olmak..

Ama biz savaştık..

Başımızı dik tutmak için..

Şimdi..

Şimdi Avrupa tam bir dominyon muamelesi yapmaya başladı bize..

"Apo'yu asmayın.."

Emriniz olur, sahip..

"İdam cezasını kaldırın.."

Başüstüne, sahip..

"Kürtçe eğitime, kürtçe televizyona izin verin.."

Tamam, sahip!..

"Seçilmişleri tutuklayamazsınız, derhal serbest bırakın.."

Bir yanlışlıktır oldu, kusura bakma sahip!..

Vay anasını Sayın seyirciler..

Yürütme, yasama derken, yargı da Avrupa'nın emrine girdi.. Koskoca DGM, apar topar nasıl tahliye etti, adamları iki günde.. Türkiye'de hukuka, yasalara gerek yok. Meclis'i toplayıp Anayasa dahil hepsini iptal edelim..

"Bu ülkeyi Avrupalılar, Avrupa Birliği normlarına göre yönetir" diyelim, herkesin içi rahat etsin..

Bu ülkede doğru varsa, biz karar veririz.. Yanlış varsa, ona da biz karar veririz.. Dışardan empoze etmeler başladı mı, egemenlik hakları birer ikişer elden gider..

Giderek ülke elden gider..

İnsan Hakları Derneği ve onun eşsiz kahraman başkanı Akın Birdal Efendi resmen bildiri yayınlıyor ve diyor ki..

"Üç Kürt ilinin belediye başkanı.."

Bu ülkede, ne zamandan beri Kürt illeri var, diye soran yok.. O zaman Adapazarı Çerkes ili olsun.. Trabzon Lazistan.. Toroslarda Türkmen illeri kurulsun.

Avrupa Birliği'nin Dışişleri Bakanları bu ülkeyi ziyaretlerinde, resmi ziyaretten önce, işte bu Akın Birdal ve onun derneğini ziyaret ediyorlar.. Ankara'yı yok farzedip "Kürt İlleri"nin yerel yönetimleri ile toplantılar yapıyorlar.

Leyla Zana ile görüşme istekleri kabul edilmeyince, programlarını iptal edip ülkelerine dönüyorlar.

Güçlenmiş Türkiye başlarına bela olur.. Oysa bölerlerse, düğün bayram..

Bu ülkedeki tatlı su demokratları, senteller, genteller ve demokrat kukuletası takmış hainler nasıl çanak tutuyorlar, Türkiye'nin bölünmesine.. Nasıl çanak tutuyorlar, ulusal egemenliğin yerini Avrupa gücünün almasına..

İran, irtica ihraç ediyor Türkiye'ye derken, Avrupa'nın dehşet verici amacı ne ona bakan yok..

Uygarlık maskesi altında, Türkiye'nin bağımsızlığı ve ülke bütünlüğü, alenen, resmen ve hiç çekinmeden, hiç utanmadan zıpkınlanıyor..

En az Hizbullah kadar, hatta uygar ve çağdaş görünüşleri ile kitleleleri aldatma şanslarının daha yüksek olması yüzünden, belki daha da tehlikeli, kendilerine "Demokrat" adı veren uşak ruhlu müridler de, babalarının İstiklal Savaşı öncesinde içlerinde kalan "Mandacı" ukdesini gerçekleştirebilmek için Türkiye'nin altına mayın döşüyorlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin salonunda tüm milletvekillerinin karşısında, kocaman kocaman yazan bir söz var..

"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.."

Kayıtsız.. Şartsız..

Avrupa, kayıt ve şart sürerse, o Meclis ayağa kalkmalıdır..

"Alın diyetini verdiğiniz kolu" diyerek..

Bu ülkeyi "Ya istiklal, ya ölüm" diyenler kurdu..

"Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet

Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal"

diyenler yaşatacak..

Efendim Agora Meyhanesi adlı şiir, Onur Şenli adlı, zamanın tıp öğrencisinin. İlk olarak okulun Neşter adlı gazetesinde yayınlanmış. Sonra da Ege Ekspres'te..

Figen Korucu, Eflatun Nuri'den nakletmişti, Agora Meyhanesi'nin öyküsünü..

Meğer tam bir hikayeymiş. Ne Agora diye bir meyhane var İzmir'de şiirden önce, ne de fırın ve fırıncı.. O zaman cumartesi öğleden sonraları okullarda şiir matineleri düzenlenir, iyi şiir yazan ve okuyanlar kızların gözüne girerlerdi. Şenli'nin şiiri de ilk kez, bu matinelerden birinde duyulmuş.. Bütün bunları Yeni Asır'da Erkin Ustam yazdı, geçen hafta sonu da, işin doğrusunu öğrendik..

Amerika'dan "Bizlik" Notlar!..
Ankara'daki yardımcım Serpil Gogen, Washington'dan döndü ve bu notları kaleme aldı.

* * *

Kar yağdığı zaman yaşamın ve trafiğin altüst olması sadece bize has bir özellik mi sanıyorsunuz? Değil! Beklenmedik bir kar yağışının koskoca Amerika'nın koskoca başkenti Washington'u nasıl perişan ettiğine tanık oldum..

Bir santimetre kalınlığındaki kar, bir saat içinde bütün şehri felç etti... Bırakın trafiği, yaşam durdu.. Bilenler bilir, şehrin göbeğinde, Georgetown'da, Winconsin Avenue'da, sekiz yüz metrelik bir mesafeyi tam bir saat elli dakikada gidebildik. Haberciler dünyanın her yerinde aynı.. Panik yaratmakta üzerlerine yok. Radyolar durmadan "bir an önce ekmek ve sütünüzü alıp evinize koşun" anonsları verirken, arabalar park yerlerinden çıkamadılar. Tampon tampona dizilmiş kaplumbağa misali ilerleyen trafiğin bizden farkı neydi, biliyor musunuz? Bir tek korna çalınmadı.. Kimse kimsenin önüne geçmeye, yolunu kesmeye çalışmadı.. Emniyet şeritleri hiç kapanmadı. Herkes kaderine razı, önündekine ve arkasındakine saygılıydı. "Uygarlık bu olmalı" diye düşünmekten kendimi alamadım.

* * *

Washington'da şimdi yepyeni bir Türk Sefareti var. Yeni inşa edilenler arasında gördüğüm en güzel ve en işlevsel sefaret binalarından biri.. Mimarı Musevi'ymiş. İşi alınca birkaç günlüğüne Türkiye'ye gelmiş, Ankara ve İstanbul'da şöyle bir dolaşmış, sonra da çizmiş. Dış görünüşü Ankara Ulus'taki eski Meclis binasıyla, Ziraat Bankası'nı anımsatıyor. Üzerinde Türk Bayrağı dalgalanmasa da, "Bu bina bizim" dersiniz, zaten.. İç ve dış mekanlarda geleneksel Türk mimarisine ait ayrıntıların kullanılışındaki bilinç, sadelik ve zarafete hayran oldum.. Binanın beni en etkileyen bölümü girişi oldu. Bir Amerika'lı Musevi'nin çiziminden bir Atatürk mabedi, adeta.. Nasıl hissetmiş, nasıl çizmiş, nasıl ışıklandırmış, inanılır gibi değil..

(Sevgili Savaş Süzal, şu binayı atv haberlerinde 3 dakika gezmemiz mümkün değil mi?..)

* * *

Russian Samovar/ Rus Semaveri, Rus asıllı tanınmış balet Mikhail Barshnikov'un New York'taki lokantasının adı. Daha doğrusu, restoranın ortaklarından biri, Barishnikov.. Broadway civarında.. Girişte barı var.. Sonra içeriye doğru upuzun bir salon... Rengarenk örtüler, rengarenk ışıklar.. Biraz kitsch, yani nasıl derler, köylü.. Yemek derseniz, güzel... Ama müzik... Müzik harika... Orta yaşın üzerinde bir kadın ve bir erkek en otantik çingene şarkılarından Rus folkloruna, hatta caza kadar enfes müzik yapıyorlar.. Müşterlerin yüzde doksanı Rus ve sanatçı.. Zaman zaman piyanonun başına gelip bu inanılmaz konsere onlar da katılıyorlar, şarkı söylüyorlar, şiir okuyorlar. Bu tür ortamları sevenler için bulunmaz yer.. Üstelik, fiyatlar da çok makul..

Feyman!..
Milletin nasıl tadı damağında kalmış ki, İlhan Feyman, Bodrum'dan yollara düşmek zorunda kaldı gene.. Perşembe akşamı Günay'da olacak.. Galatasaray- Dortmund maçının ardından biz de düşeriz yollara, ağzımızın tadı ile..

Feyman dedik de..

Hani o "Spor ve müzik" de Sulhi Garan'ın çaldığı sinyal müziği vardı, Ciliegi Rosso diye italyancası.. Onu nasıl enfes çalmıştı İlhan usta..

"Pembe Çilek" diye çevirmişti, Engin Ardıç, bize yazdığı notta..

Yığınla faks.. Ciliegi, italyanca da kiraz anlamına gelirmiş, çilek değil..

İki kelimenin kökeninin de ayni olduğu açık.. Ya biz onlardan almışız, ya onlar bizden.. Ama alırken, bir hata yapımış belli, bu yüzden, çilek, ya da çilegi iki dilde iki ayrı meyvanın adı olmuş..

Ama bakın.. Ben çileğin pembesini çok gördüm ama, kirazın pembesine dünyanın hiçbir yerinde rastlamadım bugüne dek.. Hastalıklı sarı renkli türün dışında kiraz ya kan kırmızıdır, ya da şarap bordosu..

TEBESSUM
-Doktor İdris, yirmi yıldır sarılık tedavisi uyguladığı adamın sonradan çinli olduğunu anlamış.

-Bu beylik fıkra, nesi ilginç?..

-Devamı.. Adamı iyileştirmiş.

'Öğüt, zamanında taze yenmemiş bir ekmeği başkasına bayat yedirme denemesidir.

Özdemir Asaf (Teşekkürler Aykut)'

BİZİM DUVAR
İnsanoğlu uzayda sevişti. Yeni slogan uzayda savaşma seviş.

Hakan&Utku

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır